Borsa İstanbul’da (BIST) neler oluyor? Enflasyondan işsizliğe hemen her veri kriz zilleri çalarken BIST, Türk Lirası nevinden rekorlar kırıyor. Doların 3,70 TL’yi aşmasının şirket bilançolarını nasıl delik deşik ettiğini Borsa’yı takip eden ihtisas sahibi kimseler bilmiyor olamaz. Mevzu bilip bilmemek değil ki!
Vergi gelirlerinden ayrılan 25 milyar TL yardım bütçesi AKP tarafından nasıl istismar ediliyorsa Borsa da alenen referandum için kullanılıyor. Hesap çok basit: Borsa yükselecek ve halk ekonominin krizde olmadığına ikna olacak. Düne kadar Borsa için ‘ne vakitten beri ekran ekonomisi reel sektörün yerini aldı’ minvalinde sözler sarf eden AKP kurmayları, referanduma doğru Borsa’yı anlatmaya doyamıyor: “Fitch’e kapak olsun. Borsa 90 bini aşacak.”
Piyasayı bir yere kadar manipüle edebilirsiniz. Doları düşürmek için MİT bavulları ile ya da katar katar paraları piyasaya sürdüğünüz gibi Borsa’yı da pekâlâ yukarı çıkarabilirsiniz. Er ya da geç bunun kokusu çıkar. Neticede işlemlerin tutarı, hisse fiyatı gibi müşahhas veriler var. Bunu bile bile Borsa’yı siyasî talimatla işletmeye kalkmak şuna benziyor: Belediye, pazar yerinde tespit ettiği esnaflara çok pahalıya ya da ucuza mal sattırıyor. Bu ortaya çıktığında o pazarda kimse tezgâh açmak istemez. O pazarda ilan edilen fiyatların sıhhati de netameli hale gelir.
FİTCH KARARINI BOŞA DÜŞÜRMEK İÇİN…
Fitch’in Türkiye’nin notunu ‘çöpe attığı’ 28 Ocak 2017’den itibaren BIST’teki hareketlerin manipülasyon koktuğunu birkaç kez ifade ettim. Borsa’da işlem hacmi endeksin 90 bin puana yaklaştığı son iki günde 4 milyar 82 milyon lira idi. Endeks darbe teşebbüsünden bir gün evvel, 14 Temmuz 2016 Perşembe günü 82 bin 590 puana kadar yükseldiğinde hacim 3 milyar 997 milyon lira idi. Neredeyse aynı tutarda hisse alış verişi yapılsa da endeks şimdi 8 bin puan daha yukarıda.
Üstelik o tarihte kur 3 TL bile değildi. Şirketler henüz kur farkından mütevellit zarar etmemişti. Mesela ilk 9 ayda 664 milyon lira kâr eden Türk Telekom 2016 senesini 724 milyon lira zararla kapattı. Dolayısıyla Borsa’yı sürükleyecek kârlılık, ciro artışı gibi parametreler adeta çakıldı.
FAAL OLMAYAN ŞİRKET BORSA’DAYMIŞ!
Daha iki gün evvel Bakan Medya, ‘aktif bir faaliyeti olmadığı için’ kottan çıkarıldı. Borsa’ya 3 Haziran 2013’te girdiği ilk günde şüpheli işlemden ceza alan bu şirketin kottan çıkarılması için 4 sene beklenmesinin sebebi hikmeti bilinmiyor. Banker Kastelli bu insanları görse ne derdi acaba? Ortada şirket yok, Borsa’da hisseleri alınıp satılıyor. ‘Kumarhane’ deyince alınan idareciler vazifelerini yapsaydı yüzlerce kişi içi boş şirkete para yatırmaz ve batmazdı. Yatırımcının bu şekilde alenen dolandırıldığı bir atmosferde ‘endeks şu kadar puan arttı’ ambalajıyla oynanan oyunlardan hükümetin, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul idaresinin birinci derecede mesuliyeti bulunuyor.
HİNTLİ HERİF-YATIRIM FİNANSMAN YAKINLIĞI
Borsa üzerindeki sis bulutu hâlâ tam manası ile dağılmamış olsa da Londra’daki Hintli Herif’in talimatlarını İstanbul’da hangi aracı müessese üzerinden yaptığı artık sır değil. En fazla işlemde Yatırım Finansman Menkul Değerler AŞ’nin imzası var. Net alım sıralamasında 2017’nin ilk 2 ayında 1 milyar 230 milyon liraya çıkan Yatırım Finansman’ı takip eden UBS, Gedik Yatırım ve Tera’nın toplam alımları bu seviyeye ancak ulaşabiliyor. Yatırım Finansman, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın iştiraki.
Boğaz’ın İstinye sırtlarında aylardır bir hayaletin dolaştığını belirten Bloomberg News’in iddiası hayli çarpıcı:
“Borsacıların ‘herif’ dedikleri bu oyuncu, bazen piyasa ortalamasının iki katına çıkarak günde 450 milyon dolarlık işlem yapıyor. Borsadaki oyuncular, ismini cismini bilmedikleri bu yatırımcının işlem sıklığının ve büyüklüğünün giderek artması sebebiyle tedirgin oluyor.”
Tutarlı olmayan hareketleri ne kadar saklayabilirsiniz ki! THY, Türk Telekom gibi lokomotif şirketler gerilediği halde Borsa nasıl yükseliyor? Tahmin edilemeyen sert yükselişlerle daha da artan şüpheler, algoritmalar ve yüksek hızlı işlemler (High Frequency Trading-HFT) fısıltı gazetesinden başka mecrada makes bulamıyor. Zira Saray’ın Borsa operasyonunu yazacak gazeteciler gözünü mahpushanede açabilir.
İPUCU ESKİ CEO’NUN O SÖZLERİNDE…
2017 başından bu yana gösterge endekste yüzde 1 ve fevkinde kayıp veya kazanç kaydedilen her üç günün ikisinde Yatırım Finansman’ın al/sat talimatları tayin edici oldu. 12 günün 8’inde Yatırım Finansman en büyük net alıcı ya da en büyük net satıcı oldu. Yatırım Finansman, siyasî ve iktisadî risklerin en üst seviyeye çıktığı 2017 senesine dâir nasıl bir beklenti ile hareket ediyor kimse bilmiyor.
Umumî bir temayül olsa Borsa’nın hacmindeki artış 100 milyon lira gibi komik bir tutarda kalmazdı. Hacim neredeyse yerinde sayarken, yüzde 200-300 düşen hisseler varken endeksin 8 bin puan birden yükselmesi hiç inandırıcı değil.
Yatırım Finansman’ın eski CEO’su Şeniz Yarcan, 2016’da piyasadaki sıradışı hareketlere ilişkin Dünya gazetesine şöyle bir beyanat vermişti:
“Bir yatırımcı değil, algoritmalarla işlem yapan büyük, yeni bir fon-yatırımcı profili.”
Yatırımcı değilse ne? Fon perdesi çekilince ötesine gitmek zorlaşıyor haliyle.
İstanbul Portföy ortağı Turgay Ozaner’in şu sözleri de manidar: “Günlerce uğraşmamıza rağmen, aracı şirketlerin birinden öbürüne atlayan bu yatırımcıyı tespit edemedik. Gizemli kişiyle ilgili kimse kesin bir şey bilmiyor. Burası Türkiye.”
BORSA’DA SİSTEM DEĞİŞTİ, BÖYLE OLDU!
Borsa İstanbul’un 2016 sonunda bilgisayar hesaplamaları üzerinden yeni bir sisteme geçtiğini de hatırlatmak isterim. Seçim gecesi trafoya kedilerin girdiği Türkiye’de sistem değişikliğinin tedai ettirdiği şeyler hiç normal değil.
Sistem değişti. Hintli Herif ortaya çıktı. Yatırım Finansman tek başına Borsa’yı parmağında oynatıyor. Bütün bunlar olup biterken SPK ve Borsa İstanbul komik gong çalma merasimleri tertip ediyor. Borsa’ya yeni şirket ve yatırımcı gelmediği için mevcut şirketlerden sırası gelen için ‘kutlama’ gongu çalıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 32. Başkanı Franklin Delano Roosevelt (d. 30 Ocak 1882–ö. 12 Nisan 1945) sanki Türkiye’nin bugünlerini tarif etmiş:
“Bütün insanların bir avuç yönetici tarafından idare edildiği bir devlet sistemi kurmak isteyenler buna Yeni Düzen ismini verir. Oysa ne yenidir ne de düzendir.”
Semih Ardıç / TR724.com