Adalet Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "ABD Devlet Başkanı'nın açıklamalarının hukuki bir karşılığı yoktur. Bireylerin olduğu gibi devletlerin de lekelenmeme hakkı vardır" denildi.
Adalet Bakanlığı'nın Twitter hesabından, "Hukuksal Açıdan Soykırım, Yalanlar - Gerçekler" ifadeleriyle bir de açıklama yapıldı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise "ABD Başkanı’nın 1915 olaylarına ilişkin ’soykırım’ ifadesini kullanması, tarihi gerçekleri inkar ve çarpıtmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Bu ifadeyi kullananlar dünya ve kendi tarihlerine bakmalıdır. Olmayan bir olayın tekrarı söz konusu olamayacağı için de ABD yönetiminin gerekçesi geçersizdir. 2020 öncesi böyle bir ifade kullanılmazken ne değişti de böyle bir karar alındı? Sağduyulu Amerikan halkı bu konuda ne düşünüyor" dedi.
Bakan Akar, şu ifadeleri aktardı:
“Bu karar, entelektüel namus bakımından da ibretlik bir karar ve açıklamadır. Tarihin böyle siyasi açıklamalarla yeniden yazılamayacağı bilinmelidir. Tarihten düşmanlık çıkarmak ve yeni karşıtlıklar oluşturmak kabul edilemez ve faydasızdır. Tarihi olaylar hesaplaşma ve çatışma aracı olarak kullanılmamalıdır, siyasallaştırılmamalıdır. Böyle bir ortamın oluşmasının başta Türkiye-Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri olmak üzere bölge barışını olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Bölgemizin barış ve huzuru, Ermeni diasporası ve onu, dün olduğu gibi günümüzde de kendi çıkarları için kullanmaya çalışan ülkelerin değil, bizlerin, bölge ülkelerinin, Türkiye’nin ve Ermenistan’ın ortak sorunudur. Türkiye her zaman 1915 olayları ile ilgili tartışmaların siyasiler değil tarihçiler tarafından yapılması gereken bir konu olduğunu savunmuş ve ABD gibi müttefik ülkeler de dahil olmak üzere üçüncü ülkelerden de bunu beklemiştir. Buna rağmen ABD yönetimi bu kararıyla kendi resmi raporlarını da, imzalarını da inkar ederek Ermeni diasporasının ve diğer bazı odakların baskılarına boyun eğmiş, ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar Ajansında (NARA) bulunan başta General Harbord raporu olmak üzere mevcut bilgi ve belgeleri görmezden gelmiştir. Sonuç olarak; yüz yıllarca birlikte güven ve refah içinde yaşadıkları ve birlikte yaşama iradesine sahip oldukları Amerikan belgeleri ile sabit Türk-Ermeni toplumları arasında bir dönemde yaşananları ‘Soykırım’ olarak nitelemek gaflettir, cehalettir, geleceğin tahribidir. Bu yanlış düzeltilmelidir.”