Berlin Eğitim Müşaviri Prof. Dr. Cemal Yıldız, velilerden okul öncesi çağda anadilini evde öğretmelerini, okul çağında ise okuldan Türkçe dersi için talepte bulunmalarını istedi. Müşavir, "6 yaşına yaşa kadar evde veya yuvada önlem almamışsanız, öğretmen bu yaşta öğretmeye başlamışsa çok geç." dedi. Yıldız'a göre Türkiye istediğimiz kadar öğretmen göndermeye hazır.
Berlin Türk Cemaati (TGB), 'Türkçem' adlı proje kapsamında 'Neden Türkçe?' başlığını taşıyan bir panel düzenledi. Panel, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliğinde gerçekleşti. Öğretmen ve okutmanların yanı sıra anne-babaların da katıldığı panelde dilbilimciler Almanya'da Türkçe öğrenmenin neden gerekli olduğu hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Aynı zamanda bir dilbilimci olan Berlin Eğitim Müşaviri Prof. Dr. Cemal Yıldız, Almanya'da şu anda dördüncü nesli barındıran Türk toplumunun dil erozyonuna maruz kaldığını ve dili kaybetme süreci henüz tamamlanmadığı için hala bir şeylerin yapılabileceğini söyledi. Yıldız'a göre şu anki nesilde baskın dil Almanca. Tek dil Almanca olmadan önlem alınması gerekiyor. Profesörün 2011 yılında yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarını bunu doğruluyor. Buna göre Türk çocuklarının yüzde 63'ünün evde, yüzde 61'inin ise arkadaşlarıyla Türkçe-Almanca karışımı bir dil konuşuyor.
STK'LARA ÇAĞRI: LÜTFEN İKİ DİLLİ YUVALAR AÇIN
Eğitim Müşaviri, dil eğitiminin ilk 6 yaşta gerçekleştiğini hatırlatarak şöyle dedi: "Çocuklarımız üç yaşına kadar evde, 3 ila 6 yaş arasında da anaokulunda. Çocuk Türkçe öğrenmeye ilkokulda başlıyor. Çok geç. Dil kaybı zaten bu süreçte gerçekleşiyor. Eğer 6 yaşına yaşa kadar evde veya yuvada önlem almamışsanız, öğretmenlerimiz Türkçe öğretmeye bu yaşta başlamışsa çok geç."
Müşavir, öğretmenlerle gerçekleştirdiği seminerlerde sık sık şu cümleyi duyduğunu aktardı: "Biz çocuklara anadili olarak değil yabancı dil olarak Türkçe öğretmeye başladık."
Eğitim Müşaviri Yıldız bu bağlamda, iki dilli yuvaların önemine dikkat çekti. Müşavir, Büyükelçilik olarak bütün STK'ları teşvik ettiklerini ve 'Lütfen iki dilli yuvalar açın' dediklerini ifade etti.
Yayıncı ve eğitimci Aylin Keller de konuşmasında ilk 6 yaşın öneminde değindi. Keller, "Özellikle 0-3 yaş grubu çok önemli. Çok üzerinde durmadığımız bir dönem ama çekirdeğin ilk geliştiği yer orası. 3 ila 6 yaş arasında kadar hala vaktimiz, birçok imkânlarımız var ama bundan sonrası artık sisteme kalıyor. Çocuğu belli bir noktaya getiriyor ve ondan sonra tabiri caizse eti senin kemiği benim diyerek ilkokula bırakıyoruz." dedi.
ÇOCUKLARIMIZI DİL ÖZÜRLÜ YAPTIK
Dil bilimci Zehra Konyalıoğlu ise "Biz çocuklarımızı dil özürlü yaptık diyerek' Türk anne-babaların bu önemli safhaları dikkate almamasından yakındı. Konyalıoğlu şöyle konuştu:
"Aman çocuğumuzun okuldaki başarısı engellenmesin diye Almancaya önem verdik. Anadilimize sanki Almancaya engelmiş gibi yaklaştık."
Velilerin 'Nasıl olsa çocuğum Türkçe biliyor' yaklaşımını eleştiren dil bilimci, "Çocuklarımızın Türkçeleri 500-700 kelime arasında gidip geliyor. Bu konuşmalar da bizim kültürümüzü, kimliğimizi aktarmamamıza, Türk olduğumuzu hatırlamamıza veya aile dilinin Türkçe olduğunu anlatmamıza yarayan sohbetler şeklinde olmuyor. Sofrayı kur, çamaşırları astın mı gibi cümlelerden oluşuyor." dedi.
Panelde ilkokuldan itibaren başlayan Türkçe eğitimine de yer verildi. Berlin Eğitim Müşaviri Yıldız'ın Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) üzerinden verdiği örnek okulda Türkçe eğitimine verilen değerin ne kadar azaldığını gösteriyor. Buna göre 1998 yılında Türk öğrencilerin sayısı 148 bin, derslere giren öğrenci sayısı 96 bin, öğretmen sayısı ise 691'di. 2015'e gelindiğinde Türk öğrencilerin sayısı 220 bine çıkmış. Türkçe derslerine devam eden öğrenci sayısı 40 bin civarına, öğretmen sayısı ise 89'a düşmüş.
Berlin Eğitim Müşaviri bu konuda ilk olarak velilerden okula başvurarak Türkçe dersi verilmesi için talepte bulunmalarını istedi. Müşavir, "İlkokul, ortaokul ve liselerde Türkçe dersini velilerin talep etmesi hatta ikidilli modelde eğitim veren okulları tercih etmelerini istiyoruz." dedi.
"TÜRKİYE İSTEDİĞİMİZ KADAR ÖĞRETMEN GÖNDERMEYE HAZIR"
Eğitim Müşavirinin aktardığına göre Milli Eğitim Bakanlığı, Türk toplumu ne kadar öğretmen istiyorsa göndermeye hazır. Toplum talep ettiği takdirde Türkçe öğretmenlerine başka görevler vermek de mümkün. Ancak anne-babaların bu şuura ulaşmaları için onların da belli bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Bu konuda da proje üretilmesi gerektiğini ifade eden eğitim müşaviri, Türkçenin geldiği durumla ilgili olarak sadece eğitim düzeyi düşük olan bir toplumu sorumlu tutmanın haksız bir tutum olacağını söyledi. Müşavire göre STK'ların ve devlet kurumlarının elbirliği içinde bu sorunun üzerine gitmesi gerekiyor.
Bu bağlamda bazı çalışmalara değinen eğitim müşaviri, Almanya'yı dolaşarak eğitim ataşeleri, sivil toplum örgütleriyle görüştüğünü, sorunları yerinde tespit ederek projeler üzerinde konuştuklarını söyledi. Bu çalışmalar sonucunda 14 proje sunulmuş ve ikisi kabul edilmiş. Müşavirlik, sivil toplum örgütlerinden Türkçenin yaşatılması ile ilgili fikirlerini paylaşmasını bekliyor.
Eğitim Müşaviri Prof. Dr. Cemal Yıldız bir yıldır bu görevi yürütüyor. Müşavirin iki dilli okulların yaygınlaşması veya azalmaması için yürüttüğü önemli çalışmalar da söz konusu. CİHAN