İSTANBUL (CİHAN)- Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Savaşı, harbe katılan diğer milletler için de özel bir yere sahip. Türkiye'nin hemen hemen tüm bölgelerinden şehidin yattığı topraklar, her yıl binlerce kişinin ziyaretine sahne oluyor. Fotoğraf sanatçısı Ünal Bilir'in, savaşın yüzüncü yılı anısına 'Time Lapse' yöntemiyle çektiği film de bu hareketliliğe dikkat çeken bir bakış açısı getirdi. Anzak askerlerinin Gelibolu'da karaya ilk ayak bastıkları yer olan Anzak Koyu'na yakın tören alanında yapılan Şafak Ayini (töreni) ve ziyaretçilerin sirkülasyonunun filmi, büyük savaşın farklı bir boyutunu gözler önüne serdi.
Russell Crowe'un, Çanakkale Savaşı'nı anlattığı The Water Diviner (Son Umut) isimli filminde anlattığı ve Çanakkale Savaşı'na katılan çocuklarının izini süren baba hikâyesi, benzer yönleriyle aslında her yıl yaşanıyor. Bu savaşta hayatlarını kaybeden Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri için kullanılan kısaltma) askerlerinin torunları bir anlamda dedelerinin izini binlerce kilometre uzaklıkta sürüyor.
Atatürk'ün "Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz." sözleriyle verdiği barış mesajı, Çanakkale Savaşı'nda can veren binlerce insan için özel bir çalışmaya dönüştü. Fotoğraf sanatçısı Yrd. Doç. Dr. Ünal Bilir savaşın yüzüncü yılı anısına hazırladığı foto-filmin ikinci bölümünü görücüye çıkardı. İlk filmde savaş coğrafyasındaki doğal ortamı anlatan Bilir, ikinci filminde anma törenleri için Gelibolu'ya gelenleri filmine konu yaptı. Time Lapse yöntemi ile yapılan filmde özellikle Anzak askerlerinin torunlarının ayrı bir yeri var. Bilir'in "Müslümanlar için Kudüs neyse, Anzaklar için de Anzak Koyu aynıdır" diyerek özetlediği düşünce kısa filmin ana unsurunu oluşturuyor. Yaklaşık 5 bin Anzak torununun katıldığı ve büyük bir hareketliliğin yaşandığı Şafak Ayini, bir yönüyle yüz yıl önce bu topraklarda yaşanan hareketliliğin yeniden yaşanması anlamına geliyor. Gece saatlerinden sabahın ilk ışıklarına kadar dedeleri için dua edenlerin görüntüleri, o anların hızlandırılmış özeti niteliğini taşıyor.
GIRTLAK GIRTLAĞA SAVAŞTIĞINIZ İNSANLARLA BARIŞ İÇİNDESİNİZ
Savaşın yüzüncü yılı anısına hazırlanan ikinci filmin ana unsurunun insan olduğunu belirten Bilir, "Çanakkale'de aslında bir biri içine geçmiş iki destan var. Bunlardan ilkini çok iyi tanıyoruz. Bu ilk destan Mehmetçiğin, savaşta gösterdiği kahramanlık ve centilmenlik. İkincisi yazması daha zor bir destan olan ve yeryüzünde çok az millete nasip olan barışın destanını yazabilmek. Biz aslında Çanakkale'de sadece savaşın değil, barışın da destanını yazdık. Atatürk'ün 1934 yılında Anzak askerlerinin annelerine hitaben yazdığı mektuptaki ifadeleri kullanabilmek basit bir hadise değil. Düşünün gırtlak gırtlağa savaştığınız insanlar için 'artık onlar bizim de evladımızdır, bu topraklarda huzur içinde, Mehmetçiklerimizle birlikte uyumalılar' şeklinde dile getirilen bir barış düşüncesi var." dedi.
MEKKE'YE GİTMEK GİBİ
Savaşa katılıp Türklere karşı savaşanların büyük bir bölümünün ne için savaştıklarını bilmeden savaşa sürüklendiklerini anlatan Bilir, bu nedenle de insanlarla günümüzde kolay ve kalıcı dostluk köprüleri kurulabildiğini hatırlatarak, "Dikkatlerden kaçan bir Şafak Ayini meselesi var. Bu ayin, savaşta çıkartmanın başladığı nokta olan Anzak Koyu'na yakın bir mesafedeki Anzak Tören Alanı'nda yapılıyor. Genel olarak Avustralya ve Yeni Zelanda'dan insanlar gelip atalarının hatıralarını bu yerde yad ediyor. Müslümanlar için Mekke'ye gitmek ne ise Avustralya ve Yeni Zelandalılar için de Anzak Koyu'na gelmek benzerdir. Bundan şu çıkarılabilir, Kudüs yeryüzünde en kutsal yerlerden biridir. Çünkü farklı din ve uluslardan insanlar için aynı derecede kutsal ve değerlidir. Kudüs'e benzer bir toprak bizim Gelibolu Yarımadası'nda var. Hem bizim, hem de bu savaşa katılmış Anzaklar için kutsiyet ifade eden bir nokta. Biz de filmde bu anlamın hikâyesini, insanların bu topraklarda ataları ile nasıl bütünleştiklerini anlatmaya çalıştık." ifadesini kullandı. Yılda bir kez yapıldığı için törenleri çekmenin Time Lapse yönteminde zor olduğunu ifade eden Bilir, Şafak Ayini'nin Türkler açısından da ayrı bir yeri olduğuna işaret ederek şöyle konuştu: "İstiklal Marşı'mız bu törene katılan insanlar tarafından da okunuyor. Atatürk'ün Anzak anneleri için yazdığı mektup her iki dilde de okunuyor. O ortamda bulunurken bir zamanlar sizin düşmanınız olan ancak şimdi dostunuz olan kişilerin sizin İstiklal Marşı'nızı okumaları etkileyici bir seramoni."
'Gelibolu'da Bir Zafer Günü: 1915 Kahramanlarına Saygı' isimli filmi'nin ana unsurunu törenlerdeki insan unsuru oluşturuyor. Anzak askerlerinin büyük kayıplar vererek korumaya çalıştığı ve daha sonra İngilizler geldiğinde tepe üzerinde sadece bir çam ağacı (Lone Pine) bulmalarından ismini alan bölge de filmde yerini alıyor. Şehitler Abidesi, Fransız Mezarlığı, Helles Anıtı, 57. Alay ve Şafak Ayini'nde yaşanan duygusal anlar filmde etkileyici bir üslupla yer alıyor.
CİHAN