Öte yandan Afrin’le boğulan medyada pek yer bulmayan trajik bir gelişme vardı. 15 Temmuz sonrası ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında öğretmenlikten ihraç edilen ve hakkında gözaltı kararı çıkartıldığı için iki küçük çocuğu ile Meriç’ten botla Yunanistan’a geçmeye çalışan anne ve çocukları boğularak can verdi.
Yeni Çağ yazarı Servet Avcı,Deniz Yücel tahliyesi ve Meriç'te boğulan anne ve çocukların haberini değerlendirmiş... .
“Meriç'te boğulan bir anne ve iki yavrusu haberiyle, devleti yönetenlerce 'terörist ve ajan' olarak ilân edilmiş Deniz Yücel'in tahliye haberini yan yana koyarak sormak gerekiyor” diyen Avcı, “Adalet böyle mi tesis edilecek? Birisinin arkasında Alman devleti var; söke söke aldılar vatandaşlarını... Özel uçakla götürdüler Almanya'ya... Meriç'te boğulan çocuklar ise tabutla döndüler memleketlerine...Bu nasıl bir çarpıklıktır…” yorumunu yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'Terörist ve ajan' olarak nitelediği Deniz Yücel’in tahliyesinin ardından çektiği videodaki "Elimdeki kâğıtta tutukluluk hâlim devam ediyor ama ben tahliye edildim" sözlerini hatırlatan Avcı, “Daha düne kadar onun hakkında yöneticilerimizin sözlerini duyunca ‘Yasalarımızda idam olsaydı, herhalde idam edilirdi’ diyebileceğimiz birisiyken bir günde salıverildi” ifadesini kullanıyor.
Bu süreçte çocukların bedel ödemek zorunda kaldıklarını söylüyor Avcı. Kasım 2017’de Maden Ailesi’nin çocuklarıyla Ege’de can verdiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Dün bunları ve faaliyetlerini öve öve bitiremeyenler, kamuda yollarını açanlar hâlâ siyasetin köşe başlarında ama 'dinî bağlılık' veya 'sempatizanlık' düzeyinde olanlar, hatta sempatizan olmadığı hâlde sahte ihbarlarla hayatları karartılanlar ve mesleklerinden ihraç edilenler cezaevlerinde!..”
Bugün suçlamada delil olarak Bank Asya'da hesap açılması bulunduruluyor. Ancak geçmişte bu bankanın açılış kurdelelerini kesenler hâlâ iktidarda...
“Bunlar suçsa, topluma 'rol modellik' yapanlar, şimdi günahı başkalarından nasıl çıkarmaya çalışabilirler?" diye soruyor Avcı da ve şöyle noktalıyor sözlerini:
15 Temmuz darbe girişimine hazırlık ve uygulama safhasında kim bulunmuşsa bunu hesabını vermelidir ve zaten devlet bunu yapıyor... 'Darbe teşebbüsü' bu işin en büyük kriteri sayılmalı... 15 Temmuz'dan sonra da ilişki ve sadakat sürdürmek isteyenlere karşı devlet her türlü emniyet ve istihbarat tedbirlerini almalı, buna karşılık ailelerle birlikte milyonlarla ifade edilebilecek pişmanlık içindeki bir kitleyi rehabilite ederek sistemin içinde tutmalıdır..."