İşte Güleçyüz'ün değerlendirmesi
Mağduriyetler
15 Temmuz’un hemen ardından başlayan ve ertesi hafta OHAL ilanıyla hızlanıp yaygınlaştırılan operasyonların ilk safahatında Adalet Bakanı dahil, birçok kişi “kurunun yanında yaşın da yanması” ihtimalinden endişe duyduklarını açıkça ifade ediyorlardı.
Bu kaygıların yersiz olmadığı, operasyonlar genişledikçe daha iyi görüldü ve anlaşıldı.
İktidarın verdiği “Darbecilerden hesap sorarken hedefimiz rövanş değil, adalet. Kılı kırk yaracağız. Kurunun yanında yaşın da yanmasına, masumların zarar görmesine izin vermeyeceğiz” güvencesi boşlukta kaldı.
Süreç ilerledikçe iktidar medyasından da feryatlar yükselmeye başladı. Ve öyle bir noktaya gelindi ki, Saray kadrosundakiler bile “Operasyonlar bize döndü” diye isyan etti.
Cumhurbaşkanının “At izi it izine karıştı” çıkışı ve hiç ilgisi olmayan insanların da yaftalandığından yakınması, ondan sonra geldi.
Derken, Başbakanlık ve valiliklerde mağdur başvuruları için masalar oluşturuldu.
İktidar, tasfiye, ihraç, gözaltı ve tutuklamalarda hareket noktası olarak 17-25 Aralık olarak deklare etmişti. Tasfiyeler bu tarihten sonraki özel okul ilişkisi, Bank Asya hesabı ve kartı, sendika üyeliği, gazete ve dergi aboneliği gibi kriterler üzerinden yapılıyor.
Ama bunların hukukî geçerliliği son derece tartışmalı. Ayrıca, on binlerce insanın ne ile suçlandıklarını dahi bilmeden, savunmaları da alınmadan tasfiyesi olacak şey değil.
Başvuru masaları kurulduktan ve müraca- atlar alınmaya başlandıktan sonra iktidar cenahı, konunun abartıldığı, mağduriyetlerin binde biri dahi bulmadığı yönünde mesajlar veriyor. Ama bu sonuca nasıl varıldığı, incelemenin kimler tarafından neye göre yapıldığı konuları yine tartışmaya çok açık.
Hele CHP ve MHP’ye yapılan başvuruların toplamının 40 bine ulaştığı bir ortamda...
Gerçi mağduriyetlerin olduğundan yüksek gösterilerek bu konunun da sulandırılmaya çalışıldığına dair işaretler yok değil. Canikli’nin “Tek elden çıkmış gibi” dediği bazı başvurular var. Yeni Asya’ya gönderilen başvuruların bir kısmı için de bunu tesbit ettik.
Ama bunlar, asla gerçek mağduriyetleri örtmenin mazeret ve gerekçesi yapılamaz.
Numan Kurtulmuş’un dediği gibi bir kişi dahi haksızlığa uğrasa bu vebal taşınamaz.