Afganistan’ı yürüyerek dolaşan adam olarak tanınan Rory Stewart, Afganistan’da yaşanan son gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu. Joe haber sitesinden Oli Dugmore’a konuşan Stewart Afgan halkının yüzüstü bırakıldığını söyledi. Afganistan’ın 20 yıl önceki haline birkaç günde tekrar geri döndüğünü söyleyen Stewart, kazanımların yitirildiğini ve Afgan halkının kelimenin tam anlamıyla Taliban teokrasisi altında kapana kısıldığını vurguladı.
“Afgan halkına ihanet edildi”
Batılıların Afganlara karşı ahlaki sorumluluğu olduğunun altını çizen Stewart, “okula gitmeleri için cesaret verdiğimiz kadınlar, konuşmaları için cesaretlendirdiğimiz gazeteciler ve Taliban’a karşı savaşmaları için cesaretlendirdiğimiz insanlara karşı ahlaki sorumluluğumuz var. Bu insanları ülkemize getirmeli ve onları ağırlamaktan gurur duymalıyız” dedi.
Stewart’a göre, bir yandan askeri desteği çekerek Afgan halkını Taliban’ın eline bırakıp bir diğer yandan da “bu sizin hatanız, siz bir grup korkaksınız” demek tam anlamıyla bir saçmalık.
Rory Stewart, ABD’nin sahada 2 bin 500 asker ve birkaç uçak tutmaya bile hazır değilken, Afgan halkından ağır makineli silahlarla şehirlerine inen militanlara karşı intiharla eş anlama gelecek bir mücadele yürütmelerini beklemenin Afgan halkına ihanet olduğunu dile getirdi.
Afganistan’daki birliklerin yaklaşık iki yıldır kayıp vermediğinin altını çizen Stewart, ABD ve Birleşik Krallığın yapması gerekeni ise şöyle özetledi: “Ülkeyi nispeten istikrarlı tutmak, insanların okula gitmesini sağlamak, tüm bu fırsatları canlı tutmak için gereken tek şey 2 bin 500 asker ve biraz hava desteğiydi.’’
ABD’nin çekilmesi ile sadece helikopterlerin sayısı azalmadı, aynı zamanda Afgan helikopterlerinin bakımını yapan 16 bin kadar kontratlı sivil personel de ülkeyi terk etmek durumunda kaldı. Stewart, bunun yapılırken bile Afgan komutanlara gerekli bilgi verilmediğini ve ordunun kendini bir anda hava gücü büyük ölçüde zayıflamış vaziyette kaldığını söyledi.
Alınan kararın mantıksızlığını Kore örneği üzerinden açıklayan Stewart şu ifadeleri kullandı: “ABD’den Afganistan’da 2500 asker tutması isteniyordu. Bugün Güney Kore’de 25 bin askerleri var ve 70 yıldır oradalar. Güney ve Kuzey Kore arasında hiçbir meseleyi çözemedik, hadi çekilelim demek mantıklı mı? Bunun sonuç doğurmayacağını mı sanıyorsunuz? Çılgınlık bu.”
“ABD müttefikleri gözünde güvenilirliğini yitirdi”
Amerikan generaller ve diplomatların Trump’ın ardından Biden’ın makul bir başkan olduğu hatasına düştüklerini savunan Stewart, Biden’a ikisi aptalca ve biri makul olmak üzere üç seçenek sunulduğunu, diplomatların Biden’ın aptalca olan seçeneği tercih edeceğini tahmin edemediklerini ileri sürdü: ’’Biden’ın makul bir başkan olarak Afganistan’da statükoyu sürdüreceği düşünülürken, Trump’ın izinden gitmeyi tercih etti. “Biden Amerika geri geldi diyordu, Afganistan konusunda Trump gibi ilk önce Amerika dedi.”
Stewart bu hamleyi Amerikan dış politikasında bir kırılma olarak değerlendirdi. Stewart’a göre, ABD İkinci Dünya Savaşı’ndan beri müttefiklerinin kim olduğunu biliyor ve onlara sadık kalıyordu. Ancak, Afganistan’dan çekilme konusunda müttefiklerine danışmayan Biden, Boris Johnson’ın telefonuna 36 saat boyunca çıkmadı. Bu keyfi, ucuz ve yıkıcı karar iki noktada ABD için güvenilirlik kaybı oldu. İlk olarak, sahada ABD ile işbirliği yapan yerel insanlar yüzüstü bırakılma korkusundan dolayı yardımcı olmak istemeyecek. İkinci olarak, Birleşik Krallık gibi devletler artık ABD ortak bir operasyon düzenlemek istediğinde birkaç kez düşünecek.
“Taliban hakkında realist olmak gerekiyor”
Taliban’ın ılımlı açıklamalarını ‘olumlu’ olarak değerlendiren ve onlara bir şans verilmesi gerektiğini belirten Stewart, paranoyak davranıp Talibanların, olmalarından korkulan noktaya itilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Stewart, pek çok Afgan’ın önceki tecrübelerden dolayı doğal olarak korktuğunu ve bu konuda haklı olduklarını kaydetti. Stewart ılımlı söylemlere rağmen Taliban’a karşı Batılı ülkeleri gözlerini dört açmaya ve saf olmamaya çağırdı. Taliban’ın Usame bin Ladin’e ev sahipliği yapan, intihar bombacıları kullanan ve yönetimde olduğu dönemde acımasız politikalar uygulayan cihatçı bir grup olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Afganistan’ı yürüyerek dolaşan adam
Rory Stewart Afganistan’ı çok yakından tanıyan bir isim. Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevinden istifa ettikten sonra 2002 yılında Afganistan’ı tek başına yürüyerek dolaşan Stewart, çektiği belgesel ve yazdığı kitapla büyük ün kazandı. Gezisini anlattığı kitabı The Places in Between en çok satan kitaplar arasına girdi. Afganistan üzerine hazırladığı 2012 yapımı belgeseli Afghanistan: The Great Game ülkenin tarihini, sosyolojik yapısını ve coğrafyasını anlamak isteyenler için önemli bir kaynak.