Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, “İlkel bir davranış” dedi. İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman, “Burada hukuk yok” ifadelerini kullandı. İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan, yapılanın işkenceye vardığını kaydetti.
Strasbourg Üniversitesi'nden Prof. Dr. Samim Akgönül, yürütülen linç kampanyasının hukuken ve ahlaken suç olduğunu söyledi. CHP'li Yarkadaş ise çok sesliliğin yok edildiğini vurguladı. Eski DGM Savcısı Mehmet Mete Göktürk: Zaman Gazetesi'ne kayyım kararı antidemokratik bir uygulama. Basın özgürlüğüne yönelik bir terör harekatı. Sadece Zaman'a değil daha önce yapılanlar da aynı despotizmin uygulamaları. Muhalif olan her şeye bir kulp takıp, terör örgütü denecek.
İKTİDARDAN OLMAYAN HERKES SUSTURULMAYA ÇALIŞILIYOR
O terör örgütünün ismini de iktidar koyacak. Güdümlü savcılarla dava açılacak. Ne kadar suç varsa basına yüklenecek. Sonra da ‘Bu, basın özgürlüğüyle ilgili değildir' denilecek. Milletin aklıyla alay etmektir. Basın özgürlüğüne bir saldırıdır. Aklı başında olan herkes bu durumu görmektedir. Boydak Grubu'na yönelik operasyon da bunun örneklerinden. İş çevreleri, basın, iktidarın güdümünde olmayan herkes susturulmaya çalışılıyor. Akademisyene, basına, iş çevrelerine yapılan haksız uydurma suçlamalardan başka bir şey değil. Daha önce örnekleri görülmemiş uygulamalar.
DÜŞÜNCEYİ YASAKLAMAK İLKELLİK
Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, Zaman'a kayyım atanmasını değerlendirdi. Selçuk, “Sulh ceza mahkemesinin kararını inceliyorum. Peşin olarak söyleyersek Türkiye'nin normal dönemeçten geçmediği belli. Bu olayların pek isabetli olmadığını, yargının çok dikkatli duyarlı olması gerektiğini söylüyorum” dedi.
AİHM KARARINA AYKIRI
Son günlerde basına ve düşünce özgürlüğüne yönelik baskıları değerlendiren Selçuk, “AİHM kararları belli. Bir insanın beyni varsa o beyin düşünecek ve düşüncesini dış dünyaya yansıtacak. Midenizle sindiriyorsunuz. Midenin sindirmesini yasaklarsanız, beyni olan bir insana düşünme derseniz insan insan olmaktan çıkar. Düşünce özgürlüğünü yasaklamak çok ilkel bir davranıştır” ifadelerini kullandı.
DÜŞÜNCE AYRIMCILIĞI ÇİRKİN
Son günlerde HSYK'nın 700 hakim ve savcıyı mesleklerinden ihraç edeceği iddialarının hatırlatılması üzerine Selçuk şöyle konuştu:
“Hakimler falan zamanında atanmış şu düşüncedelermiş. Böyle şeylerle uğraşan bir toplum uygar toplum olmaz. Hakim dosyası ve yasalarla baş başadır. Hakim sadece dosyasıyla ilgilenir ve yasalara göre karar verir. Hakimlerin düşüncesinden dolayı ayrımcılığa uğratılmasını çok çirkin buluyorum. Ayıplıyorum. Bu herkes için geçerli. Taraf değiştirince hakim şöyle bir adamdı böyle bir adamdı... Bunları yakışıksız buluyorum.”
SİSTEM ÖRSELENİYOR
Selçuk, AKP'ye yakın medya organlarında yüksek yargıda değişiklik yapılarak yargıyı HSYK'nın kontrolü altına alma, Anayasa Mahkemesi kararlarını etkisizleştirmeye dönük yasal değişikliklerle ilgili de konuştu. Selçuk, şunları söyledi:
“Bütün bu hazırlıkları yanlış buluyorum. Dünyadaki yargı sistemleri bellidir. Bu sistemlerin küresel boyutları vardır. Kendi ihtiyacınıza göre bu sistemlerde oynama yaparsanız yanlış yaparsınız, güç durumda kalırsınız. Bu çarpıklıkların sonuçları herkesi etkiler. Bunların hiçbirini doğru bulmuyorum.
ADALETİN BÜTÜNÜ KİRLENİR
Onlar benim için boş çırpınışlar. Bunlar ülkenin içerisinde olan olaylarla ilgili düzenleme yapıldığında dünyada yaşanmıştır. Sistemi örselediği için gelişigüzel olduğu için kötü sonuçlar doğumuştur. Yapan için de kötü sonuçlar doğurur. Hiç bilmediğiniz noktada anormallikler görünür. Yabancı bir maddenin damlasını adalete karıştırdığınızda adaletin bütünü kirlenir. Siz de bu kirden etkilenirsiniz daha sonra adaleti arındırmak güçleşir.”
ÇOK AÇIK İNSAN HAKKI İHLALİ VAR
İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan: Bu tablo artık o kadar sıradanlaştı ki. Siz barışçıl toplanma hakkına müdahale ediyorsunuz. Siyasal iktidar otoriterleştikçe polis şiddeti olarak yansıyor. Bu orantılı müdahale filan değil. İşkence ve kötü muameleye varan bir davranış. Yaygın bir yöntem oldu. Çok açık bir insan hakkı ihlali var. Zaman Gazetesi'ne el konulması tamamen hukuka aykırı. Orada bu durumu protesto eden okurları, çalışanlar ve aileleri var.
OTORİTERLİĞİN YANSIMASI
O insanların demokratik tepki hakkı var. Ona saygı duyulması lazım. Sert müdahale ediliyor. Bu otoriterliğin bir başka yansımasıdır. Otoriter iktidarlar kimse neyse bu da odur. İktidara herhangi bir inanç noktasından yaklaşmamak gerekir. Yanılgıya götürür. İktidarın dini inancı yoktur.
TEK AMAÇ MUHALEFETİ SUSTURMAK
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş: Zaman Gazetesi'ne el konulmasının ardından gazetenin yayın politikası tepetaklak oldu. Özellikle son üç yıldır muhalefet haberlerine daha geniş yer veren ve iktidarın yanlışlarını gösteren bir politika izleyen Zaman, kayyım atamasından sonra bu politikası tamamen iktidar lehine değiştirdi. Politikası değişince mevcut birçok gazeteyle aynı mecraya gelen Zaman'ın bu şekilde uzun ömürlü olmayacağı açık.
ÇOK SESLİLİĞİ YOK ETMEKTİR
Bu gazeteye kimse para verip almaz. Zira zamanın son iki gündeki getirildiği çizgide çok sayıda gazete var, ki o gazeteler de satışla değil kamu kaynaklarından aktarılan parayla ayakta duruyor. Havuz medyası dediğimiz bu medyaya şimdi Zaman da dahil edilmek isteniyor. Zaman'a el konulmasındaki en büyük amacın başkanlık tartışmaları öncesi muhalefetin sesini duyurabileceği hiçbir alanın bırakılmaması olarak görüyoruz. Zira Zaman'ın seslendiği 3 milyonluk geniş bir kitle var. Bu kitle, değişik sesleri duyamasın diye Zaman'a el koydular. Bu çoğulculuğu ve çok sesliliği yok etme amaçlıdır.
BURADA HUKUK YOK
İstanbul Barosu Eski Başkanı Yücel Sayman: Zaman'a kayyım atamasının hukukla alakası yok. Hukuk mukuk yok. Burada konuyu hukukla izah etmem mümkün değil. Siyasi bir güç var karşımızda ve ölçüsü hukuk değil. Anayasa ve hukuk bir ölçüdür. Bu demokrasi değil.
HUKUK HERKESE LAZIM OLACAK
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan: Bunların hepsi yanlış şeylerdir. Demokrasi ve hukuk herkese lazım. Yıllardır Kürtlere, Alevilere, demokratlara, solculara ve liberallere yapılıyordu. Bugün Gülen Cemaati'ne uygulanıyor. Bir müddet sonra sıra AKP'lilere gelecek. Hukuk onlara da bize de lazım. Devletin demokratikleşmesi, hak ve hukukun gelmesi lazım. Bu uygulamalar yanlıştır. Zaman'a kayyım atanması, Boydak Grubu'na yapılan operasyon yanlıştır. Benim gibi düşünmeyeni kapatırım, iş adamını tutuklatırım anlayışı doğru değil. Gidişat iyi değil.
REJiM DEĞiŞiKLiĞi TAMAMLANMAK ÜZERE
Strasbourg Üniversitesi Türk Etütleri enstitüsü öğretim görevlisi Prof. Dr. Samim Akgönül, ülkenin çürüyüşünü dile getirebilecek medya organı kalmadığını belirtti. Prof. Akgönül Zaman gazetesine el konulularak, Doğan Grubu, Şahenk Grubu gibi büyük iş ve medya gruplarına direkt ve dolaylı olarak baskı kurularak bu grupların medya organlarının evcilleştirildiğini kaydetti. Kürt medyasının eşi benzeri görülmemiş bir baskı ve ceza kıskacına alındığını söyledi. Can Dündar ve Erdem Gül'ün hüküm verilmeden hapsedilmesinin zaten güvenirliğini kaybetmiş olan yargının tamamen sıfırlanmasına sebep olduğunu söyledi.
LİNÇ KAMPANYASI
Biryandan, ülkenin doğu ve güneydoğusunda savaş yaşanırken kamuoyunun evlilik ve yarışma programlarıyla hipnotize edildiğini söyleyen Akgönül “Aydın ve akademisyenlere karşı başlatılan hukuki taciz, yıpratma ve itibarsızlaştırma kampanyası, herhangi bir konuda herhangi bir sözü olan herhangi birinin (AKP karşıtı ya da AKP kurucusu fark etmez) derhal aşağılık bir linç kampanyasına kurban edilmesi, bunların hepsi ve daha niceleri Türkiye'de rejim değişikliğinin tamamlanmak üzere olduğunun delilleridir. Burada ‘delil' kavramını bile bile kullanıyorum zira yukarıda saydıklarımın hepsi hukuken suç, ilkesel olarak suç, siyaseten suç, ahlaken suç” ifadelerini kullandı.
BATI DA İŞLENEN SUÇA ORTAK
Türkiye'nin batılı ortakları da suça ortak, Avrupa kendi ilkelerine ihanet ediyor. Türkiye'nin batılı ortakları da bu suça ortak olduğunu söyleyen Akgönül, Türkiye'de rejimin kendisine sığınan zavallı insanları bir koz olarak kullanıp zaten korkmuş Batılı devletleri sindirdiğini söyledi.
“Türkiye aracılığı ile Avrupa Konseyi de kendi ilkelerinden taviz vermek zorunda kalmakta ve kendine ihanet etmekte” diyen Akgönül “Türkiye'ye, sen sığınmacıları orada tut, buraya gelenleri geri göndermemi kabul et, ben de senin hukuksuzluklarına göz yumayım diyor” ifadelerini kullandı. Bütün bunlarla birlikte çürüyüşü dile getirebilecek ve daha da önemlisi dile getirse bile sesini duyurabilecek bir basın kalmadığını sözlerine ekledi.
ÜLKENİN İTİBARINA ZARAR VERİYOR
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetelere kayyım atama yoluyla el konulmasının hukuk devletiyle, evrensel hak ve özgürlük standartlarıyla bağdaşmayan uygulamalar olduğunu belirtti. İçeride demokrasiden, toplumsal barıştan uzaklaşırken dışarıda da ülkenin itibarının azaltıldığını kaydetti.
DEMOKRASİYE AYKIRI
Çakırözer, “Hukuk devleti, düşünce özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin üzerine titremesi gereken ilkelerdir. Basın bir ayna gibidir, biz neysek onu gösterir; iyiysek iyi, eksiksek eksik. Nasıl ki aynaya bakarak görünüşümüze, kıyafetimize çekidüzen verme imkânımız varsa eleştirebilen hür bir basın sayesinde de hem birbirimizle ilişkiler hem dış dünyayla ilişkilerimizde Türkiye'yi evrensel demokrasi standartlarına ulaştırma fırsatına sahip oluruz. Gazetelere, televizyonlara ‘Bizi eleştiriyorlar, yaptığımız yanlışları ortaya koyuyorlar' diye el koymak, kapatmak, yayınlarını izlenemez hâle getirmek aynadaki hâlimizden memnun değiliz diye aynayı kırmaktan farksızdır. Türkiye'de gün geçmiyor ki bir medya kuruluşuna kayyım atanmasın, yayını durdurulmasın, gazeteciler işsiz kalmasın.
ÖZGÜR DÜŞÜNCE GAZETESİ