BBC’nin röportaj yapmak istediği hiç bir iktidar temsilcisi teklifi kabul etmiyor. BBC’nin haberinde söz konusu duruş şu cümlelerle anlatılıyor: “BBC Türkçe, konuyla ilgili olarak TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’yla temasa geçti ve görüş alma talebinde bulundu. TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu röportaj talebini kabul etmedi. İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan da yaptığımız görüş alma başvurularımıza henüz olumlu yanıt gelmedi. Bu arada son yıllarda TBMM’de Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sezgin Tanrıkulu, Cihangir İslam gibi milletvekilleri, bu tür iddialarla ilgili çeşitli soru önergeleri verdi. Bu soru önergelerine yanıt verilmedi.”
‘Zorla kaybetme ve yasa dışı alıkoyma iddiaları: Olaylarla ilgili neler biliniyor?’ başlıklı dosya haberin detayları şöyle: “1990’lı yıllarda Türkiye’de, önemli bir bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olmak üzere birçok zorla kaybetme ve yasa dışı alıkoyma vakası yaşandı. O dönemde bazı olaylarda kullanılan beyaz renkteki, Renault marka Toros model araçlar, bu tarz olayların simgesi oldu. Bu tür haberler, 2000’lerin başlarında büyük oranda ülke gündeminden çıktı. Ancak son yıllarda, benzer tarzdaki vakalara dair iddialar yeniden gündeme geliyor.”
5 YILDA 30’A YAKIN KAÇIRILMA VAKASI YAŞANDI
“Raporlara göre 2016’dan bu yana bu tür iddiaları içeren ve kamuoyuna yansıyan 30’a yakın vaka yaşandı. Uzun süreli zorla kaybetme olaylarında, bazı benzerlikler dikkat çekiyor. Bu olaylardaki kişilerin birkaçı hariç tüm isimlerin yargılandığı anlaşılıyor.
Bu kişilerin arasında eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Rekabet Kurumu, Emniyet Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çalışanları da yer alıyor. Kendilerinin ya da yakınlarının önemli bir kısmının ifadelerinde, iddia edilen zorla kaybetme olaylarında, siyah Volkswagen Transporter marka araçların kullanıldığı belirtiliyor.
Yine bu kişilerle ilgili olayların önemli bir bölümü başkent Ankara’da yaşanmış. Bu tarz olayları yaşadığı öne sürülen kişilerin önemli bir bölümünün sonradan emniyet birimlerinde gözaltında ortaya çıktığı ve tutuklandığı belirtiliyor. Resmi kayıtlarda, “bazılarının emniyete giderken GBT kontrolüne yakalandıkları ya da aylarca ailelerine haber vermeyip sonra emniyet birimlerine teslim oldukları” aktarılıyor.
HRW Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb, “Normal bir şekilde gözaltına alınabilir ve tutuklanabilirler ama neden bu taktik kullanılıyor, gerçekten bilmiyoruz” yorumunu yapıyor.
KAÇIRILANLAR ‘İŞKENCE’ GÖRDÜKLERİNİ ANLATIYOR
“Mart 2018’de Lübnan’da gözaltına alındığı öne sürülen, DHKP-C örgütü yöneticisi olmak suçlamasıyla yargılanan Ayten Öztürk, Haziran 2019’da Türkiye’deki mahkemedeki savunmasında altı ay boyunca yasadışı alıkonulduğunu ve işkence gördüğünü öne sürdü.
Öztürk, Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde resmi gözaltı tarihinin 28 Ağustos 2018 olduğunu ancak bunun gerçeği yansıtmadığını belirterek, “13 Mart 2018’de yasadışı biçimde gözaltına alındım. Yaklaşık 6 ay boyunca işkenceye maruz kaldıktan sonra bir mizansenle gece yarısı açık arazide polise teslim edildim” dedi.
Hâlâ tutuklu yargılandıkları belirtilen Gökhan Türkmen ve Yasin Ugan adlı kişiler, 2020’deki ifadelerinde kaçırıldıklarını ve işkenceye maruz kaldıklarını öne sürdü.
7 Şubat 2019’da Antalya’da ortada kaybolan, 6 Kasım’da emniyette, gözaltında ortaya çıkan Türkmen’in tutuklanmasına karar verildi.
Türkmen 10 Şubat 2020’deki duruşmasında, “kaçırıldığını ve bilinmeyen bir yerde aylarca alıkonduğunu, bu sürede işkence gördüğünü, hapishanede de ziyaret eden bazı kişiler tarafından iddialarını geri çekmesi için baskı gördüğünü” söyledi.
13 Şubat 2019’da Ankara’da kaybolan Ugan ise aynı yıl 28 Temmuz’da emniyette ortaya çıktı.”
YUSUF BİLGİ TUNÇ VE HÜSEYİN GALİP KÜÇÜKÖZYİĞİT NEREDE?
“Bu arada halihazırda, yakınlarının uzun süredir kendilerinden haber alamadıklarını belirttiği iki kişi bulunuyor. Bu kişilerden biri eski Sanayi Bakanlığı uzmanı Yusuf Bilge Tunç, diğeri ise eski Başbakanlık raportörü Hüseyin Galip Küçüközyiğit.
Tunç’tan en son Ankara’da göründüğü 6 Ağustos 2019’dan bu yana haber alınamıyor. Ankara’da yaşayan Küçüközyiğit’ten de 29 Aralık 2020’den bu yana haber yok.
Ailesinin ve insan hakları örgütlerinin BBC Türkçe’ye verdiği bilgiye göre, geçtiğimiz yıllarda bir yargılanan Küçüközyiğit, “terör örgütü üyeliği’ suçundan hapis cezasına mahkum edildi, sonraki dönemde ise altı ay tutuklu yargılandığı cezaevinden adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Küçüközyiğit, son dönemde Ankara’da çevirmenlik yapıyordu ve Kocaeli’nde yaşayan iki çocuğuyla her gün iletişim halindeydi. Bugünlerde farklı insan hakları örgütleri bu iki kişinin durumunun ortaya çıkması çağrıları yaparken Uluslararası Af Örgütü, Küçüközyiğit’in durumunun belirlenmesi için Ankara Başsavcısı’na hitaben bir imza kampanyası düzenliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan örgütün Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Milena Büyüm, “Küçüközyiğit’in kaybedildiğine dair kuvvetli şüpheler olduğunu” söylüyor.”