Ankara Başsavcısı Harun Kodalak’ın, dava açılana kadar tüm kararların tek hâkim tarafından verilmesini istediği iddia edildi.. İtiraz eden hâkimler ise başka yere atandı.
KPSS operasyonu sırasındaki açıklamalarıyla ‘masumiyet karinesi’ni zedelemekle suçlanan Ankara Başsavcısı Harun Kodalak’ın, sulh ceza hakimleriyle yapılan toplantıda da ilginç taleplerde bulunduğu öne sürüldü. Kodalak’ın, ‘dava açılana kadar soruşturmalardaki kararları tek sulh ceza hakiminin vermesini’ önerdiği, ancak sulh ceza hakimlerinin buna itiraz ettiği öğrenildi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ise aylar öncesi gerçekleşen bu toplantıda itirazda bulunan yargı mensuplarını başka mahkemelere atadı.
Edinilen bilgiye göre, Adli Yargı Komisyon Başkanı Ramazan Aksan’ın başkanlığında 26 Şubat 2015’te Ankara Başsavcısı Harun Kodalak, Komisyon Üyesi İsmail Uysal ve sulh ceza hakimlerinin katılımıyla bir toplantı yapıldı. Toplantıda, HSYK’nın sulh ceza hakimlerinin nöbet uygulamasıyla ilgili duyurusu görüşüldü. Kodalak’ın ise Anayasa’daki tabii hakim ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine ters düşen önerilerde bulunduğu iddia edildi. Soruşturma dosyalarının itirazlar sebebiyle sürekli sulh ceza hakimlerinde olduğunu belirten Kodalak, savcıların bu konudan rahatsız olduklarını ileri sürdü. Kodalak, ‘birçok şüphelisi olan soruşturma evrakı ile ilgili gözaltına alma veya gözaltı süresinin uzatılması kararına itiraz, tutukluluğun yeniden incelenmesi gibi taleplerin tevziye tabi tutulduğunu (hakime yönlendirme), soruşturma dosyalarının talebi inceleyecek her hakime ayrı ayrı gönderildiği, bu sebeple evrakın uzun süre ilgili soruşturma savcısı tarafından incelenemediği’ gerekçelerini sıraladı. Bir soruşturma ile ilgili bu konulara ilişkin bütün kararların tek bir sulh ceza hakimi tarafından verilmesi gerektiğini savundu. Kodalak, aynı hakimden alınacak kararların istikrar ve güveni sağlayabileceğini iddia etti.
Kodalak’ın talebinin uygulamaya konulması halinde, soruşturmanın başından sonuna iddianame tamamlanıncaya kadar arama, el koyma ve tutuklama ile bu kararlara yapılacak itirazlara bir hakimin karar vermesi söz konusu olacaktı. Bu durum da hak arama hürriyetine büyük bir darbe olacaktı. Söz konusu talep, bir hakim ve bir savcıyla her türlü hukuksuz karar ve tutuklamaların verilmesi, iddianame düzenleninceye kadar bu kararlara etkin itiraz yolunun doğrudan olmasa da dolaylı yoldan kapanması anlamına geliyordu. Kaldı ki, sulh ceza hakimlikleri bu haliyle de verdikleri kararlarla büyük mağduriyetlere imza atmakla suçlanıyor.
Bu garip talebe bazı sulh ceza hakimlerinin itiraz etmesi üzerine Kodalak’ın düşüncesi hayata geçmedi. Herhangi bir soruşturma dosyasıyla ilgili aynı gün gelen itirazların, aynı hakime verilmesi kararlaştırıldı. Bu karara, HSYK 1. Dairesi’nin sulh cezalarla ilgili kararnamesi gerekçe gösterildi. Ancak toplantıda bu talebe karşı çıkan sulh ceza hakimlerinin kısa bir süre sonra 9 Mart’ta HSYK tarafından görevden alınması dikkat çekti. Toplantıya katılan hakimlerden Orhan Yalmancı, Seyhan Aksar Orkun ve Hasan Çavaç sulh ceza hakimliğinden alınarak farklı mahkemelere atandı. Bu atamadan kısa süre sonra yapılan KPSS operasyonunda 32 kişi tutuklandı. İZZETTİN ÇİÇEK - ZAMAN