Samanyoluhaber yazarı Fikret Kaplan, YouTube kanalı Sera'da vefatının 60'ncı yıl dönümünde Üstad Bediüzzaman hazretlerini anlatmaya devam ediyor. Serinin üçüncü bölümünde Kaplan, Bediüzzaman perspektifinden "Dâbbetü'lArz' 'Hamiyet-i diniye, hamiyet-i milliye mi?" konularını anlattı
Fikret Kaplan'ın Üstad hakkında hazırladığı sunumun üçüncü bölümünde önemli detaylar var:
* Bediüzzaman’ın 1.911’ de tekrar İstanbul’a gitmesi…
* Sultan 5. Mehmet Reşad’ın Rumeli’ye seyahati münasebetiyle, vilâyat-ı şarkiye namına Üstad’ın da refakat etmesi…
* Şimendiferde (trende) iki mektepli mütefennin gencin soruları…
* Hamiyet-i diniye mi, yoksa hamiyet-i milliye mi daha kuvvetli, daha lâzım?
* Dâbbetü’l-Arz, dehşetli hücum ve gürültüsü ve bağırması….
* O dâbbetü’l-arzın tehdit ve hücumunun tahakkümü ile bağırarak: "Bana rast gelenlerin vay haline!" demesi…
* ‘Ey şimendifer, sen bir nizamın esirisin. Senin gemin, senin dizginin, seni gezdirenin elindedir… Haydi yolunda git, kumandanının izniyle yolundan geç.’
* Birinci Dünya Savaşı esnasında gönüllü alay komutanı Bediüzzaman’ın kahramanlıkları
* İşârâtü’l-İ’câz tefsiri… “Harp içinde, avcı hattında düşmanın top gülleleri arasında Kur’ân-ı Hakîmin tek bir âyetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habib kâtibine ‘Defteri çıkar!’ diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kur’ân’ın bir harfinin, bir nüktesini; düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş, ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.”
* Bediüzzaman'ın Bitlis'te yaralı olarak 34 saat su arkında kalması… ve esir edilmesi…