tr724.com yazarı Erman Yalaz son dönemde havuz medyasının kullandığı bir iftira makinasının son marifetini analiz etti.. İnsanların zekası ile alay eden yalanları ile gündeme gelen bu isim yazdığı gazete tarafından bile sansürlenmeye başladı...
İşte bir medya şeysinin portresi
Adı Nurettin Veren. 40 yıldan beri Fethullah Gülen ile birlikte olduğunu, hareketi birlikte kurduklarını iddia ediyor. Anlattığına göre her şeyin yarısı onun eseri! Ama varsa, Camia ya da Cemaatin günahlarının hiçbirinin ortağı değil kendisi. Hiçbir zaman olmadığı halde, Zaman gazetesinin genel müdürü ve ortağıyım diyor. Sadece bir dönem Samanyolu grubunda idareciliği söz konusu olmuş oysa. 2005’te İşçi Partisi’ne kaydolup ulusalcı olmaya karar vermiş. 2016’dan sonra ise tam ters cepheye geçip Akit gazetesi yazarlığı yapmaya başlamış. Hem ulusalcı, hem İslamcı. Ya da zaten her ikisi iken, Cemaat yapısına ‘mütedeyyin gözüküp’ sızıp; vakti geldiğinde tasını tarağını toplayıp ayrılmış biri.
Kurduğu şirketle çevresini dolandırdığını eşi ve çocukları anlattı yakın zamanda. Cezaevinde olmasının sebebi, adam yaralamaydı. Ancak havuz medyası ve kendisi başka takdim etmişti olayı. ‘Gülen’i deşifre etti o yüzden hapiste’ yalanı uydurulmuştu. O yalan da daha o gün çökmüştü. Veren, H. Dönmez ve Z. Dönmez adlı kişileri yaralama suçundan Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşen hükmü nedeniyle cezaevine girmişti.
İftiraları, sonrasında da sürdü. Kendi anlatımlarına göre 17-25 Aralık sürecinden sonra defalarca savcılıklara gidip tanıklık, yani müfterilik yapmış. 2006’da Cemaat aleyhine verdiği ifadelerinin bulunduğu 8 saatlik videosunun kayıp olduğundan yakınıyor. 15 Temmuz öncesi her şeyi anlatmış ama onu dinleyen olmamış. Her söylediği, yatsıyı görmeyen mum hükmünde. Cemaat paranoyasından pay kapmaya çalışıp ‘perde arkası’ şarlatanlıklar yapıyor.
JEOPOLİTİK EVLİLİKLER KOMPLOSU….
En son Can Dündar ve Enis Berberoğlu’nu yazdı. İddiasına göre Enis Berberoğlu’nun kızı Dilara Berberoğlu, Ekrem Dumanlı’nın geliniymiş. Kendi komplolarını kaleme alırken sınır tanımayan bir şizofreni yaşıyor anlaşılan. Aynen şunları kaleme aldı:
“Daha önceki yazılarımda FETÖ’nün planladığı jeopolitik evliliklerini anlatmıştım. Örgüt içerisindeki jeopolitik evlilikleri tek tek, isim isim, kimin kızı, kimin oğlu ile evlenecek şekilde planlayan FETÖ, aynı zamanda örgütün başındaki üst düzey işadamlarının, devletin içindeki örgütten olmasa da, önemli devlet adamlarının, oğullarını, kızlarını tespit ederek, belli yönlendirmeler ile ele geçirilecek hedefler gibi takibe alır, fişler dolaylı yollardan planladığı şekilde evlilikler yaptırarak, ailenin ele geçirilmesini sağlar. Mesela Can Dündar’a MİT TIR’ları belgelerini kim vermişti? Tabii ki Enis Berberoğlu. Peki, Enis Berberoğlu’nun kızı kimdir? Ekrem Dumanlı’nın gelini. Bu gelin hanım Büyükada’da ne yaparken tutuklandı? Yabancı casuslarla provokasyon toplantısı yaparken. Yani örgütün içinde ve dışında kullanılabilecek elemanları, FETÖ hedefine girecek S 400 füzeleri gibi planlar ve yönlendirirken.”
BERBEROĞLU’NUN KIZI HİÇ EVLENMEMİŞ Kİ…
Halen haksız yere tutuklu bulunan Enis Berberoğlu’nun kızı Avukat Dilara Berberoğlu öğrenimini devlet okullarında tamamladı. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Bırakın evlenmeyi nişanlanmamış bile. Büyükadada toplantıda olduğu, tutuklandığı da koca bir yalan. Ekrem Dumanlı’nın oğlu var mı peki? Var ama 8 yaşında. Güler misin ağlar mısın! S 400’ler konusuna girmeye gerek yok sanırım…
Yalan internette ve sosyal medyada patlayınca Akit apar topar, Veren’in yazısının o bölümün kaldırdı tamamen. Yazının diğer kısımları ne diyor peki? Veren, sadece Berberoğlu’na iftira atmakla yetinmemiş. Yazar ve Romancı Elif Şafak ile Referans Gazetesi eski genel yayın yönetmeni Eyüp Can’ın evliliğini de cemaatin ‘jeopolitik evlilik’ taktiği olarak takdim edip yeni bir yalan daha üfürmüş. Bu evliliğinin çocuğu ise Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ kitabı imiş. ‘Ermeni soykırımı iddialarını meşrulaştıran kitap’ diye takdim ediyor Nurettin Veren bu eseri.
KERİNÇSİZ VE NURETTİN VEREN İTTİFAKI
Elif Şafak’ı suçlarken Ergenekon ağzını kullanıyor. Şafak, TCK 301. Maddeden, yani Türklüğe hakaretten yargılandı bu kitabı yüzünden. Beraat etti. Davanın suç duyurusunu kim yapmıştı peki? Ergenekon sanığı Kemal Kerinçsiz… Aynı Kerinçsiz, Agos gazetesi genel yayın yönetmeni gazeteci Hrant Dink’i hedef göstermiş ona da dava açılmıştı. Dink bir suikasta kurban gitti. Bugün tarihe ve hukuka sığmayacak aymazlıkla konuyu Cemaate ihale etmeye çalışanlar da aynı yapının elemanları. Dink suikastının ayak izlerinin Ergenekon’a Kerinçsiz ve Veli Küçük Paşa’ya çıktığını da unutmayalım. Belki de Veren geçmiş dönem Kerinçsiz gibiler ile yaptıkları ittifakları deşifre ediyor bu yazdıklarıyla. Konsorsiyum argüman üretmeye devam ediyor anlaşılan.
ELİF ŞAFAK ZATEN AMERİKA’DA YAŞIYORDU
Veren, ‘F..ö önce Şafak ile Can evliliğini gerçekleştirdi, sonra Ermeni tezlerini Türkiye’de kitaplaştırdı’ diyor. Gerçek böyle mi? Değil tabi ki. Şafak, 2003-2004 döneminde sanatçı bursuyla Amerika’da Michigan Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak ders veriyor. Orada yaşıyor. Roman, o yılların birikimi. İstanbul-Amerika arasında, biri Türk diğeri Ermeni asıllı iki aile üzerinden Türk-Ermeni ilişkilerinin 90 yıllık tarihini anlatıyor. Romanın kahramanları hem Ermeni hem Türk tezlerini tartışıyor. Zaten bunları Kasım 2005’te Haluk Şahin ile yaptığı bir programın röportajında anlatıyor Şafak, Neticede 2006 sonunda beraat etti. Eyüp Can ile 2005 Mayıs ayı sonunda Berlin’de evlendi.
Şimdi bu yazıyı okursa Nurettin Veren, “Hah işte Berlin! Bugün f..ö’cülere dünyada en büyük desteği kim veriyor!? Almanya! Bak Berlin’de evlenmişler” deyip yeni bir komplo yazabilir. Bu işin sonu yok. Komplo makinesi çalışıyor.
NAVAZ ŞERİF DARBESİNİ YAPTILAR, ALMANYA’DA DA YAPACAKLAR!
Veren, Cuma günü Akit TV’de Perde Arkası programında Pakistan’da Navaz Şerif’in görevden alınmasını ‘F..ö yargı darbesi ile Pakistan Başbakanı Şerif’i görevden aldırdı’ diye anlatıyor. Yetinmiyor. ‘Kırgızistan ve Azerbaycan’da da darbe yaptılar’ diyor. ‘Almanya’da darbe yapabilirler’ diye ekliyor: “Almanya’ya darbe yapacak f..ö’cüler çıkabilir. Meşhur ABD derin devletine çuval geçirecek f…ö’cüler çıkacak…” Bir sene önce bunlar CIA, BND ajanı şimdi o ülkelere darbe yapacaklar diyor. Aklınız kesiyor ve inanıyorsanız Veren’in yakın dönem yalanları bunlar. Daha üç beş ay önce daha büyük bir yalana daha imza attı.
ÇİÇEK VE AKSU DYP YERİNE ANAP’A SIZDI YALANI
TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun Gülen’in talimatıyla DYP’yerine ANAP’a sızdıklarını iddia etti. 15 Temmuz Darbe Komisyonu’na anlatmıştı bunları. Çiçek anında yalanladı konuyu. Tabi sessiz sedasız Veren’in bu ifadeleri de komisyon raporundan çıkarıldı. Aralık ayında ortaya çıkan komisyonun ön taslak raporunda, Nurettin Veren’in kitabından şu kısma yer verilmişti: “Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Ali Talip Özdemir Fethullah Gülen’e gelmişler ve ‘Hocam, siz DYP’ye yakınsınız… DYP’ye mi girelim, yoksa ANAP’a mı’ diye sormuşlardı. Bu insanlar, Gülen’in talimatıyla Tansu Çiller’e rağmen ANAP’a geçtiler.”
ORTADA DYP YOK, NERESİNİ DÜZELTEYİM!
Çiçek, iddiayı ‘deli saçması’ olarak nitelendirerek “ANAP kurulurken, DYP diye bir parti yoktu. Büyük Türkiye Partisi vardı, o zaman da ne Tansu Çiller ne de Özer Çiller söz konusuydu. Benim ANAP’ta siyaset yaptığım o yıllarda da Ali Talip Özdemir ortada yoktu. Neresini düzelteyim.” demişti.
AKŞENER İFTİRASI
Meral Akşener’e kaset iftirasını atan da Latif Erdoğan ve Veren’di. En ağır cevapla karşılaştılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan bile arayıp bu iftira karşısında Akşener’in yanında durmuştu geçen sene. Yalan üstüne yalan söyleyip, sonra bunlardan çark eden bir karakterle karşı karşıyayız.
‘1 NUMARA OLMA HASTALIĞI’
Veren ve Latif Erdoğan, bozacı-şıracı misali. CNN’de geçen sene yayınlanan programda Latif Erdoğan, ‘Nurettin Veren büyük bir yalancıdır’ deyince kıyamet kopmuştu. Veren, TV yayınına bağlandı. ‘Latif haddini aştı’ dedi. Karşılığında ‘Kes lan!’ cevabı alan Veren yüklendi: “Tahammülsüz ve hazımsız bir numara olma hastalığı olan bir kişiyken muhalefette de 1 numara olabilirim hastalığını aşamamış.”
Durum aynen buydu aslında. Kendi ağızlarından aktardıkları gibi Nurettin Veren ve Latif Erdoğan gibi hastalıklı kişiliklerin, üç doğruya ekledikleri beş yalanla binlerce insan mağdur. Onlarca gazeteci, aydın tutuklu. İşin en acı ve tuhaf yanı ise, daha gününde bazen haftasında yalanlanan bunca iftiraları ciddiye alan bir yargı var. Kirli bir halüsinasyon hukuku işletiliyor. Cemaat her yeri ele geçirmiş. Her yerde darbe yapıyor. Herkesi yönetiyor. Bu ikilinin ‘Mazhar Osmanlık’ olup, en yakın akıl hastalıkları hastanelerinde tedavi görecekleri günler yakındır belki de. Bu çıldırmışça süren yalancılığın da bir sonu var elbette.