Öğretmen Mukadder Alakuş’un başvurusunu değerlendiren komite, gözaltına alma ve tutuklamanın keyfi olduğunu, hukukun evrensel ilkelerinin ihlal edildiğine hükmetti. Komite kararında, devletin gönderdiği savunmaların ‘genel geçer’ ifadelerle dolu olduğu ve başvurucunun iddialarının yalanlamaya yetmediği belirtildi. ‘Suç ve cezada kanunulik’ ilkesinin de yok edildiği aktarıldı.
BM İnsan Hakları Komitesi’nden güncel yargılamalara ilişkin Türkiye aleyhine çok önemli bir ‘ihlal’ kararı çıktı. Kararın öznesi öğretmen Mukadder Alakuş. Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla 4 Eylül 2018 tarihinde gözaltına alınan Alakuş, bir gün sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanıyor. Gözaltında bulunduğu bir gün boyunca Alakuş’a yemek, su ve düzenli olarak kullanmak zorunda olduğu ilaçları verilmiyor.
Mukadder Alakuş’un tutuklanma gerekçeleri ise Bank Asya’da mevduat hesabının bulunması, telefonuna Bylock indirdiği iddiası ve barışçıl bir mitinge katılmış olması.
SAĞLIK DURUMU HER GEÇEN GÜN BOZULUYOR
TR724'te yer alan haber analize göre 28 Aralık 2018 tarihinde Manisa Ağır Ceza Mahkemesi Mukadder Alakuş’u 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıyor. Alakuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvurusunda bulunuyor. BAM, 22 Mart 2019 tarihinde ilk derece mahkemesinin kararını onuyor. Bunun üzerine Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılıyor ancak Yargıtay 11 Şubat 2020 tarihinde mahkumiyet hükmünü onuyor.
Bu arada Mukadder Alakuş’un sağlık durumu, tutuklanmasını takip eden birkaç ay boyunca yerde bir şilte üzerinde uyumaya zorlandığı ve ilaçlarına erişemediği için daha da kötüleşiyor.
İÇ HUKUK YOLLARI TÜKENİNCE KONU BM’YE TAŞINIYOR
Mukadder Alakuş, tutukluluk koşulları ve sağlık durumuyla ilgili olarak cezaevi idaresine sayısız kere dilekçe veriyor ancak herhangi bir sonuç alamıyor. Cezaevi yetkililerine sunduğu taleplere ek olarak, Manisa Ağır Ceza Mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay nezdinde konuyla ilgili şikayetlerde bulunuyor. Fakat bu başvurulardan da bir sonuç çıkmıyor. Bunun üzerine Mukadder Alakuş, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin kapısını çalıyor.
TUTUKLAMAYA YETERLİ DELİL YOK!
BM İnsan Hakları Komitesi, başvuruyla ilgili çok önemli bir karar verdi. Başvurucunun iddiaları ve taraf devletin savunmaları tek tek kayda alınan kararda; iddialara ilişkin verilen savunmaların ‘yetersiz’ olduğu vurgulandı. Kararda, “Tutuklama kararı, bu kadar uzun bir süre boyunca tutuklu yargılanmasını haklı çıkaracak olguları veya kanıtları içermemektedir.” deniliyor. Tutuklama kararının ‘keyfi’ olduğu üzerinde duruluyor.
TUTUKLULUK ‘MAKUL’ ŞÜPHEYE DAYANMIYOR
Kararda, “Komite, taraf devletin 28 Aralık 2018 tarihli duruşmanın sadece kısmi bir kopyasını sunduğunu ve başvurucunun tutuklanmasını haklı çıkaracak delillere ilişkin tutuklama emri veya gözaltı kararı gibi başka herhangi bir belge sunmadığını gözlemlemektedir. Bu koşullar altında Komite, taraf devletin başvurucunun tutukluluğunun makul olma ve gereklilik kriterlerini karşıladığını göstermediğini düşünmektedir.” deniliyor.
SUÇ VE CEZALARIN YASALLIĞI İLKESİ YOK EDİLDİ
Komite kararında ayrıca ‘suç ve cezada kanunilik’ ilkesinin de yok edildiği belirtiliyor. Kararda, “Komite, başvurucunun Bylock uygulamasını ve Bank Asya hesabını kullandığı iddiasının, eylemlerin gerçekleştiği tarihte yeterince açık ve öngörülebilir cezai suçlar teşkil ettiği sonucuna varamamaktadır. Komite, ilke olarak, şifreli bir iletişim aracının veya banka hesabının sadece kullanılması veya indirilmesinin, konuşma kayıtları gibi başka delillerle desteklenmedikçe, kendi başına yasadışı bir silahlı örgüte üyeliğin kanıtı olamayacağını düşünmektedir. Taraf Devlet tarafından sunulan belgesel kanıtların yokluğunda, Komite, bu koşullar altında, başvurucunun 15(1) maddesi kapsamındaki haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.” deniliyor. Söz konusu cümlenin hemen önünde ise taraf devletin bu konudaki sorulara cevap vermediği kaydediliyor.
DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR
Kararın sonunda başvurucunun derhal tahliye edilmesi ve bundan sonra benzer ihlaller yaşanmaması için devletin gerekli önlemleri alması gerektiği belirtiliyor: “Komite, önündeki olayların başvurucunun Sözleşme’nin 9 (1), 10 ve 14 (3) (b), (d) ve (e) ve 15. maddeleri kapsamındaki haklarının ihlal edildiğini ortaya koyduğu görüşündedir. Sözleşme uyarınca, taraf Devlet başvurucuya etkili bir hukuk yolu sağlamakla yükümlüdür. Bu, Sözleşmedeki hakları ihlal edilen bireylere tam bir telafi sağlamasını gerektirir. Buna göre, taraf Devlet, diğerlerinin yanı sıra, başvurucu Mukadder ALAKUŞ’u serbest bırakmak ve maruz kaldığı ihlaller için kendisine yeterli tazminat sağlamakla yükümlüdür.”
GÖKHAN GÜNEŞ: ÇOK ÖNEMLİ BİR KARAR
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, BM’nin kararının çok önemli olduğunu söyledi. Güneş, sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmelerde şu ifadeleri kullandı.
BM İnsan Hakları Komitesi, örgüt üyeliği suçlaması ile tutuklanan ve 7 yıl 6 ay ceza alan bir başvurucunun dosyasını incelemiş ve güncel yargılamaları da doğrudan ilgilendiren tarihi nitelikte bir karara imza atmıştır. Öncelikle bu karar, tutuklulukla birlikte işin esasıyla ilgili de verilmiş bu zamana kadar ki en önemli karardır.
Komite kararına göre başvurucunun terör örgütü üyeliği suçlamalarına dayanak yapılan eylemler; Bank Asya’da açtığı hesabına para yatırması, telefonuna Bylock uygulamasını indirmesi ve barışçıl bir mitinge katılmasıdır. Yerel mahkeme hükmü, yapılan istinaf ve temyiz üzerine onararak kesinleşmiştir.
Devlet, başvurucunun henüz @AYMBASKANLIGI önündeki başvurunun sonuçlanmadığını, dolayısıyla iç hukuk yollarının tüketilmediğini ve başvurunun usulden reddi gerektiğini belirtmiştir.
Ancak Komite, başvurucunun davası koşullarında, devletin, AYM önünde, başvurucunun tutukluluğa itiraz için bireysel başvurusunun uygulamada etkili olacağını göstermediğini tespit etmiş ve bu açıdan AYM bireysel başvuru yolunu etkisiz kabul etmiştir.
Komite, başvurucunun tutuklanmasını keyfi olarak değerlendirmiştir. Komite’ye göre, ‘keyfilik” kavramının; makullük, gereklilik ve orantılılık unsurlarının yanı sıra uygunsuzluk, adaletsizlik, öngörülemezlik ve yasal süreç unsurlarını içerecek şekilde geniş bir şekilde yorumlanması gerekir.
Komite, devletin, başvurucunun tutuklanmasını haklı çıkaracak kanıtlar sunmadığını, makullük ve gereklilik kriterlerinin karşılanmadığını, bu nedenle, Sözleşme’nin 9 (1) maddesi kapsamındaki özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Komite bu kararda, çok önemli bir konu olan “suçta ve cezada kanunilik ilkesinin” ihlal edildiğine de hükmetmiştir. Komite, hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinden biri olan ceza hukuku alanında yasallık ilkesinin, hem cezai sorumluluğun hem de cezanın, fiilin veya ihmalin işlendiği tarihte var olan kanundaki açık ve kesin hükümlerle sınırlandırılmasını gerektirdiğini hatırlatmıştır.
Komite’ye göre, başvurucu isnat edilen Bylock uygulamasını kullanması ve Bank Asya’da hesap açması eylemlerini işlediği sırada, bunların TCK ve uluslararası hukuk uyarınca bir suç olduğu yeterince açık ve öngörülebilir değildir.
Komite, TCK 314.maddenin geniş bir tanımı olduğunu da vurgulamıştır. Komite, sadece bir şifreli iletişim aracının indirilmesi ve kullanılması veya banka hesabının bulunmasının başka kanıtlarla desteklenmedikçe, tek başına örgüt üyeliğine delil teşkil edemeyeceğini belirtmiştir. Komite bu nedenle, Sözleşmenin suçta ve cezada kanunilik ile ilgili 15/1. maddesi kapsamındaki haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Komite, tutuklu başvurucunun bizzat mahkemede bulunarak savunma yapmak istemesine rağmen bu talebinin pratik gerekçeler ile reddedilmesinin ve SEGBİS üzerinde savunmasının alınmasının adil yargılama hakkı ile ilgili Sözleşmenin 14/3-(b), (d), (e) maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir.