20 Ekim 2023 tarihinde, ruhunun ufkuna yürüyen Fethullah Gülen Hocaefendi’nin haberini duyduğum ilk anda Necip Fazıl’ın
"Ölüm güzel şey budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?"
ifadeleri zihnimden geçti ve devamında kendi kendime sadece “Allah Allah” dedim. Vefat etmesine inan(a)madığımdan değil yaşantısını, dualarını, vuslat muştusunu ve yolun kaderini bildiğimden hissettiğim karmaşık hislerin yansımasıydı sadece. Bu hislerin ardında ideallerini anlamayanlara (anlamak istemeyenlere) sitem ve serzeniş de var, dünyanın dört bir yanında çimlenmiş, yeşermiş, büyümüş tohumların, iman nuruyla nurlanmış “nerde kalmıştık” sevdasıyla coşanların iftiharı, izzeti ve şerefi de var. Bir hadis-i şerifte “Bir mü’min için mutlaka (semadan) iki kapı vardır: Birinde ameli yükselir, diğerinden de rızkı iner. Bu mü’min ölünce her iki kapı da ağlar” buyuruluyor. Hele bu vefat eden Allah dostu bir alimse, arz ağlar, sema ağlar, dağlar, denizler, ağaçlar, balıklar bütün mahlûkat ağlar. Ömrü boyunca gözünde yaşı kurumayan, dünyanın her yerine, Nâm-ı Celîl-i Muhammedî’yi götürüp bir bayrak gibi dalgalandırmayı mefkûre edinen hocamızın ardından da eminim bizimle beraber tüm mahlukatta ağlamıştır.
Fethullah Gülen Hocaefendi, nesiller boyu devam eden, tüm dünyanın gözü üstünde olan eğitim, barış, diyalog eksenli hizmet hareketini başlattı ve bu sayede dünyanın dört bir yanındaki insanların kalplerine ve yaşantılarına dokunuldu. Kendisinden öğrendiğimiz aktif sabırla, hiç durmadan yürüyerek dışardan gelen tezvirata aldırış etmeden, Hz. Yakûb aleyhisselâmın, “Allah’ım, ben dağınıklığımı, perişaniyetimi ve tasamı Sana şikâyet ediyorum.” (Yûsuf Sûresi, 12/86) şeklindeki duasıyla bu hizmete devam edeceğiz inşallah.
Günlerdir çok kıymetli fikir insanları, akademisyenler, gazeteler ve televizyonlar, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hayatı, hizmetleri ve bıraktığı miras üzerine derinlemesine analizler yaparak, onun düşüncelerinin ve hizmet hareketinin önemini vurguluyorlar. Bu sayede, onun insanlığa kattığı değerler bir kez daha gözler önüne serilirken, onun emanetinin yaşatılması için atılan adımların önemi de artıyor. Sonsuzluk yolculuğuna uğurlanırken son vaazını veren Hocaefendi’nin merasiminde, öncesinde, sonrasında Sünneti seniyyede olmayan hiç bir davranışa yer verilmedi. İç derinliklerini unutanlara ders niteliği taşıyan, nezahet, sükûnet, dua ikliminin olduğu stadı ve kamptaki defin alanını ekranlar karşısındakiler de gözlerden süzülen yaşlar ve dualarla takip ettiler. Kültürel Müslümanlığa sahip ve dini geleneksel olarak yaşayanların iman davasını anlamalarını beklemek biraz afaki beklenti olur sanırım ama Hocaefendi’yi ve emanetini tanımak isteyenler sonsuzluk yolcuğuna bakabilirler. (Bu vesileyle bu kadar muntazam ve takdire şayan organizasyona emek verenlerden ve gidemeyenlere aktaranlardan Allah ebeden razı olsun.)
Peki şimdi beşikteki yavrular kime emanet,
Sessiz sessiz gaflet içinde uyuyan insanlar kime emanet,
Evlerinin içinde hiç bir şeyden haberi olmayanlar kime emanet!
Sevgilim dediği hizmet kime emanet
Kalbin zümrüt tepeleri, gaye-i hayal, insanlık kime emanet
Çağlar,nesiller,okullar,öğrenciler, kime emanet
Kur-an’ı Kerim, Sünneti seniyye kime emanet
Çağlayan, Nevbahar, Pırlantalar kime emanet
Samanyolu, Zaman, Işık evler kime emanet
İstikamet, teheccüd, hacet kime emanet…
Allahın izni ve inayetiyle, örnekleri kendinden hareket olan, mefkure yolculuğuna çıkmış, kendi iklimimizde çekirdekten yetişmiş nesle emanet.
Dikleşmeden dik durabilen, küheylanlar gibi çatlayana kadar koşabilen, kendi nefsinin savcısı beklentisiz altın nesle emanet.
Altın Nesil, hem ilimle hem de irfanla donanmış, hak ve hakikate tam manasıyla bağlı, güzel ahlaka sahip fert olmayı gayeyi hayal edinmiş bir nesildir. Hocamızdan dinleyerek öğrendiğimiz Sahabe efendilerimizin hayatlarını emsal alan bir nesildir. Hayırda yarışarak insanlık için yitirilmiş cennete doğru ilerlemeyi emel edinmiş bir nesildir. Hem dünyaya hem de ahirete matuf kemâl yolculuğunda olan bir nesildir. Maddi ilmin ötesinde, kalbî bir inkişaf peşinde; adalet, merhamet, sabır gibi yüksek meziyetler için yarışan bir nesildir. Bu nesil; anne babalarının çıktığı dikenli yolları cemre beklentisiyle günlerin baharı solukladığı gibi solukladılar. Hizmet okullarında gözlerini açıp, Türkçe Olimpiyatlarında bayrak salladılar. Kapatılan kurumları sükûtun çığlıklarıyla takip ettiler. Ölçü ve yoldaki ışıklarla sağlam durdular. İstikamet çizgisinden ayrılmadan yetişmeleri, gurbet kuşu değil kartal bakışlı nesiller olmaları için dua aldılar. Asimile olmadan entegre olmanın önemi, haksızlığa rağmen üsluplarını namus gibi korumaları gerektiği, gönül kapılarının sırlı anahtarının sevgi olduğunun farkına vardılar.
Bu yol beklentisizlerin yolu. Bu yolun emanetçileri, altın nesil ile birlikte i'lâ-yı kelimetullah etrafında Şahs-ı manevîye bağlı olanlardır. Rabbim bizi bu yolda sabit kadem eylesin. Bize bu emaneti tevdi eden Hocaefendi’yi Rabbim Firdevs cennetinde alî makama eriştirsin. Başta ailesi olmak üzere, yol arkadaşlarının, talebelerinin, sevenlerinin, Müslümanların ve hatta insanlığın başı sağolsun.