Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet başkanını belirlemek için bir sistem ve ilgili yasalar olduğunu unutarak konuşan Erhan Afyoncu, savunduğu gerekçelerle yandaşlıkta sınır tanımadı. Yazısında vurguladığı esaslara bakılırsa Afyoncu, devlet başkanlığının da babadan oğula "veraset" yoluyla geçmesinden yana. Devletin de devlet başkanının etrafındaki hanedan üyelerince yönetilmesini arzu ediyor.
Erhan Afyoncu'nun Sabah'ta "Başkan seçemediğimizden birçok Türk devleti yıkıldı" başlığıyla yayımlanan (4 Aralık 2016) yazısından bir bölüm şöyle:
Türk devlet geleneğinde devlet başkanlığı seçiminde bir sistem yoktu. Tanrı’dan kut aldığına inanıldığı için hanedanın her üyesinin devlet başkanı olma hakkı vardı. Veraset sisteminin olmaması tarih boyunca devamlı olarak kaosa ve Türk devletlerinin zayıflayıp, parçalanmalarına sebep oldu.
*
Oğuz töresine göre devlet, hanedan üyeleri tarafından ortak olarak idare edilirdi.
Devlet başkanlığı seçiminde bir sistem yoktu. Türk devlet geleneğinde hanedan üyelerinin Tanrı'dan kut (hükümdara Tanrı tarafından verilen devlet yönetme yetki ve yeteneği) aldığına inanıldığı için hanedanın her üyesinin devlet başkanı olma hakkı vardı. Devletin merkezine ilk gelip ordu ve hazineyi kontrol altına alan şehzade tahta çıkardı. Veraset sisteminin olmaması tarih boyunca devamlı olarak kaosa ve Türk devletlerinin zayıflayıp, parçalanmalarına sebep oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'ndan önceki bütün Türk devletlerinde devlet başkanı seçiminde bir sistem oluşturulamaması, devamlı olarak taht kavgalarını beraberinde getirmiştir. Genellikle hanedan üyelerine, isyan etmedikleri sürece dokunulmamıştır. Hatta isyan edenler birçok defa affedilmişlerdir. Ancak bu durum on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur.
*
Asya'da olduğu gibi Anadolu'da da isyan ve taht kavgaları bitmek bilmedi.
Ancak Asya'daki Türk devletlerinden farklı olarak Türkiye Selçukluları'nda hükümdar otoritesini tesis etmek için isyan etmemiş şehzâdeleri öldüren hükümdarlar da oldu.
Osmanlılar, taht kavgalarının doğurduğu olumsuz durumu gözönüne alarak bir sistem kurmaya çalıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kardeş katli uygulamasıyla devlet başkanı seçimi bir düzene konulmaya çalışıldı. Kardeş katlinin meşrulaştırılıp, şehzâdelerin isyan etmeden öldürülmeleri, Osmanlılar'ı bütün Türk tarihi içerisinde farklı bir konuma taşıdı. Çok acı bir hadise olan kardeş katli, 600 yıl devam edecek büyük bir imparatorluğun gerçekleşmesindeki en önemli köşe taşlarından birisi oldu.
Kardeş katli uygulamasının vicdanlarda derin yaralar açması yüzünden 17. yüzyılda bu uygulamadan vazgeçilip ekberiyet sistemine geçilerek, en yaşlı şehzadenin tahta çıkarılmasına başlandı.
Ancak bu sistem, sarayda hapis hayatı yaşayan şehzadelerin iyi eğitim almadan tahta çıkmalarına ve hayattaki şehzadelerin tahttaki padişahların hükümranlıkları üzerinde bir gölge gibi dolaşmalarına sebep oldu.
Tarihimizde devlet başkanlığı seçiminde bir sistemin olmayışı, veliahtlık kurumunun oluşturulmayışının tesirleri günümüzde siyasi partilerimizden futbol kulüplerimize kadar uzanır.
Birçok kurumumuzda mevcut başkandan sonra yerine kimin geçeceği belli değildir.