15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve sonrasını inceleyen rapor, insan hakları dernekleri ve Avrupa kurumları tarafından yayımlanan araştırmaların yanı sıra basında çıkan haberleri derledi.
Euronews'te yer alan habere göre raporda, "son bir yıl, Türkiye'deki tasfiyelerin ve yaygın insan hakları ihlallerinin OHAL'in bitmesiyle sona ermediğini göstermiştir. OHAL'in Türk toplumundaki tüm sektörler için yıkıcı etkisi 19 Temmuz 2018'den sonra da devam etmiş ve muhtemelen gelecekte de devam edecektir." ifadelerine yer verildi.
Altı bölümden oluşan çalışmanın ilk kısmında toplanma ve gösteri hakkının kısıtlandığı belirtildi. Bunun için hükümetin LGBTİ+ yürüyüşlerine ve Cumartesi Anneleri etkinliklerine getirdiği yasaklar örnek verildi.
İkinci kısımda terör örgütü iltisakı gerekçesiyle Kanun Hükmünde Kararname ile işten çıkarılan kamu çalışanlarının durumu incelendi. Raporda, son yayımlanan KHK ile beraber çok sayıda farklı kurumda çalışan 131 bin 311 memurun ihraç edildiğinin altı çizildi.
Raporun üçüncü ve dördüncü bölümlerinde gazetecilere yönelik baskıların ve keyfi tutuklamaların devam ettiği yönünde araştırmalara yer verildi. Beşinci kısımda ise anayasada yapılan değişiklikler ve "bazı kanun ve KHK'lerde değişiklik yapılmasına dair" 7145 sayılı kanun detaylı olarak incelendi.
'Çok sayıda Türk vatandaşı yurt dışına göç ediyor'
Çalışmanın son bölümünde geçtiğimiz üç yıllık sürecin Türkiye üzerindeki etkileri incelendi. Halkın günlük hayatının olumsuz yönde değiştiğini belirten rapor, güvenlik ve ekonomik endişeler nedeniyle Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışında artış olduğuna değindi.
Diğer yandan Avrupa Birliği Parlamentosu'nun 2019 Mart'ta kabul ettiği önerge de hatırlatılarak, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin riske girdiği ifade edildi. Son olarak ülkedeki insan haklarının geliştirilmesi için Türk hükümetinin yanı sıra Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'e tavsiyelerde bulunuldu.
Raporu hazırlayan ve yayımlayan Brüksel merkezli Barış ve Adalet Platformu (Platform for Peace and Justice) kendini "az gündeme gelen Türkiye'deki insan hakları ihlalleri üzerinde odaklanan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş" olarak nitelendiriyor. 2017 yılında kurulan derneğe akademisyenler, avukatlar, gazeteciler ve sivil toplum aktivistleri katkıda bulunuyor.
