CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın bugün açıkladığı imalat sanayi kapasite kullanım oranı verilerini yorumladı. 2016 Şubat ayı kapasite kullanım oranına ilişkin yazılı bir basın açıklaması yapan Böke, imalat sanayi kapasitesinin arttırılamadığını, yerinde saydığını vurguladı. Böke, "2008'deki küresel kriz öncesi yüzde 80 olan kapasite kullanım oranı, kriz sonrası gerilediği yüzde 74-75 bandından 2012 yılından beri bir türlü çıkamamıştır. Kapasite kullanım oranının son derece düşük seyrettiği bir ekonomide, GSYİH'nın potansiyelin altında büyümesi de şaşırtıcı değildir." dedi.
Türkiye'nin çok acil üretimi canlandıracak yeni bir ekonomik yönetim anlayışına ihtiyacı olduğuna işaret eden CHP Parti Sözcüsü Böke, şöyle devam etti: "İşgücünün bu üretim artışı kapasite artırımı, var olan kapasitenin daha etkin kullanımı, daha çok insana istihdam sağlanması ve veya mevcut işgücünün verimliliği arttırılmasıdır.
Diğer bir ifadeyle, orta gelir tuzağına hapsolmuş Türkiye'de işsizliğin düşürülebilmesi için hem kapasiteyi arttıracak yeni yatırımlara hem de var olan kapasitenin daha etkin kullanımına ihtiyaç olduğu aşikârdır. Ancak hukukun hiçe sayıldığı, özgürlüklerin sınırlandırıldığı, demokrasinin yok edildiği bir ekonomik ne yeni yatırımlar ve dolayısıyla kapasite artışı ne de var olan kapasitenin etkin kullanımı beklenemez. Nitekim oranın yüzde 74-75 bandına takılmış olması bunu en somut göstergesidir."
Böke, 2015 yılında sanayideki üretim artışının tek kaynağının istihdamdaki artış olduğuna dikkat çekerek, söz konusu birebir artışın anlamının, istihdam artışı sağlanırken verimlilikte herhangi bir artış sağlanamadığı olduğunu belirtti. Sanayideki artışın ancak istihdamı arttırarak gerçekleştirilebildiğini dile getiren Selin Sayek Böke, "Oysa olması gerekenin verimliliğin de arttırılması ve dolayısıyla sanayi üretimdeki artışın istihdamdaki artışın üzerine çıkabilmesidir. Bu durum ancak daha nitelikli işgücünün sürece dahil edilmesi ve bu yolla verimlilik artışının sağlanması ile mümkündür." dedi.
Böke öte yandan, hem eğitim sisteminin yetersizliği hem de halihazırda varolan nitelikli işgücünün yeterli düzeyde istihdam edilememesi nedenleriyle verimlilik artışının sağlanması mümkün görünmediğini ifade etti ve "Üniversite eğitimi almış işgücünde işsizlik oranı genel işsizliğin de üzerindedir ve en güncel verilere göre yüzde 12 olarak gerçekleşmiştir. Eğitimli gençlerimizin yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıya kalması sorununun acil çözümü ihtiyacının altı bu veri ile bir kez daha çizilmektedir." tespitini aktardı.
TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ DÜŞÜYOR, TALEP AZALIYOR
Son olarak, şirketlerin kapasitelerini tam olarak kullanmamalarının güven yetersizliğinden kaynaklandığı görüşünü belirten Böke, şöyle dedi: "Son bir hafta içerisinde açıklanan mevsim etkisinden arındırılmış reel kesim güven endeksi, sektörel güven endeksleri ve tüketici güven endeksi hem üreticinin hem de tüketicinin ekonomiye olan güveninin azaldığını göstermektedir. İktisadi, siyası belirsizlikler ve söz konusu belirsizlikleri aşmaya yardımcı olacak politikalar üretilemediğinden, tüketicilerin de üreticilerin de piyasaya olan güvenleri azalmıştır. Ertelenen bu tüketimler şirketlerin talep yetersizliği ile karşı karşıya kalmasına ve bu sebeple kapasitelerini kullanmamayı seçmelerine neden olmuştur. Bu hafta genel kurulda görüşülmeye başlanacak olan 2016 yılı bütçesinin dayandığı Orta Vadeli Program ekonominin yatırımla ve iç tüketimle canlanacağını öngörürken, bütün bu veriler daha bütçe görüşülmede bu öngörülerin çöktüğünü göstermektedir."
EKONOMİK VERİLER 'REFORM' DİYE HAYKIRIYOR
Türkiye'nin en büyük sorununun ekonomiye olan güvenin kaybolması olduğunu vurgulayan Böke, CHP olarak ekonomiye güveni geri kazandıracak ve ekonomiyi canlandıracak iktisadi politikaların ivedilikle uygulanması gerekliliğini tekrar tekrar vurgulamak sorumluluğu hissettiklerini, bu güveni sağlama sorumluluğunun da iktidarda olduğunun altını çizdi. Selin Sayek Böke, hem üretici hem de tüketicinin ekonomiye yeniden güvenmesini sağlayacak, kapasite kullanım oranını arttıracak ve Türkiye'yi kalkındıracak ekonomik çerçevenin CHP'nin önerdiği yeni kalkınma hamlesi olduğunu savundu.
CHP'NİN KALKINMA HAMLESİ 4 EKSEN ÜZERİNE İNŞA EDİLDİ
Bu yeni kalkınma hamlesinin 4 eksen üzerine inşa edildiğini kaydeden Böke, şöyle devam etti: "İlk eksen demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, devletin saydamlığını ve hesap verebilirliğini, kurallılığı güçlendiren politikalardan oluşmaktadır. Dünyaya açık, AB'ye üyelik perspektifini güçlendiren, yurttaşına hesap veren bir hukuk devleti ve çağdaş, demokrasi anlayışı egemen kılınarak, ekonomide güven ve is¸ yapma iklimi güçlendirilecektir. İkinci eksen ülkemizin dünyada rekabet gücünü artıran politikalardan oluşmaktadır. Rekabetçi bir ekonomi için ihtiyaç duyulan üretken yatırımlara, nitelikli is¸ gücüne ve verimlilik artışına katkıda bulunacak politikalar bu eksenin temelidir. Üçüncü eksen ekonomik gelişme ve büyümenin toplumun tüm kesimlerine yayılmasını, büyümenin herkesi kucaklamasını ve kimsenin yaratılan refahtan dışlanmamasını sağlayacak politikalardan oluşmaktadır. CHP'nin ekonomi stratejisinin dördüncü ekseninde ekonomik istikrarla beraber sosyal ve çevresel dengeyi korumayı taahhüt eden politikalar bulunmaktadır."
CİHAN