İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde altıncı duruşması görülen davada, gazeteci Canan Coşkun ve Ali Açar 11 Mart 2016 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Berkin Elvan'ı Vurduğu İddia Edilen Polis Görev Yerini Hatırlamadı" haberleri nedeniyle, Can Uğur ise BirGün gazetesinin internet sitesinde yayınlanan “Berkin Soruşturmasındaki Gizlilik Kararının Sebebi: Katilin İtibarı Zedelenmesin” başlıklı sebebiyle yargılanıyordu.
Haberlerin yayımlanmasından üç sonra hazırlanan iddianamede, savcı Mehmet Selim Kiraz'ın 31 Mart 2015’te adliye DHKP/C eylemcileri tarafından öldürüldüğü hatırlatılarak "Berkin Elvan'ın ölümünün bir kısım terör örgütleri tarafından istismar edildiğini" savunulmuştu. Dvaya konu olan haberlerle, şüpheli polisin sol örgütlere hedef gösterildiğini iddia edilmişti.
"Polisin kimliğini açığa çıkaracak unsur yok"
Amacının haber yapmak olduğunu söyleyen Coşkun, "İddianamede ve esas hakkındaki mütalaada öne sürüldüğü gibi herhangi bir kamu görevlisini terör örgütlerine hedef göstermek gibi bir amacım yoktu, olamaz da. Çünkü haberde polisin kimliğini açığa çıkaracak hiçbir unsur yoktu" ifadelerini kullandı.
Basın özgürlüğü çerçevesinde
Mahkeme, sanıklar Açar, Coşkun ve Uğur'un kendilerine atfedilen "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçundan, söz konusu eylemin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle, beraatine karar verdi.
Kararın ardından DW Türkçe'ye konuşan Canan Coşkun, "Olması gereken bu davanın hiç açılmamasıydı. Geç de olsa yanlıştan dönüldü ve beraat ettik. Umarım, mahkemenin gazetecilik faaliyetinin suç olmadığı yönündeki kararı gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılanan ve hapsedilen bütün meslektaşlarım için emsal olur" dedi.