SEMİH ARDIÇ - TR724.COM
Başlıktaki sahte döviz meselesinden evvel yatırımcıların akıl hocası Moody’s’in 25 Eylül’de aldığı bir karara temas edeceğim.
Moody’s, Türkiye’ni uzun vadeli yabancı para cinsi banka mevduatları azami notunu B1’den B2’ye indirdi. Not indirimi artık Türkiye için rutin habere döndü.
“DÖVİZ HESAPLARINA EL KONULABİLİR”
Sebebi, indirim kararını daha şayan-ı dikkat hale getiriyor. Moody’s kararı alırken bir ihtimali gözününde bulundurduğu açıkladı. O da şu: Türkiye’de hükümet yabancı para cinsi mevduatlardan para çekilmesine müdahale edebilir.
Her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak böyle bir niyetlerinin olmadığın ifade etse de yatırımcılara yön veren kuruluşların başında gelen Moody’s böyle bir ihtimali hâlâ ortadan kalkmadığı kanaatinde.
AKSİNİ SÖYLEMEK KOLAY MI?
Moody’s gibi kuruluşlar hem malî mevzularda ihtisas yapmış insanlarla çalışır hem de çok farklı kaynaklardan derledikleri malumatı belli kriterlere göre eler. Böyle bir karar ilan etmeden evvel kırk delikten geçirilir.
Haddi zatında tek adam rejiminde “Döviz tevdiat hesaplarına müdahale olmaz.” diyebilmek mümkün mü? Velev ki söylediniz kale alan var mı?
DÖVİZ MUKAVELELERİ İPTAL
İki hafta evvel Cumhurbaşkanı kararı ile döviz mukavelelerinin tamamının 30 güne kadar TL’ye çevrileceği kaydedildi.
Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan günlük ticarete derinden tesir edecek adımı atmadan müzakere etme ya da “Tarafların fikri nedir?” deme lüzumunu bile hissetmedi. Hatta kararına riayet etmeyenlerle külahları değişeceğini söyledi.
Anayasa ile teminat altına alınmış sözleşme hürriyeti, mülkiyet hakkı ayaklar altına alınırken yarın benzer bir kararın bankalardaki döviz hesapları için alınmayacağını kim garanti edebilir?
Moody’s bu ihtimali gördü ve yatırımcıları ikaz etti. Dış mihrak deyip geçiştirmek yerine Erdoğan’ın kontrolsüz güç kullanmasının Türkiye’ye çıkardığı maliyeti görelim.
150 BİN DOLARIN HİKÂYESİ
Sahte döviz vakası Moody’s not indirim kararı ile daha dikkat çekici bir mahiyete büründü.
Katılım bankalarından birine 150 bin dolar borcu olan bir müşteri ödeme yapmak üzere şubeye gelir. Ödemeyi 500 euro banknotlarla yapar müşteri. Piyasadaki en yüksek banknot olduğu için çok sıkı bir kontrolden geçer paralar.
Kontrollerde herhangi bir gariplik ya da kalpazanlık emaresine rastlanmaz. Müşteriye banka dekontu verilir ve paralar akşam mesai sonunda “grup” diye bilinen ve şubelerden nakitleri toplayan arabaya teslim edilir.
MERKEZ BANKASI: PARALAR SAHTE!
Paralar Merkez Bankası’nda (TCMB) banka adına açılan hesaba yatırılmak üzere gönderilmiştir. Üç gün sonra TCMB 150 bin dolara tekabül eden euro banknotları bankaya iade eder.
Bankada olmayan hangi güvenlik sistemlerine sahipse TCMB banknotların sahte olduğunu tespit eder.
Banka da müşteriyi çağırır ve durumu bildirir. Müşteri ilginç bir cevap verir: “Nasıl olur? Ben bu paraları bir polisle yaptığım alışveriş neticesinden polisten aldım.”
Banka müşteriye inanmaz. Ziraat Bankası, Halk Bankası derken üç-dört farklı bankaya aynı paraları mevduat olarak yatırmayı dener. O bankalar da paraları kabul eder, “sahte” demez.
Tabii işlem sonunda paraların sahte olduğu beyan edildiğinde diğer bankaların çalışanları da şaşırır. Tekrar tekrar bakılır, neticede paralar aslından ayırt edilemez.
POLİS DE İŞİN İÇİNDEYSE
TCMB nihaî para otoritesi olduğuna göre paraların sahte olduğu su götürmez bir hakikat. İçinde bazı polislerin de olduğu bir şebeke Türkiye’de sahte döviz kullanıyor.
Üstelik Merkez Bankası haricinde bankaların tespit edemeyeceği kadar ustalıkta yapılıyor kalpazanlık.
Suriye ve Irak üzerinden yürütülen ve beyne’l-milel boyutları olan kalpazanlığın haber olmaması işlerin yolunda gittiği şeklinde tevil edilmesin.
Zira 150 bin dolar sahte euroyu veren kişi bir polis. Sadece bankaya borcunu ödediği için 7 saat sorguda kalınan bir memlekette polisin peşine düşecek kadar cesur kimse var mı?
Artık hırsıza hırsız demek, kalpazana kalpazan demek suç.
OLAN VATANDAŞA OLDU
Bu vakada olan vatandaşa oldu. Bankaya borcunu ödeyemedi. Sattığı gayrimenkulü geri alamadı. Hakkında kalpazanlık davası açılmaması ile teselli buldu. O polis de bildiğini okumaya devam etti.
Bu vakadan sonra TCMB bankalara 200 ve 500 euro banknotları nakit olarak almamaları yönünde talimat verdi.
Bir bankacı diyor ki: “Artık çok iyi tanımadığımız müşteriden asla büyük banknot döviz kabul etmiyoruz. 50’lik ya da 100’lük dolar-euro banknotları bile alırken kırk defa düşünüyoruz. O vaka bankacılar arasında biliniyor ve herkes endişeleniyor.”
Kim bilir birileri sahte dolar ve euro basarak yerli ekonomiyi krizden çıkarmaya karar vermiştir.
Aldığınız döviz banknotlarına dikkat edin… Burası yeni Türkiye…