Hüseyin Yağmur ile Dua Köşesi
Duada Denge
Sevgili dostlar, bugünkü yazımda duada denge konusunu ele almaya çalışacağım. Zira bazen yaptığımız işlerde farkına varmadan ifrat ve tefrite düşebiliyoruz. Cenab-ı Hak bu ümmeti, vasat ümmet; yani ifrat ve tefritten uzak, her işi dengeli olan bir ümmet olarak vasıflandırmıştır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Efendimiz'in (sas) uygulamalarına bakarak en uygun şekli bulmaya gayret etmeliyiz...
Günümüzde zulmün her türlüsüyle tanışan ve sebepler adına yapabilecek bir şeyi kalmayan muztar durumdaki pek çok kardeşimizin, son çare olarak daha çok dua ve yakarışa yönelmelerine şahit oluyoruz..
Duanın kabule karin olması için, külliyet kesbetmesi prensibinden hareketle, çevresindeki dostları dua ile yardımına koşmaya çağıran davetler de bir hayli artmış durumda haklı olarak..
Bu konuda bazen sosyal medyada, değişik gruplarda dua talep eden paylaşımlar da yapılıyor...
Geçtiğimiz günlerde bana da intikal eden mesajlardan birinde şöyle diyordu:
(Tr’de bir ilimizde) Mustafa hocamın mahkemesi varmış. Hanımı aradı 1.000.000.000 fetih dağıtıyorlarmış bir hafta içinde okunacak. Arkadaşlarımıza dağıtabilir misiniz? Değerli kardeşlerim en az bir tane olmak üzere kaç tane Fetih okuyabilirsiniz?”
Sosyal medyada yayılan bu mesaj Tefsir Profesörü duayen bir hocamıza da ulaşmış, muhterem hocamızdan da muhtemelen böyle bir talepte bulunanlar olmuş..(Hocamızın ve mesajı paylaşan abimizin isimlerini kendilerine sorup izin almadığım için zikretmedim)
Hocamızın bu konudaki görüşünü, bu mesajı gönderen abimizden öğreniyoruz:
S.... hocamızdan böyle bir uyarı geldi arkadaşlar! Diyor o abimiz uyararak:
“Dinimizde milyon, MİLYAR kere okumak ve başka insanları da böyle bir yük altında bırakmak yok. Yeni hüküm koymak cehalettir merduttur, günahtır. Dua edilir, dua rica edilir. Selamlar”
Muhterem hocamızın kısa ve net bir şekilde ifade ettiği bu konuyu biraz araştırıp sizlerle paylaşmak geldi içimden..
Öncelikle belli sayılarda dua okuma konusunda pek çok hadislerde, Efendimiz'in tavsiyelerini görmekteyiz..
Ezcümle, namazların akabinde 33 er defa okunan Sübhanallah, Elhamdulillah ve Allahuekber gibi tesbihlerle birlikte şu hadis-i şerifleri de zikredebiliriz:
Abdulllah İbni Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir yerde yüz defa:
Allah'ım! Bağışla beni ve tövbemi kabul eyle. Çünkü sen Tevvab ve Rahimsin (tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin)” dediğini sayardık (Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 39)
Yine benzer bir hadis-i şerifte Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i dinledim şöyle buyuruyordu dedi: "Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah'tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim." (Buhârî, Daavât 3).
Efendimiz'in bu ve benzeri hadis-i şeriflerde belli sayılarla dua ettiğini görmekteyiz..
Gelelim başkasından bize dua etmesini isteme konusuna..
Hz. Ömer Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den umre yapmak için izin istemişti, izin verdi ve kendisinden şöyle bir talepte bulundu:
“Sevgili kardeşim! Bize dua etmeyi unutma, duanda bize de yer ver,” (Ebû Dâvûd, Vitir 23)
Bir başka rivayete göre de “Sevgili kardeşim! Bizi de duana ortak et!” (Tirmizî, Daavât 110.) buyurarak duaların makbul olduğu bir mekan olan Kabe’de kendisine de dua etmesini rica etmişti.
Müminin gıyabında başka bir mümine yapacağı duaya meleklerin amin diyeceğini de Efendimiz'den öğreniyoruz:
Ebü’d-Derdâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslüman bir kimsenin gıyabında bir din kardeşine yapacağı dua makbul bir duadır. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek onun duasına, ‘amin, duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin!’ diye dua eder.” (Müslim, Zikir 87)
Peki ifrat ve tefrite düşmeden dengeli bir şekilde dua nasıl yapılır?
Sünnette ifadesini bulan sayılarla, geçmiş büyüklerimizin keşif ve tecrübeleriyle bize tavsiye ettikleri şekilde dua etmeliyiz.
Bir milyon Fetih okuduk deyip caka satmanın dinde yeri yoktur. Bir milyon kere okuduk, öyleyse isteğimizi yerine getir diye Cenabı Allah’a saygısızlık etmeye de hakkımız yok. Böyle altından kalkılması zor rakamlarla dua ettik ama yine istediğimiz şey olmadı diye ümitsizliğe düşmek de doğru değildir..
Sevgili dostlar en başta bilmemiz gereken husus dua da namaz gibi bir ibadettir; sâfiyane, hâlisane, karşılıksız ve dünyâda hemen bir netice beklemeden yapılmalıdır. Dua ederken bizler, saf ve dupduru bir gönülle Rabbimize yönelip rızasını aramalıyız. Rabbimiz, bazen lütuf ve keremiyle ihsanlarda bulunup isteğimizi yerine getirebilir.. Pek çok kere hemen neticesi alınsın diye yapılan dualar hâlis ve safî olmadıkları için de kabûl görmeyebilir.. (Bkz:İnancın Gölgesinde-1, sh. 191)
Bu ünlerde çokça okunması gereken dualardan “hasbiye duası” ile ilgili muhterem hocamızın şu cümleleriyle bitirelim..
Hazreti Pîr kalbine ilka buyurulan o cevheri çok kıymetli bularak hemen o mevzua yoğunlaşmış ve günde beş yüz defa hasbiye çekmeye başlamıştır.
Hz. Pîr, günde beş yüz defa bu âyeti okuduysa, demek ki o meseleyi derinden derine duyma adına tekrarın kendine göre bir kerameti vardır. O hâlde, biz de, düşmanların şerrinden muhafaza adına Allah’ın havl ve kuvvetine iltica ederek, himmetimizi âli tutup günde beş yüz, belki bin defa şunu demeliyiz:
Bu hedefi gerçekleştirme adına şöyle bir usûl de takip edebiliriz: Nasıl ki, Tefriciye Duası’nı, Âyete’l-Kürsî’yi, Nasr, Fetih ve İnşirah Sûresi gibi sûreleri iştirak-ı a’mal-i uhreviye esprisini tahakkuk ettirme adına, aramızda bölüştürerek okuyoruz; aynı şekilde hasbiye duasını da aramızda paylaşarak okuyabiliriz. Mesela on arkadaş aramızda bölüşerek yüzer hasbiye okuduğumuzda, her birimizin amel defterine bin “hasbiyallah” akacaktır.
Cenabı Allah Ramazan-ı şerif hürmetine Kadıyü’l-Hacat ismi şerifiyle darda kalan bütün kardeşlerimize yardım eylesin. Sıkıntısı olan kardeşlerimizi feraha çıkarsın. Kimin ne isteği varsa onları bir an önce Latif ismi şerifiyle lutfeylesin..
Amin!