Yaşam kalitesini düşüren, ciddi ağrılara yol açan ve taş oluşumu nedeniyle böbrek fonksiyonlarında harabiyet oluşturabilen taş hastalıkları, bazı kişilerde ağrı gibi bir belirti vermeden de sessizce ilerleyebiliyor. Üroloji Uzmanı Op. Dr. Salih Alar, böbrek taş hastalıklarının tedavi sonrasında yaşam boyu takip ve özen gerektiren bir sağlık sorunu olduğunu vurguluyor. ‘Bu nedenle hastaların sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanması ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmesi, hastalığın tekrarlama riskini azaltması açısından gereklidir.’ diyor. Peki böbrek taşı oluşumunu engellemek veya taş rahatsızlığı olan kişiler nelere dikkat etmeli? Dr. Salih Alar şu önerilerde bulunuyor:
Günde ortalama 2,5 lt su tüketilmeli ve bu gün içerisine yayılmalı.
Taş hastalarına özel, Akdeniz tipi beslenme ağırlıklı ve protein sınırlaması olan diyet planına dikkat edilmeli.
Düzenli spor ya da egzersiz yapılmalı.
Stresten mümkün olduğunca uzak durulmalı ya da stres kontrolünü sağlayacak aktiviteler planlanmalı.
Düzenli doktor kontrolleri, kah tahlilleri ve ultrason tetkiki ile süreç takip edilmeli.
Doktorun önermediği alternatif bir tedavi seçeneği tercih edilmemeli.
Endoskopik ve laparaskopik cerrahi dönemi
Alr, tedavi sürecine ilişkin olarak ise son gelişmeleri şöyle özetliyor: Böbrek taşı ameliyatları günümüzde artık iki farklı teknikle, hastanın vücudunda ameliyat izi oluşmadan gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilki endoskopik yani doğal delikten yapılan cerrahidir. Böbrekteki taşa idrarın geçtiği kanallar kullanılarak ve çok ince kıvrılabilir kameralı aletler ile ulaşılarak yapılan bu ameliyatlarda, lazer yöntemiyle böbrekteki taşlar mümkün olduğunca en küçük parçaya ayrılır. Daha sonra da bu küçük parçaların vücuttan tahliyesi için böbrek içerisine kateter yerleştirilir. Yöntem genellikle 2 cm’den küçük taşlar için uygulanır. Böbreğe konulan kateter ile küçük parçalı taşlar dökülür ve daha sonra ikinci bir ameliyat ile kateter alınır. İkinci kapalı cerrahi yöntemi de hastanın sırt bölgesinden böbreğe doğru yaklaşık 1cm genişliğinde bir tünel oluşturulmasıdır. Bu tünel içerisinden gönderilen kameralı aletler ile böbreğin içindeki taşlar görülür ve bir bütün halinde veya kırılarak aynı yoldan dışarı çıkartılır. Teknolojik gelişmeler sayesinde, günümüzde bu tünel çapı küçültülmüş, ameliyat hem hasta hem de doktor için daha konforlu hale getirilmiştir.
Kapalı cerrahiler açık ameliyatların yerini alıyor
Tüm dünyada hemen hemen tüm açık böbrek taşı ameliyatların yerini kapalı ameliyat yöntemleri almaya başladı. Bu uygulamayla ameliyat daha kısa sürmekte, hasta genellikle bir gün sonra taburcu olabilmekte, ameliyat sonrasında daha az ilaç kullanılmakta ve hasta normal yaşamına daha çabuk geri dönmektedir. Taş hastalıkları ortalama yüzde 50 oranında tekrar edebilir. Kapalı cerrahiler sayesinde hasta, aynı yöntemlerle birden çok kez taş ameliyatı olabilir. Açık cerrahide ise bu durum hasta için ciddi komplikasyon riski taşımaktadır.