Yunanistan’ı istilayı kafaya koyan Pers Hükümdarı 1. Serhas, Termopylae geçidine dayandığında karşısına 300 Spartalı ile Leonidas dikilir. Grek savunması iki gün boyunca geçidi koruyarak kendilerinin bin katı Pers ordusuna geçit vermez. Ta ki Epialtes adında o civardan birinin, Grek hatlarının gerisine çıkan küçük bir dağ geçidini Perslere gösterene kadar. Yenilgi kaçınılmazdır ama 300 Spartalı’nın direnişi bir “yiğitlik” efsanesi olarak nesilden nesile aktarılır.
Tam 547! Türkiye’de TÜRKSAT üzerinden uydu yayını yapan televizyon kanallarının sayısı bu. Listenin 86. sırasındaki isim Can Erzincan TV. Personel sayısı ise topu topu 40 kişi...
300 Spartalı’dan mülhem kendilerine 40 Can Erzincanlı yakıştırmasını yapan bu gazeteciler “basın özgürlüğü” geçidini korumak adına nicedir direndiklerini ifade ediyor. Perslerin 300 Spartalı’ya taktığı gibi hükümet de 40 Can Erzincanlı’ya fena halde kafayı takmış durumda. Aleyhte haberler, soruşturmalar, kayyım planları derken “küçük dağ geçidini” gösteren TÜRKSAT oldu. Can Erzincan TV’nin uydu tahsis sözleşmesi tek taraflı feshedildi. Böylece TÜRKSAT’tan yayın yapabilen “havuz dışı” seslerden biri daha eksilmiş oldu.
Zaten kaç tane vardı ki?...
“SANAYİ TİPİ” MEDYA PLAZA
40 Can Erzincanlı’yı konuşmak üzere Levent Sanayi Mahallesinde yedi katlı bir binanın önündeyiz. Bina bu haliyle bir medya plazadan çok tipik sanayi işhanlarını andırıyor. Girişte Can Erzincan’a dair bir ibare yok. Röportaj için irtibat kurduğum meslektaşımı bir kez daha arıyorum: “Doğru yerde miyim?”
Ağır çıkan bir asansörle ikinci kattayım. Burası bir düğün salonunun üstü. Taş çatlasa 400 metrekare bir yer. Mekan bir televizyon kanalından ziyade muhasebe ofisini andırıyor. Stüdyo, ofisin tam ortasında. Ses yalıtımını tavandan zemine çekilmiş büyük siyah perdeler sağlıyor. Ne kadar sağladığı tartışılır. Canlı yayınlarda çalışanlar gürültü çıkarmamak için neredeyse ayaklarının ucuna basarak yürüyor.
Reji, kontraplakla ayrılmış bir odacıktan ibaret. Televizyon kanallarının olmazsa olması sayılan “offtube” (ses kaydı yapılan bölüm) belli ki el emeği göz nuru... Banyo kapısını andıran kapıyı gösteren meslektaşım “Bak bunu sanayiden çıkmacıdan aldım! Kelepir...” diyor.
Aslında Can Erzincan TV’nin özeti de bu; kelepir! Ekipmanları kelepir, mobilyaları kelepir, kapı-duvarları kelepir... Personel bile kelepir!
Mekan ve imkan kısıtlı olunca sineğin yağını çıkarmak zorunda kalmışlar. Bu nedenle Can Erzincan TV minik odacıklardan oluşan bir labirent gibi. Labirentin en ferah odası kuşkusuz Recep Aktaş’ın odası. Onu, TÜRKSAT’tan gelen ihtarnamenin başında buluyorum. Yakasından çıkarmadığı kravatı bunaltan havaya yenik düşmüş.
Recep Aktaş iflah olmaz bir televizyon aşığı. Yazılı basın ile neredeyse çeyrek asıra ulaşan bir ilişkisi var. Ama o çok istediği televizyonculuğa 2013 yılında başlamış. Televizyonu açınca gazeteyi kapatmış. Televizyon dediysek gayet mütevazi. Programların çoğunda zaten kendisi ve sazı varmış. Ama hayali başkaymış: “Haber kanalı hep hayalimdi. Bir defasında spiker falan almıştım. Ama haber demek haberci demek. Cesaret edemedim bir türlü. Yetişmiş elemana parayı nasıl bulacaktım?”
Hani dedik ya kelepir... Recep Aktaş’ın şansı Bugün TV ve Kanaltürk’e el konulmasıyla yaver (!) gidiyor. Kayyımların işten kovduğu haberciler bir anda açıkta kalınca Recep Aktaş’a gündoğuyor; al sana kelepir haberci!
“Bugün TV’yi hep izlerdim zaten. El konulma sürecinde de izledim. Hatta o gün nöbetçi olan arkadaşa dedim ki ‘hemen bir altyazı yaz. Bugün TV ve Kanaltürk’e yapılan bu hukuksuzluğu basına darbe olarak kabul ediyorum. Zulmü kınıyorum. Bu arkadaşları mikrofonları elinden alındığı an kendi kanalıma davet ediyorum.’ Altyazı o gün akşama kadar döndü. Ertesi gün... Turan Görüryılmaz ve Fatih Akalın bey geldi. Direkt yayına aldım. Bir gün sonra Tarık Toros geldi. ‘Recep bey bir davet yapmışsınız. Bu davet öylesine bir davet miydi? Yoksa gerçek bir davet mi? Ne kadar samimisiniz?’ diye sordu. Ben de ‘Ne zaman isterseniz gelin başlayın. İsterseniz hemen şimdi başlayın’ dedim. Kelepir maceramız işte böyle başladı.”
Bugün TV’den, Kanaltürk’ten kovulan gazeteciler metroya Gayrettepe’den biniyor, Sanayi Mahallesi durağında iniyor. “Haber kanalı” Can Erzincan böylece start alıyor. Haberciler, habercilikten önce tamir, montaj, marangozluk becerilerini sergiliyor. “Çıkma” kapılar güç bela monte ediliyor... Masalar kuruluyor... Perdeler çekiliyor... Duvarlar boyanıyor... Sonra “5,4, 3, 2, 1... Yayın!”
“Gelenler için önce ‘Can Erzincan’a kadar düştüler’ dediler. Doğru. Medya plazalarında değildik. Devasa stüdyolarımız yoktu. Bırakın stüdyoyu doğru dürüst mikrofonumuz bile yoktu! Hatta yeni gelen bir muhabire şakayla karışık ‘Yahu gelirken en azından bir mikrofon getireydin!’ dedim. Bunu bile ciddiye almışlar. Savcının iddiası; yok aletleri kaçırmışlar, yok kameraları kaçırmışlar... E gel de bir gör o zaman nerede o aletler, kameralar? Karalamakla olmaz.”
RTÜK OLMADI TÜRKSAT VERELİM...
CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI
Recep Aktaş, “Neden sizinle uğraşıyorlar?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Ben zulme isyan ediyorum arkadaş! Tek sebebi bu. Böyle intikam alıyorlar bizden.
Ama yanlış bir intikam bu. Terörist diyorlar personelime. Yahu nasıl terörist bu? Havuz medyasında bile çalışmış insanlar bunlar. Adamlar sonuçta profesyonel.
Benim de bir haber kanalı hayalim var. E böyle adamları bulunca kaçırmayalım dedik. Beni hayallerime ulaştırdılar. Belki maaşlarını gününde ödeyemedik ama hiçbirinden laf duymadık. Bu insanlar bulunmaz insanlar. Bu insanları karalamanın bir vebali var.”
Havuzu, savcısı, RTÜK’ü, TÜRKSAT’ı topyekün televizyonu bitirmek için uğraşıyor. Niye?
“Beni saymazsanız tam 40 kişiyiz. 40 Can Erzincanlı!” diyor Recep Aktaş. Ve ekliyor: “400 metrekare bir yer. Aylık kirası 10 bin lira. Üst katımızda düğün salonu... Alt katımızda düğün salonu... İşte böyle bir yer Can Erzincan TV. Sanayi tipi medya plaza! (Gülüyor) Ama biz neymişimiz meğer? Kendini imparator zannedenlerin korktukları bir yer haline gelmişiz. Bu korku niye? Çünkü burada farklı bir ses var! Bırakın kapatmayı aslında bize madalya vermeleri lazım. İktidarın zaten bir sürü kanalı, yağlayanlar-ballayanlar var. Bizi izleyip doğruları öğrenmeleri lazım. ‘Yahu ne haldeyiz? Buradan bir görelim.’ demeleri lazım. Bizi bırakın kapatmayı koruma altına almaları lazım.” Ama tahammül edemediler. Niçin? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası dışında kaldığımız için...”
Gelinen noktayı kronolojiye döken Recep Aktaş şunları anlatıyor: “Önce Cem Küçük yazdı. ‘Yakında kapatılacak’ dedi. Sonra havuz dahil oldu göreve. Her gün bir haber. Yok FETÖ... Yok terör örgütü... RTÜK’ten bir tepki bekledik. Nerdeee? Burası en nihayetinde ticari bir kurum. Reklam verenleri aradılar. ‘Reklam vermeyin’ diye tehdit ettiler. Nereden bakarsan aylık 100 bin liralık zararım var. Ne yaparsın? Şaşırmış durumdayız. Ne var ne yok satıp TÜRKSAT’a para ödemişiz. TÜRKSAT yönetim kurulu da bizim paralarımızla maaşlarını alıp kıtır kıtır yemiş. Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum! Bir tesellim 22 bin dolarlık TÜRKSAT masrafından kurtulduk. (Gülüyor) Artık uydu parasıyla maaşları öderiz.”
RTÜK OLMADI TÜRKSAT VERELİM...
Recep Aktaş’ın anlattığına göre RTÜK içinde sırf Can Erzincan TV için bir ‘fişleme’ birimi oluşturulmuş. Zaten o birimin faaliyete geçmesinin akabinde uyarılar yağmaya başlamış. Gözünün üstünde kaşın var misali uyarıları peşi sıra yapıştırmış RTÜK. Sonra 8’nci maddeden ceza kesmişler. Bu ceza önemli. Aynı maddeden aynı yıl 3 kez ceza alırsan lisansın iptali bile gündeme geliyormuş. Ancak bu plan tutmamış. A planı tutmayınca B planına geçilmiş:
“Bu arada sağdan soldan dedikodular... Yok kayyum atanacak... Yok savcılık baskın yapacak... Bir de baktık SABAH’ta bir haber: ‘Savcılık iptal edin diye TÜRKSAT’a yazı yazmış. Gizlilik kararı var gazetede yayınlanıyor haber. Bu nasıl iş arkadaş? Neyse tebligat geldi. Gördük; RTÜK, TÜRKSAT... Alt kademede işi kotarmışlar.”
Can Erzincan TV avukatı şimdi bu tebligata itiraz ediyor. Ama bir sonuç alınır mı soru işareti. Recep Aktaş “Mahkeme kararıyla olmayan bir hukuksuzluğa karşı mahkemeler üzerinden hukuk arayacağız!” diyor.
Recep Aktaş aynı zamanda bir halk ozanı. Zaman zaman kadim dostu sazını alıyor eline geçiyor kameranın karşısına. Öyle nota bilgisi falan yok. “Kulakla” çalıyor. 40 Can Erzincanlı’nın Leonidas’ı, hemşerisi Aşık Daimi’nin o meşhur türküsüyle noktalıyor söyleşiyi. Masum bir aranjmanla:
“Ne ağlarsın benim Can Erzincanım?
Bu da gelir bu da geçer ağlama...”
Geçer mi? bekleyelim ve görelim...
CUMA ULUS, GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Bir ülkede nasıl bir rejim olduğunu anlamak için gazetecilerine bakacaksınız. Ancak gazeteciler özgürse bir demokrasiden söz edilebilir. Bu süreçte 3 bin gazeteci işsiz kaldı. 35 gazeteci tutuklandı. İktidarı eleştirmek artık büyük suç! Gerçek gazetecilik yapmak artık büyük suç! Can Erzincan TV’de biz bunu yaptık. Taraf tutmadan doğru olanı verdik. Düşünsenize, sadece bunu yapabilen kanal o kadar az ki... Böylece Can Erzincan öne çıktı. Yayınları izlenir oldu. Nerede mağduriyet varsa onların sesi oldu. İşte şimdi bu sesi boğmaya çalışıyorlar. Bu ceza aslında bize değil. Halkın doğru bilgi alma özgürlüğüne kesilmiş bir ceza... Bu ülkede özgür bir şekilde gazetecilik yaptırmadılar, yapamadık. Bu bize dert oldu. Ama biz de susmayacağız, susturamayacaklar! Bu da onlara dert olsun…”
40 CAN ERZİNCANLI, OYUNCU KADROSU:
40 CAN ERZİNCANLI: Himself (Kendileri)
SARAYIN KUDRETLİ GAZETECİSİ: Cem Küçük
CUMHURİYET SAVCISI: Hasan Yılmaz
RTÜK ÜST KURUL: Prof. Dr. İlhan Yerlikaya (Başkan-AKP), Doç. Dr. Hamit Ersoy (Üye-AKP), Nurullah Öztürk (Üye-AKP), Taha Yücel (Üye-AKP).
RTÜK İZLEME VE DEĞERLENDİRME DAİRESİ BAŞKANLIĞI: Dr. Mehmet Çakırtaş (Başkan), Murat Ellialtı (BY), Fatih Yalçın (BY), Dr. Hüseyin Pala (BY), Dr. Yaşar Uğurlu (BY).
TÜRKSAT A.Ş.: Cenk Şen (Genel Müdür) Abdulkadir Şener (GMY), Cemal Tunalı (GMY), Dr. Halil Yeşilçimen (GMY), Dr. Şenol Gülgönül (GMY),
Mustafa Çavuşoğlu (Teftiş Kurulu Başkanı), Mehmet Çerikçi (Hukuk Müşaviri)
ERKAN AKKUŞ, SUNUCU/YAPIMCI
“Bu benim için ikinci travma. Ama şaşırmadım. Hukuktan bahsetmenin anlamı yok. Birileri ‘kapat’ deyince kanalların kapatıldığı, işin bu kadar basitleştiği bir dönemdeyiz. Gazetecilerin artık kapatmalarla, kayyum atamalarıyla tecrübelendiği bir dönemdeyiz. Can Erzincan TV iki sebeple rahatsız etti:
Birincisi; bu kanalı artık kendi tabanları da izlemeye başlamıştı. Haliyle kafalarda soru işaretleri uyandırdı. İkinci sebep ise; Can Erzincan TV’nin aslında toplumda olması gereken bir konsensüsü ekranda sağlamış olması. Siyasetin kutuplaştırdığı, ayrıştırdığı bir dönemde, Can Erzincan TV inadına birleştirdi. Bunu en azından ekran bazında yaptı.”
NE OLDU?
2015 Ekim:
Kanaltürk ve Bugün TV’ye kayyum atandı. Kayyum kararıyla kovulan bazı çalışanlar Can Erzincan TV’de işe başladı.
2016 Ocak:
• Can Erzincan TV atağa kalktı. Hükümetin radarına girmesi gecikmedi.
Mart:
• Cem Küçük, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yakında vereceği kararla Can Erzincan’ı Türksat’tan düşürmesi için bu kuruma resmi yazı gönderecektir. Aslında Başsavcılığa kalmadan elindeki büyük yetkilerle RTÜK bunu yapabilirdi hala yapabilir. “ dedi.
Nisan:
• RTÜK üst kurul toplantısında AKP’li üyeler Can Erzincan TV’ye ceza verilmesini istedi. Talep 4’e karşı 5 oyla reddedildi.
• CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, aralarında Can Erzincan TV’nin de bulunduğu sekiz TV kanalının daha RTÜK aracılığıyla kapatılmak istendiğini açıkladı.
Haziran:
• RTÜK Üst Kurulu’nu by-pass eden RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, TÜRKSAT’a bir yazı göndererek “Can Erzincan TV terör propagandası yapıyor” dedi.
• TÜRKSAT da bu yazıyı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma bürosuna paslayarak “Ne diyorsunuz?” diye sordu.
• Terör savcısı Hasan Yılmaz “Can Erzincan TV, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün propagandasını yapmaktadır. Uydu sözleşmesinin iptalini değerlendirin” cevabını verdi.
• TÜRKSAT, Can Erzincan TV ile olan “Uydu Kapasite Tahsisi” sözleşmesinin 16 Temmuz’dan itibaren feshedildiğini noter aracılığıyla bildirdi.