Kılıçdaroğlu, “Halk sorunumu kim dillendirecek diyerek yakama yapışıyorsa sorunu dillendirmek zorundayım” ifadelerini de kullandı.
Merkez Yürütme Kurulu toplantısına aralarında İstanbul ve Ankara'nın da olduğu çeşitli kentlerin CHP'li belediye başkanları da katıldı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da “Açıkçası bunun adı ‘asrın felaketi’ mi ya da ‘asrın ihmali mi’; bunu elbette sorgulayacağız. Bu konuda konuşacaklarımız var. Mutlaka konuşacağız. Türkiye'nin önünde önemli bir süreç söz konusu. Aklın ve bilimin ışığında, milletimize sağlam ve sağlıklı bir geleceği hazırlamak sorumluluğundayız” dedi.
“Devlette Çürümenin Nelere Mal Olduğunu Gördük”
Kılıçdaroğlu, “Bazı şeyleri açık ve net konuşmak lazım. Genel Başkan olduktan sonra en çok telaffuz ettiğim sözcük, liyakatti. Liyakatin devlet yönetiminde ne kadar önemli olduğunu, gittiğim her yerde söyledim. Önce pişersiniz, aşama aşama yükselirsiniz. Devlette liyakati yok ettiğiniz zaman, devlette çürüme başlar. Aşağıdan getirdiğiniz birisi, ülke sorunlarını bilemez ve bir sorunla karşılaştığında o süreci nasıl yürüteceğini de bilemez. ‘Devlette çürüme var’ dediğim zaman, bazıları öfkelendi. Bu felaket bize, devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatların kurtarılamadığını gördük.”
“Halk sorunumu kim dillendirecek diyerek yakama yapışıyorsa sorunu dillendirmek zorundayım”
Kılıçdaroğlu, sözlerine devamla, “’Bunları bu ortamda dile getirmek doğru değildir’ diyenler oldu. ‘Siyaset zamanı mıdır’ diyenler oldu. Yediğiniz ekmeğin fiyatını belirleyen siyasettir. İçtiğiniz sudan tutun, aldığınız ekmeğe kadar her şeyi siyaset belirliyorsa, bir sorun var ve bu sorunu halk yaşıyor ve ‘Sorunumu kim dillendirecek’ diye yakama yapışıyorsa, sorunu dillendirmek zorundayım. Aksi halde ben niye siyaset yapıyorum? Hangi gerekçeyle siyaset yapıyorum ben? Halkın sorununu dillendirmeyeceksin. Derdini dillendirmeyeceksin. O zaman niye siyaset yapıyorsun? Halkın kafasına balyozla vurmak değildir siyaset. O ayrı. Ama siyaset halka hizmettir. Hizmet ediyorsanız halka, gerçek anlamda siyaset yapıyorsunuz demektir. Siz her türlü baskıyı yaparsanız, tehditler savurursanız onun adı siyaset değildir. O, ayrı bir yönetimdir. Siyaset, dünyanın bütün demokrasilerinde halka hizmet yarışıdır. Siyasal partilerin varlık nedeni de budur. ‘En iyi hizmeti ben veririm’ diye ortaya çıkmalarıdır siyaset” dedi.
İmar affı tepkisi
Kılıçdaroğlu 2018 seçimleri öncesi çıkarılan imar affına da tepki gösterdi. CHP Genel Başkanı, “Siyaset, geleceği görebilmektir, geleceği okuyabilmektir. Son 10 aya bakın; neredeyse bütün televizyon kanallarında deprem uzmanlarının konuştuğunu görürsünüz, ‘Önlem alın’ diye hocaların yakardığını görürsünüz. Ne yapıldı? Bol miktarda imar affı çıkarıldı. İnsanların oturdukları konutu, insanlara mezar ettiler. Bir de üstüne para aldılar. Bu mudur siyaset Allah aşkına? Böyle bir siyaset olur mu Allah aşkına; İnsanın evini dayanıklı hale getirmek, o evde insanın rahat oturabilmesini sağlamak, siyasetin konusu değil midir? Ev kaçak, depreme dayanıksız, ‘Oturabilirsin’ diyorsunuz. Üstüne bir de para alıyorsunuz. Yıkılıyor ve kendi mezarı oluyor. Ve bunun adı da devlet yönetimi oluyor. Batsın böyle devlet yönetimi. Böyle bir devlet yönetimi olamaz. Depremde evleri yıkılanlara bakın. Kolonlar kesilmiş, binalar çökmüş. İmar affı çıkarırken, vicdanlarının sesini dinlediler mi? Para için sen kalkıp da hala o kişinin evini başına yıkar mısın ya?” ifadelerini kullandı.
Akşener de deprem bölgesinde: “Eğitim devam etmeli, çöpler bir an önce toplanmalı’’
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Osmaniye'de ve Gaziantep’te incelemelerde bulundu. Depremzedelerle yaptığı görüşme ve inceleme sonrası konuşan Akşener, “Etrafta çok fazla bozulmuş gıda ve çöp var. Çöpler bir an önce temizlenmezse kemirgenler dadanır ve salgın çıkar. Hastalık da ilk çocuklarda başlar’’ dedi.
Osmaniye ziyaretinin ardından depremden en fazla etkilenen bölgeler olan Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerine giderek çadır kentlerdeki vatandaşları ziyaret eden Akşener, üniversitelere yönelik uzaktan eğitim kararına tepki göstererek, "Üniversitelerin kapatılması ve depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi çok yanlış. 6 kişilik bir odaya 6 kişilik bir aileyi götürün aile mahremiyeti ortadan kalkar. Bu kardeşlerimizi boş evlerde, boş otellerde misafir etmek mümkündür. Devletimizin gücü kira ödeyecek kadar büyüktür" diye konuştu.
Deprem bölgesini il il, ilçe ilçe ziyaret ettiklerini kaydeden Akşener, tuvalet ve banyo sıkıntısına işaret etti.
"Biraz önce 3 hanımefendi beni çadıra çağırdılar. Örtülü başlarını açtıklarında saçlarında kum var. Enkazdan çıkmışlar ve temizlenememişler" diyen Akşener, barınma ve ısınma sorunlarının ise yavaş yavaş çözüldüğünü söyledi.
Akşener, çadır kent yerine konteyner kentlere geçilmesi gerektiğini vurguladı.