ABD'de geçirdiği bayramları idrak edilen son Ramazan Bayramı ışığında değerlendiren Adem Yavuz Arslan, dikkat çeken bir çerçeve çizdi.
ABD'ye gelmek durumunda kalan insanların zaman içinde değişen ekonomik ve sosyal statülerini yazısında paylaşan Arslan şu ifadeleri kullandı:
"Mesela çok değil üç dört yıl önce, heyecanlı iki gençten dinlediğim bir start-up projenin bugünlerde çok önemli bir anlaşmaya imza attığını gördüm.
Filmlerden aşina olduğumuz “evinin garajında kurduğu şirketi…” diye başlayıp sonra devasa rakamlara teknoloji devlerine satan parlak beyinlerin hikayesi etkileyiciydi.
Çoğunluğu son dört beş yılda gelmiş birçok kişi, şok dönemini atlatmış, düzenini kurmuş ve başarı hikayeleri yazıyor. Birkaç yıl önce aile birleşimi, başını sokacak bir yer ya da düzenli bir iş gündemli insanlar şimdi büyük projelere soyunmuşlar."
Filmlerden aşina olduğumuz “evinin garajında kurduğu şirketi…” diye başlayıp sonra devasa rakamlara teknoloji devlerine satan parlak beyinlerin hikayesi etkileyiciydi.
Çoğunluğu son dört beş yılda gelmiş birçok kişi, şok dönemini atlatmış, düzenini kurmuş ve başarı hikayeleri yazıyor. Birkaç yıl önce aile birleşimi, başını sokacak bir yer ya da düzenli bir iş gündemli insanlar şimdi büyük projelere soyunmuşlar."
Bu durumun ABD medyasında da yer aldığını aktaran Arslan, söz konusu bu gelişmelerin Türkiye'den gerçekleşen bir nevi beyin göçü oluşturduğuna dikkat çekerek yazısını şu cümlelerle tamamladı:
"Türkiye’den kovulan bu insanlar yerleşip uyum sağladıkça hem kendileri hem de çocukları daha büyük başarı hikayeleri yazacaklar.
Kaldı ki şimdiden ABD medyasına bile konu olanlar var.
Dediğim gibi bu bir bayram yazısı ve gözlemlere dayanıyor. Siyasi analizini size bırakıyorum. Fakat şu kadarını söylememe müsaade edin: Eğer bir yerlerde devlet aklı diye bir şey olsaydı bu kitleyi kazanmanın yoluna bakardı."