TİP'li milletvekili Ahmet Şık yargıda rüşvet skandalını sordu: 'Başsavcı İsmail Uçar 'kanserli hücrelere' bugüne kadar neden sustu?'
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Sekreterliği’ne gönderdiği yazıda yargının içindeki rüşvet skandallarını kaleme alması kamuoyunda büyük ses getirdi.
Gazeteci Timur Soykan’ın gündeme getirdiği iddialara ilişkin haberlere jet hızıyla engelleme kararı çıkarılırken, Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Ahmet Şık, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle Meclis’e soru önergesi verdi.
Şık, verdiği 10 soruluk önergede, ‘yargı sisteminin içinde “çete ve çetecikler” oluştuğuna ve dahi ciddi bir rüşvet çarkı’na ilişkin sorulara yanıt ararken, Başsavcı Uçar’ın tutumunun da iddiaların kendisi kadar incelenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Şık, Uçar’ın atandığı görevde yıllardır bulunduğuna dikkat çekerken, Metastaz, Metastaz 2 gibi birçok kitapta yer verilen iddiaları yazan gazetecilerin tutuklandığına işaret ederek, Uçar’ın söz konusu iddialara bugüne kadar neden sessiz kaldığını sorarken, Uçar’ın da ‘aldatılıp aldatılmadığına’ dikkat çekti.
Şık söz konusu önergede Adalet Bakanı’na Uçar ile ilgili şunları sordu:
a. UÇAR kaç yıldır ilgili adliyenin başsavcısıdır? Ne zaman atanmıştır, atanmadan önce baktığı kritik, geniş kapsamlı bir dosya bulunmakta mıdır?
b. Bu ve benzeri iddialar, Metastaz, Metastaz 2 gibi birçok kitapta ayrıntısıyla aktarılmakta olup, yazarlarının tutuklanmasına dahi yol açmıştır. UÇAR’ın da söz konusu sorunu “kanserli hücrelere” benzettiği gözetilince, iddia edilen bu yozlaşmaya bugüne dek neden sessiz kaldığı, yahut metni neden şimdi kaleme almayı ve sızdırmayı seçtiği konusunda bir soruşturma mevcut mudur?
c. Başsavcı UÇAR’ın hiyerarşik amiri veya mesleğe kabulü için referans olduğu savcılar içinde, hakkında usulsüzlüklerle ilgili şikayette/tespitte bulunulmuş veya görevden uzaklaştırılan savcılar bulunmakta mıdır? Bulunmaktaysa, kendisinin bu savcılarla ilgili süreçlerdeki rolü nedir?
d. Hakim Sidar DEMİROĞLU’nun mesleğe kabulünde referans olan isimlerden birinin mektubun yazarı Başsavcı İsmail UÇAR olduğu doğru mudur? Doğru ise, UÇAR’ın WHİSTLEBLOWİNG Kurumunu kendisi için talep ettiği iddiası gündeme gelecek midir?
TİP milletvekili Ahmet Şık, soru önergesinin tamamında şunları kaleme aldı:
06.10.2023 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail UÇAR tarafından Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilen yazıda, yargı sisteminin içinde “çete ve çetecikler” oluştuğuna ve dahi ciddi bir rüşvet çarkı bulunduğuna ilişkin iddialara yer verilmiş, infial yaratan bu iddialara ilişkin olarak, kamuoyu vicdanının rahatlatılabilmesi için aşağıdaki soruların yanıtlanması gereği doğmuştur:
Bu bağlamda;
2. Fethullahçı Terör Örgütüne üye olmaları hasebiyle görevlerinden uzaklaştırılan ciddi sayıda hâkim ve savcıdan doğan açığın hızla kapatılması için yeterli inceleme yapılmaksızın ve liyakat esas alınmaksızın hâkim/savcı ataması yapıldığı iddiası doğru mudur? Bu bağlamda, Son 6 yılda kaç yeni hâkim/savcı ataması yapılmıştır? Anılan dönemdeki yıllık atama sayıları, geçmiş yıllara oranla ne kadar fazladır?
3. “Kapalı kapılar ardında, meslektaş sohbetlerinden İstanbul Anadolu Adliyesi’nde para karşılığı sulh ceza hâkimliklerinde erişimin engellenmesine dair kararlar verildiği, usulsüz tahliyeler yapıldığı duyumları alındı.” ifadesi kullanılmıştır. Bu kişilerden birinin -kaleminden öğrenildiği kadarıyla- İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi Sidar DEMİROĞLU olabileceği belirtilmiş, DEMİROĞLU hakkındaki bu usulsüz erişim engelleme, dosya bağlama benzeri iddiaların Adalet Komisyonu üyesi Nihat ZİNCİRLİ tarafından Adalet Komisyonu Başkanı Bekir ALTUN’a iletilmesi sonucunda, iddiaların araştırılması şöyle dursun, DEMİROĞLU’nun 21. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına bizzat ALTUN tarafından önerildiği ve atandığı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda;
a. DEMİROĞLU’nun ve başka kimi yargıçların erişim engeli kararları için akçeli ilişkilere girdikleri iddiası araştırılmakta mıdır? Bu amaçla, geçmişe dönük olarak tüm sulh ceza hakimlerinin erişim engeli kararları incelemeye alınacak mıdır?
b. DEMİROĞLU’nun Sulh Ceza Hâkimi sıfatıyla tutukluluk incelemesini yaptığı bazı kişileri Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı sıfatıyla aynı zamanda yargılayacağı iddiası doğru mudur? Atamanın, bu sonucu hedefleyen bir organizasyon ve strateji doğrultusunda gerçekleştiği iddiası gerçeği yansıtmakta mıdır?
c. Yukarıdaki iddiaları konu edinen 77 habere ilişkin, aynı adliyedeki Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından, Bekir ALTUN’un şikâyeti üzerine erişim engeli ve içerikten çıkarma hükmü getirildiği görülmüştür. Bu haberlerle ilgili verilen erişim engelleme kararlarının, iddia olunan akçeli uygulamalar kapsamında olma ihtimali var mıdır? Örneğin, işbu soru önergesinin haber yapılması halinde, erişime engellenmesi hukuka uygun mu addedilecektir?
4. Aktarılan ve aşağıda aktarılacak olayların kilit isimlerinden Bekir ALTUN’un daha önce başka yargı mensuplarıyla birlikte davaları yönlendirmek ve bir şirketin kurtulması için yaptığı toplantılara ilişkin ses kayıtları bulunduğu, bu konuda hakkında suç duyurusunda bulunulduğu doğru mudur? Benzer konularla ikinci kez ismi anılan ALTUN’un hakkındaki iddialara rağmen adliyedeki en kritik görevlerden olan Adalet Komisyonu Başkanlığı görevini yıllardır yürütme sebebi nedir?
5. Bekir ALTUN’un iş insanı Metin GÜNEŞ üzerinden bağlantılandığı öne sürülen Necat GÜLSEVEN’le ilgili 9. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen bir dosyaya müdahale etmeye çalıştığı, müdahaleyi kabul etmeyen hâkimin dosyadan çekilmek zorunda kaldığı, sonrasında GÜLSEVEN hakkında beraat kararı verildiği iddiası gerçeği yansıtmakta mıdır? İddiaya konu kararın istinaf makamında onaylandığı da gözetilince, hâkimin dosyadan çekilme sebebi nasıl açıklanmaktadır? “Bekir ALTUN’un talimatlarına uymayanların görev yerlerinin değiştirildiği” iddiasına binaen, benzer durumlara ilişkin yapılmış şikayetler bulunmakta mıdır?
6. Yine iş insanı Metin GÜNEŞ ile hasım olduğu bilinen Can TANRIYAR isimli şahıs hakkında İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılama kapsamında, 5 ay boyunca tutuklu yargılanmasına yönelik hüküm kurulmasına rağmen, 5 ay sonunda birden yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Anadolu Adliyesi/1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, bunun da bizzat Bekir ALTUN’un “ben hallederim” demesi üzerine yaşandığı, sanığın henüz ifadesi bile alınmamış olmasına rağmen 9 aydır tutuklu bulunduğu, bu işi Bekir ALTUN’un organize ettiği iddiaları araştırılmakta mıdır? Aksi takdirde, ilgili dosyada yetkisizlik kararı neden 5 ay geçmekle verilmiş, dosya neden Anadolu Adliyesi’ne gönderilmiş ve Anadolu’ya gelmesinden itibaren İfade alınmaksızın 9 ay boyunca tutukluluğa yeterli görülebilmiştir?
7. Anılan kişiler ve Sidar DEMİROĞLU etrafında dönen olaylar bağlamında, uyuşturucu madde, gasp, sanal bahis dosyalarında olağandışı tahliyeler veya ceza verilmesini yahut yargılamanın gerçekleştirilmesini engelleyen kararlar verildiği iddiası doğru mudur? Bir takım kaçak saatlere ilişkin yürütülen kaçakçılık operasyonu ve yargılamasında, 4 ay sonra saatlerin satın alındığına ilişkin faturaların dosyaya sunulmasıyla saatlerin iade edildiği iddiası doğru mudur? Anılan yargılama kapsamındaki faturaların sıhhatli deliller olup olmadığı, faturayı kesen şirketlerin saatlerle ilgili satın alımları yapıp yapmadığı, bu satın alımların ve ticari defter kayıtlarının tarihleri, ilgili saatlerin seri numaraları ve benzeri hususlar, bilirkişi marifetli kontroller ile kesinleştirilmiş midir? Aksi takdirde karara İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü’nün itiraz gerekçesi nedir?
8. İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimi’nin, 125 kilo uyuşturucunun ele geçirildiği araçta yakalanan Atila Yıldırım’ı sadece 2 ay sonra tahliye ettiği doğru mudur? Savcılığın bu tahliyeye ilişkin itirazını 4. Sulh Ceza Hâkimi’nin reddettiği, savcılığın tekrar itiraz etmesi üzerine de İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ceza Hâkimliği’nin de reddettiği ve şahsın serbest olduğu iddiaları gerçek midir? Dosyaya eklenen diğer büyük boyutlu uyuşturucu ticareti faillerinin yine 4. Sulh Ceza Hakimi tarafından tahliye edildiği gerçek ise, bu konuda bir inceleme yapılmakta mıdır?
9. İstanbul merkezli yasadışı bahis operasyonunda yakalanan ve örgütün yöneticisi olan bazı kişilerin 2 ay içinde serbest kaldığı, daha da önemlisi, yukarıdaki diğer dosyalara benzer şekilde, Tutukluluk İtirazının 4. Sulh Ceza Hakiminin nöbetçi olduğu güne denk getirilmesi doğru mudur?
10. “Bu işte menfaat temin eden hâkimlerin tespit edilip HTS kayıtları, banka kayıtları, mal varlığı araştırılması ve sosyal yaşantılarının hâkim-savcı mesleğiyle bağdaşır olup olmadığının tetkikine ihtiyaç bulun”duğu iddiasının gereği olarak, ilgili hakimlerin ve Bekir ALTUN’un mal varlıklarına ve sosyal yaşantılarına ilişkin araştırmalar yapılmakta mıdır?
11. İddiaların kendisi kadar, Başsavcı İsmail UÇAR’ın tutumu da incelemeyi gerektirmektedir. Nitekim Başsavcı UÇAR, yazısının sonunda, bir yasadışı ilişkiye veya gruba dahil olan kişilerin, o gruptaki diğer kişileri yetkili makamlara ihbar ettiği ve sonucunda korunduğu “whistleblowing” müessesesine atıf yapmış, bunun Türkiye için de gerekli olduğunu öne sürmüştür. Bu bağlamda, UÇAR hakkında aşağıdaki soruların yanıtlanması gerekmektedir:
a. UÇAR kaç yıldır ilgili adliyenin başsavcısıdır? Ne zaman atanmıştır, atanmadan önce baktığı kritik, geniş kapsamlı bir dosya bulunmakta mıdır?
b. Bu ve benzeri iddialar, Metastaz, Metastaz 2 gibi birçok kitapta ayrıntısıyla aktarılmakta olup, yazarlarının tutuklanmasına dahi yol açmıştır. UÇAR’ın da söz konusu sorunu “kanserli hücrelere” benzettiği gözetilince, iddia edilen bu yozlaşmaya bugüne dek neden sessiz kaldığı, yahut metni neden şimdi kaleme almayı ve sızdırmayı seçtiği konusunda bir soruşturma mevcut mudur?
c. Başsavcı UÇAR’ın hiyerarşik amiri veya mesleğe kabulü için referans olduğu savcılar içinde, hakkında usulsüzlüklerle ilgili şikayette/tespitte bulunulmuş veya görevden uzaklaştırılan savcılar bulunmakta mıdır? Bulunmaktaysa, kendisinin bu savcılarla ilgili süreçlerdeki rolü nedir?
Hakim Sidar DEMİROĞLU’nun mesleğe kabulünde referans olan isimlerden birinin mektubun yazarı Başsavcı İsmail UÇAR olduğu doğru mudur? Doğru ise, UÇAR’ın WHİSTLEBLOWİNG Kurumunu kendisi için talep ettiği iddiası gündeme gelecek midir?