Bavyera seçimleri sonrası federal hükümet baskı altında

CSU ve SPD’nin kan kaybettiği, Yeşiller ve sağ popülistlerin güç kazandığı Bavyera seçimleri sonrasında Almanya’da siyasetçiler sonuçların federal hükümet üzerinde olumsuz etki yapabileceği değerlendirmesinde bulunuyor.

SHABER3.COM

Bavyera eyaletinde Pazar günü yapılan seçimlerde Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) yanı sıra Sosyal Demokrat Parti (SPD) de büyük kan kaybı yaşadı. Geçici sonuçlara göre katılım oranının yüzde 72,4 olduğu seçimlerde Yeşiller partisi oylarını önemli oranda artırırken, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi de ilk kez eyalet meclisine girdi. Başbakan Angela Merkel’in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) kardeş partisi CSU ile Berlin'deki koalisyon ortağı SPD'nin elde ettikleri kötü sonucun Alman koalisyon hükümeti üzerinde olumsuz bir etki yaratacağı da Almanya'da dile getirilen argümanlar arasında.

CSU lideri ve İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Berlin hükümetinin tehlikede olmadığını söyledi. "Büyük koalisyon istikrarlıdır” diyen Seehofer, hükümet içerisinde "aktif ve yapıcı biçimde çalışacaklarını” söyledi. İstifa edip etmeyeceğine ilişkin haberlerle ilgili olarak Seehofer, "Bugün şahsım hakkındaki tartışmalara dahil olmayacağım” dedi.

CSU Genel Sekreteri Markus Blume, yüzde 40 üzerinde bir oy oranına geri dönmek için çalışacaklarını söyledi. Partisinin toplantısında konuşan Blume, "Yüzde 30 seviyesinde sonuçlara gelecekte razı olmayacağız” dedi. Blume, "CSU'nun bir halk partisi olarak birleştirici gücü üzerinde çalışmak zorunda olduğunu” dile getirdi. Blume, Bavyera'da "istikrarlı” bir hükümetin bir an önce kurulması gerektiğini söylerken, bunun gelecek dört haftada gerçekleşeceği mesajını verdi. "'Aynen devam' politikası izlemektense önlerine bakmaları gerektiğini” kaydeden Genel Sekreter, "Bizim sorumluluğumuz, Bavyera'nın başarı hikayesini yazmaya devam etmektir” şeklinde konuştu.

Yeşiller: Hükümet iyice zayıfladı

Sandıktan tarihi bir başarıyla çıkan Yeşiller partisinin Federal Meclis Grubu Eş Başkanı Katrin Göring-Eckardt, seçim sonucunun Berlin hükümeti üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği mesajını verdi. Göring-Eckardt, "Koalisyon ortaklarının (CDU, CSU ve SPD) zayıf olduklarını ve şimdi daha da zayıfladıklarını düşünüyorum. Bu durumda birbirlerine daha da sıkı sarılacaklardır” yorumunda bulundu. Göring-Eckardt, hükümetin bundan ders çıkarması ve "tutarlı bir politika” izlemesi gerektiğini ifade etti.

Yeşiller partisi Eş Genel Başkanı Robert Habeck ise, federal düzeyde koalisyon hükümetinin "fiilen" çökmesine ihtimal vermediğini ama yine de bunun ihtimaller dahilinde olduğunu kaydetti. Hükümetin çökmesi durumunda Yeşillerin yeniden koalisyon görüşmelerine katılıp katılmayacağı sorusuna ise Habeck, "Doğrusunu söylemek gerekirse bunun sonuç vereceğine inanmıyorum" dedi. Habeck, bu durumda erken seçimlere gidilmesinin daha olası olduğunu söyledi.

Hür Demokratlar: Çöküşe hazırlıklıyız

Geçen yılki federal seçimlerin ardından Bavyera'da da büyük bir oy kaybına uğrayan SPD'den de değişim mesajı geldi. SPD Genel Sekreteri Lars Klingbeil, "Büyük koalisyonun yeni bir yönetim tarzı olacak” dedi. SPD'nin gelecekte iş dünyasında dijitalleşme konusuna daha çok eğilmesi gerektiğini belirten Klingbeil, bunun partisinin temel bir özelliği olduğunu savundu.

Seçimlerde yüzde 5 barajını kıl payı aşan Hür Demokrat Parti'nin (FDP) lideri Christian Lindner, partisinin Bavyera meclisine girmesine ilişkin "başarı ve kuvvetlenme” değerlendirmesinde bulundu. Eyalette olası bir FDP-CSU-Hür Seçmenler (Freie Wähler) ittifakına sıcak baktığı sinyalini veren Lindner, federal düzeyde "hükümetin çökmesi durumuna ise hazırlıklı olduklarını” kaydetti. FDP'nin seçimlerdeki liste başı adayı Martin Hagen ise partisinin Bavyera meclisinde muhalefet görevini üstleneceğini ifade etti.

Hristiyan demokratlar: Ders çıkarmalıyız

CDU ve CSU'dan oluşan Hristiyan Birlik partilerinin Meclis Grubu Başkanı Ralph Brinkhaus, elde edilen oy oranından belirli sonuçlar çıkarılması gerektiğini söyledi. Brinkhaus, en kısa zamanda somut ve önemli konulara odaklanan bir siyaset izlenmesi çağrısında bulundu. Brinkhaus, "Bu noktada bazı konularda çalışma kararını almış bulunuyoruz. Çıkardığımız ders, bunları son derece hızlı bir biçimde hayata geçirmek zorunda olduğumuzdur” dedi.

Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanı Armin Laschet, Bavyera'daki seçim sonucunun Hristiyan Birlik partilerinin sağa kaymasına karşı verilmiş bir mesaj olduğu değerlendirmesinde bulundu. Partisinin yalnızca merkezde başarılı olabileceğini kaydeden CDU'lu Laschet, "Partinin sağa kaydığına dair söylentinin derhal sona ermesi gerekiyor” dedi. Laschet, CSU'nun seçim kampanyası sonu etkinliğine Merkel davet edilmezken Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'un davet edilmesini ise eleştirdi.

Sachsen Anhalt Eyaleti Başbakanı Reiner Haselhoff ise, seçim sonucunun Berlin hükümeti açısından uyarı niteliğinde olduğunu söyledi. Bunun bugünkünden farklı bir çalışma stili gerektirdiğini belirten CDU'lu Haselhoff, parti lideri ve Başbakan Merkel'in Aralık ayındaki parti kurultayında genel başkanlığa yeniden aday olmasını beklediğini söyledi.

Avrupa'dan "istikrar” mesajı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun bütçeden sorumlu üyesi Günther Oettinger de, Hristiyan Birlik partileri ile SPD'den oluşan büyük koalisyonun istikrarının sürmesini umduğunu ifade etti. İstikrar konusunun Avrupa açısından taşıdığı önemi vurgulayan Hristiyan demokrat politikacı, "büyük koalisyonun” hakikatte "küçük-küçük” iki partiden oluşmaması gerektiğini kaydetti. Almanya'nın Avrupa düzeyinde "eylem kabiliyeti” göstermesi gerektiğinin altını çizen Oettinger, Berlin'deki "ağız kavgası ve küçük anlaşmazlıkların” ise sona ermesi gerektiğini söyledi.
<< Önceki Haber Bavyera seçimleri sonrası federal hükümet baskı altında Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER