Bir okurun feryadı: '“Yapayalnızım, dualarınızı bekliyorum!'

Samanyoluhaber yazarı ilahiyatçı Dr. Ali Demirel okuyucudan gelen bir mektup paylaştı

SHABER3.COM

DR.ALİ DEMİREL- SAMANYOLUHABER.COM 

Soru: “Abi, son günlerde yaşadığım hayat dayanılmaz hale geldi benim için. Bazen nefes almakta bile zorlandığım oluyor. Burada detay verip de canınızı sıkmak, moralinizi bozmak istemiyorum. Şu kadarını söyleyeyim ki, geçtiğimiz günlerde canına kıyan Canan öğretmeni öyle iyi anlıyorum ki! 
Tevafuken yazınızı okudum. Bana biraz olsun teselli oldu diyebilirim. Sonra aklıma Üstad Hazretleri geldi. Onun çektiklerini düşündüm. Yaklaşık otuz yıllık hapis hayatı onu yıldırmamış, on-on beş sene dağlarda yalnız bırakılması ve hiç kimsenin yanına sokulmaması ümitsizliğe düşürmemiş. 
Hele bir sözü var ki ihtimal aynı ruh halini yaşadığım için aklıma geldikçe ağlıyorum: “Aylardan beri şu ormanda, ormancılar da ormana gelmediklerinden, bu dağın başında yapayalnızım.” 
Ben de yapayalnızım abi. İki buçuk yıldır. Dualarınızı bekliyorum...” 

Kıymetli okur!

Mailiniz uzundu. Buraya kısaltarak almak zorunda kaldım. Satırları okurken gözyaşlarıma mani olamadım. Yalnızlığınızı ilmek ilmek dokumuşsunuz mailinize.

Neylersiniz! Tarihe baktığımızda hak ve hakikati temsil edip onu, muhtaç gönüllerle paylaşma sürecine giren her hizmet insanının belli çile ve sıkıntılarla karşılaştığını görüyoruz. 

Bu bağlamda denilebilir ki, çile üstüne çile dolu bir hayat yaşamak, kendini Hakk’a adamış mümtaz ruh ve seçkin insanların ortak kaderi olagelmiştir. Nitekim bu hakikati siz de dile getirmişsiniz.

Çile, ızdırap, sürgün, hapis bu yolun kutlu yolcuların kaderidir. Tarih bunun örnekleriyle dolu. 

Bilhassa Abbasi Halifesi el-Me’mûn döneminde Ebû Hanife, Ahmed İbn Hanbel, Serahsî, Muhammed İbn Nuh, el-Huzâî, Nuaym İbn Hammâd, Ebû Ya’kûb Yûsuf İbn Yahya el-Buveytî gibi önemli şahsiyetler hapis, sürgün, işkence ve çeşitli sıkıntılara maruz kalmış. Hatta bunlardan bazıları zindanlarda ve işkence altında ruhlarını teslim etmekle karşı karşıya bırakılmışlar.

Ne büyük acı.. aynı zamanda ne büyük bir ayıp...

Sabır ve dua tek azığımız!

Şartlar çok ağır olsa da siz doğrusunu yapıyorsunuz. Maziye baktığımızda bu yolun yolcularının böylesi süreçler yaşaması bizim için aynı zamanda büyük bir teselli kaynağı. Sabır ve dua tek azığımız.

Sizin de ifade ettiğiniz gibi asrın çilekeşlerinden Bediüzzaman Hazretleri, 1925’lerde Barla’ya sürgün ediliyor. Bir kır bekçisiyle görüşmesi bile çok görülüyor. Yaklaşık yirmi sekiz sene hapishanelerde ve sürgünlerde çileli bir hayatı yaşamaya zorlanıyor. 

Size çok dokunan bir hatırasını bizimle paylaşmışsınız. Fakir de şu hatırayı sizinle ve sizin durumunuzda olanlar için paylaşmak istiyor müsadenizle. 

Üstad Hazretleri, 1948 yılının Ocak ayında Emirdağ’dan alınarak Afyon Hapishanesi’ne nakledilir. 

Afyon Hapishanesi, Üstadımız için çok zor bir dönem olmuştur. İlerlemiş yaşına rağmen çok ağır şartlarda yaklaşık yirmi ay hapis hayatı yaşar. 

Kaldığı koğuşun penceresinde cam olmadığı gibi ısınmayı sağlayacak herhangi bir soba veya ısıtıcı da yoktur. Bu ağır şartlarla yetinmeyen devrin yönetimi onu yine zehirler. 

Üstad Hazretleri, bir hücrede tek başına tutulduğundan talebeleri onu görmek için çeşitli yolları denemektedirler. Yine böyle bir günde İbrahim Fakazlı isimli talebesi, her türlü sıkıntıyı ve tehlikeyi göze alarak Bediüzzaman’ın yanına gider. 

Kışın dondurucu soğuğunda penceresinde camı dahi olamayan hücresinde Üstadımız, çok hasta bir şekilde yatmaktadır.

Bediüzzaman, talebesine elini uzatarak:

- Elimi tut, der.

Talebesi elini tutar. Fırsat bulmuşken de öpünce bu soğuk havaya rağmen onun ateşler içinde yandığını fark eder.

Bediüzzaman:

- İbrahim, çok hastayım. Artık öleceğim, siz varsınız diye teselli buluyorum, diyerek içinde bulunduğu zor durumu anlatır.


Bu duaya “Amin” der misiniz?

Siz de lütfen kardeşleriniz duasıyla teselli bulun. Asla yalnız değilsiniz. Dünyanın dört tarafında binlerce dertli sine, gözyaşlarıyla dua dua yalvarıyorlar. Bu dualar sekine olup üzerine sağanak halde yağsın...

Ya Rabbi!

Zulüm ve gadre uğrayan, terörle itham edilen ve gaybubet hayatı yaşamak zorunda bırakılan bütün kardeşlerimizin tez zamanda yüzünü güldür. Onları sevdiklerine kavuştur. Zalime verdiğin mühleti sonlandır.

Allah’ım!

İradî veya cebrî hicrete teşebbüs edenlere kolaylık ver; ülkemizde kalanlara emniyet ve huzur lütfeyle. Bütün mazlum ve mağdurların, ailelerinin ve yakınlarının üzerine sekine yağdır; hepsini rahmetinle kuşat; kalplerini sabır, itminan ve rıza duygusuyla donat!..

Amin!  Amin!  Amin!


TWİTTER : @aliihsandemirel



<< Önceki Haber Bir okurun feryadı: '“Yapayalnızım, dualarınızı... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER