Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Türkiye’den yapılan başvuruları acil eylem prosedürü ile işleme alarak, Ankara'nın Uluslararası Siyasal ve Medeni Haklar Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetti.
Euronews'in haberine göre Türk hükümetine 10 Kasım'da bir mektup yollayan Çalışma Grubu, Ankara'dan iki ay içinde konuya ilişkin açıklama yapmasını istemişti. Sürenin dolması üzerine Çalışma Grubu'nun raporu ile Ankara'nın yanıtı kamuoyuyla paylaşıldı.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan 43 kişinin dosyasını inceleyen Çalışma Grubu, daha önce verilen emsal kararlar ışığında, bu kişilerin adli işlemleri boyunca; söz konusu sözleşmenin işkence ve kötü muamele yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkını kapsayan maddelere aykırı davranıldığını tespit etti.
Türkiye hükümetine hitaben hazırlanan raporda, darbe girişiminin güvenlik güçlerince yapılmasına rağmen hemen ardından, aralarında akademisyen, doktor ve hakimlerin de olduğu binlerce kişinin " Örgüt üyesi' olma suçlamasıyla tasfiye edildiği ve gözaltına alındığı yazıldı.
Arama izni veya celp olmadan evlere baskın düzenlendiğini ve kişilerin keyfi gözaltına alındığını yazan Çalışma Grubu, gözaltı kararları çıkarılması halindeyse şüphelilere yöneltilen suçlamaların somut delillere dayanmadığını vurguladı.
İncelemer sonucunda, raporda adı geçenlerin avukatla görüşme haklarının kısıtlanması, istedikleri avukat yerine barodan avukatın atanması, avukatla görüşmelerin kayıt altında gerçekleşmesi, yine avukat hakkının geçerli bir neden olmaksızın reddedilmesi, savunma için yeterli zamanın ve şartların başvuruculara tanınmaması emsal kararlarda birçok kez hükmedildiği üzere, Uluslararası Siyasal ve Medeni Haklar Sözleşmesi’nin 14'üncü Maddesinin ihlali olarak görüldü.
Çalışma Grubu, OHAL döneminde gözaltı süresinin toplu halde ve kalabalık ortamlarda geçirilmesini, temel ihtiyaçların karşılanmasında sıkıntıların yaşanmasını 7'nci Maddeye aykırı buldu.
Hüküm giyenlerin " Örgüt üyeliğinin", ByLock kullanmak, Bank Asya'da hesap açmak, Zaman gazetesine abone olmak, çocuklarını Gülen cemaatinin okullarına göndermek gibi delillerle saptanmasının hukuka aykırı olduğunu kaydeden uzmanlar, bu tür faaliyetlerin suç teşkil etmediğinin aksine Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesiyle koruma altına alınan haklar olduğunun altını çizdi.