Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine bakıldığında 2002 yılı verilerinde 37 bin 263, 2 bin 592 erkek çocuğunun erken yaşta evlendirildiğini söyledi. 2014 yılında erkek çocuklarda bin 670, kız çocuklarında ise bu rakamın 34 bin 629 olarak gerçekleştiğini belirten Bozdağ, "Esasında hem erkek çocuklarda hem de kız çocuklarda hükümetlerimiz döneminde erken yaşta evlilik konusunda az da olsa bir azalmanın olduğunu görüyoruz ancak bu yeterli değil, bunu daha ileri noktaya taşımamız lazım." diye konuştu.
Dört partinin 'Aile kurumunun güçlendirilmesi için boşanma olaylarının ve sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi' amacıyla ayrı ayrı verdiği Araştırma Önergeleri teker teker okundu. Önergeler birleştirilerek tek bir önerge olarak görüşülmesine karar verildi.
Önerge adına ilk sözü hükümet adına Adalet bakanı Bekir Bozdağ aldı.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında 20 bin civarında olan evlenme sayısının 2014 yılı sonu itibarıyla 600 binlere ulaştığını belirten Bozdağ, "Yine 2 bin civarında olan ilk yıllardaki boşanma sayısının 130 bin civarına yaklaştığını da görmekteyiz." dedi. 2014 yılı TÜİK verileri incelendiğinde gerçekleşen 130 bin 913 boşanmanın 126 bin 732'sinin şiddetli geçimsizlikten kaynaklandığı kaydeden Adalet Bakanı, "107 boşanmanın zinadan, 31 boşanmanın cana kast ve pek fena muameleden, 36 boşanmanın cürüm ve haysiyetsizlikten, 200 boşanmanın terkten, 61 boşanmanın akıl hastalığı sebeplerinden, bin 280 boşanmanın da diğer sebeplerden gerçekleştiği şu andaki adli kayıtlardan da anlaşılmaktadır, TÜİK verilerinden de açıkça görülmektedir. Tabii, boşanma oranlarında Türkiye'de bir artış olduğu gerçek bu artan nüfus ve başka sorunlar, pek çok şey bunda etki sahibidir, elbette bunların araştırılmasında fayda var." diye konuştu.
OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin 34 ülke içerisinde boşanma oranının yüksekliği bakımından 27'nci sırada olduğunu ifade eden Bekir Bozdağ, şunları kaydetti: "Buradaki durumumuz iyidir ancak Türk toplumu bakımından baktığımızda durumumuzun iyi olmadığını da buradan ifade etmek lazım. Zira, bizim toplumumuzun sahip olduğu kültürel anlayışlar, değer yargıları, medeniyet tasavvuru diğer ülkelerle farklılık arz ettiğinden bu rakamın elbette aşağıda olmasında fayda vardır. Esasında, boşanma nedenlerinin verilerinin yanlışlığını da görüyoruz biz çünkü pek çok ailenin gerçek boşanma sebebi yerine yargılama süreçleri içerisinde onları gizleyerek 'şiddetli geçimsizlik' çatısı altında bir boşanma veri bankası adeta oluşturduğunu da görüyoruz çünkü sebepleri ailelerin de gizlediğini hepimiz müşahede ediyoruz. Onun için bu noktada sebeplerin gerçek olarak tespiti de çözüm arayışlarına yardımcı olacaktır. Hem Aile Bakanlığımız hem de Adalet Bakanlığımız yeni dönemde bu konuda gerekli adımları atmak için ayrı ayrı çalışmalar yürütmektedirler. İnşallah, bu komisyonun çalışması da bizim için yol gösterici olacaktır."
"2014 YILINA KIZ ÇOCUKLARINDA ERKEN EVLENME 34 BİN 629 OLARAK GERÇEKLEŞTİ"
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine bakıldığında 2002 yılı verilerinde 37 bin 263 kız çocuğunun erken yaşta evlendiğini vurgulayan Adalet Bakanı, "2 bin 592 erkek çocuğunun erken yaşta evlendiğini veya evlendirildiğini daha doğrusu görüyoruz, aileler vasıtasıyla veya başka şekilde. 2014 yılına baktığımızda ise erkek çocuklarda bin 670, kız çocuklarında ise bu rakamın 34 bin 629 olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Esasında hem erkek çocuklarda hem de kız çocuklarda hükümetlerimiz döneminde erken yaşta evlilik konusunda az da olsa bir azalmanın olduğunu görüyoruz ancak bu yeterli değil, bunu daha ileri noktaya taşımamız lazım. AK Parti hükümetleri döneminde kız çocuklarımızın ve erkek çocuklarımızın erken yaşta evlenmelerini önlemek maksadıyla pek çok adım atılmıştır. 'Bunlardan en önemlisi nedir?' diye sorarsanız, bana göre, en önemli attığımız tarihi adım 4+4+4 eğitim sistemiyle beraber zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılmasıdır. Zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılması, hem kız çocuklarımızın hem de erkek çocuklarımızın erken yaşta evlendirilmelerinin engellenmesi konusunda en önemli güç kaynağı olacaktır, hem velilerin bu noktadaki anlayışlarını değiştirmesine etki edecek hem de devletin bu meseleyi yakından takibi konusunda da önemli bir imkan oluşturacaktır." açıklamasında bulundu. CİHAN