Ahwalnews.com'un haberine göre Motorin bütün dünyada yüzde 15 ucuzladı Ancak Türkiye'de benzini geçti
Bu değişim son dönemde adı çevre kirliliği skandallarıyla anılan motorinin kullanımına sınırlama, yani çevre duyarlılığı açısından iyi bir haber gibi görünüyor. Ancak Türkiye gibi gelişen bir piyasanın dinamiklerine, özellikle de süregelen ekonomik krizin etkileri hala güçlü şekilde hissedilirken, son derece ters bir durum olarak gözüküyor.
Çünkü dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi benzin özel otomobiller için kullanılan bir akaryakıt türüyken, dizel yani motorin tarım, sanayi ve nakliye gibi üretim çarklarının tamamını kapsayan bir dizi alanda temel maliyet belirleyici olarak başı çekiyor.
Üretimde kullanılan motorinin, tüketim amaçlı olarak işlev gören benzine göre daha yüksek fiyatlara ulaşması, Türkiye’nin daha fazla yerli üretim, daha düşük maliyet ve dış pazarda daha fazla rekabet edebilecek ihraç malı üretme hedeflerine pek de uygunluk göstermiyor. Tasarrufu ve üretimi önceleyen bir ülkenin çıkarlarına uymuyor.
Diğer taraftan yeni fiyat politikasının, yani daha ucuz benzin, daha pahalı motorin politikasının küresel ölçekte karşılığı da önemli tersliğe işaret ediyor. Çünkü motorin fiyatları, oto üreticilerinin art arda yaşadığı egzoz emisyon skandalları sonrasında benzine göre son yılların en avantajlı konumuna gelmiş durumda.
Kasım ortasından bu yana küresel petrol fiyatları yaklaşık yüzde 16.5 gerilerken, nihai ürün olarak kullanılan benzin ve motorin fiyatlarında da gevşeme yaşandı. Ancak bu düşüş eşit düzeyde olmadı.
Borsalarda vergisiz, toptan galon fiyatı (3.8 litre) benzinde yüzde 3.5’lik ucuzlamayla 1.4 dolara gerilerken, dizel ürün fiyatları 1.45 dolardan 1.23 dolara geriledi. Bu da motorin fiyatlarındaki ucuzlamanın yüzde 15’i aştığı anlamına geliyor.
Küresel piyasalarda dizel yakıt kullanıcıları lehine yaşanan değişim Türkiye’de ise hem aynı dönemde hem de uzun vadede tersine hissediliyor.
Geçen yıl ortasından bu yana akaryakıtta otomatik fiyatlama sistemini kaldırıp vergilendirmede eşel mobil sistemine geçerek fiyat ayarlamalarını serbest piyasa dışına çıkaran Türkiye’de kullanımı zorunlu olan motorin hızla benzinden daha pahalı bir ürün hale geldi.
Piyasadan örnekleyelim: 2017 başında İstanbul'un Bağcılar ilçesinde Petrol Ofisi istasyonlarında 1 litre benzin 5.38 TL, 1 litre motorin de 4.64 TL’den satılıyordu. Bu fiyatlara göre motorin benzine göre yüzde yüzde 26 daha ucuzdu. 2018 başında aynı yer ve satıcıda benzin 5.57, motorin ise 5.03 TL olarak fiyatlanıyordu. Bu durumda motorin benzine göre yüzde 9.8 daha düşük maliyetliydi.
Geçen yıl dünyada dizel fiyatlarının benzine göre çok daha hızlı düşmeye başladığı Kasım ortasında Bağcılar’daki Petrol Ofisi istasyonunda benzinin litre fiyatı 6.45, motorinin litre fiyatı ise 6.35 TL’ydi ve motorin yüzde 1.5 daha ucuz fiyatla satılıyordu.
Bugün itibariyle motorin fiyatı Türkiye genelinde benzine göre yüzde 1 daha fazla. Bu değişimde son iki yıl içinde yapılan zam oranlarının farklılığı etkili. 2017 başından bu yana benzin fiyatlarına yapılan zam oranının yüzde 12.4 olurken, motorin fiyatlarındaki artış oranının yüzde 31.5’e ulaştı. Sadece 2018 başından bu yana motorin fiyatlarına yüzde 21.2 zam yapılırken, benzindeki artış yüzde 8.6’da kaldı.
Öte yandan bu zam farklarının nedenini dünya fiyatları ve kur artışı gibi etkenlerle açıklaman mantığa oturmuyor. Örneğin son iki ayda dünya benzin fiyatları dolar bazında sadece yüzde 3.5 düşerken Türkiye’de pompa fiyatları yüzde 6.2 ucuzladı.
Buna karşın, dünya pazarlarında motorin fiyatlarındaki yüzde 15.5’lik dolar bazlı ucuzlamanın, Türkiye’deki pompa fiyatlarına TL bazında sadece yüzde 3.1 yansıdığı görülüyor. Bu durum, motorin fiyatlarındaki değişimin önemli ölçüde devletin vergisel etkisinden kaynaklandığını gösteriyor.
Geçen yıl akaryakıttan aldığı ÖTV tutarı 55.6 milyar lirada kalan (yüzde 12.6 küçüldü) AKP ekonomi yönetimi, bu yıl yüzde 23.6 artışla 68.7 milyar TL’lik ÖTV geliri hedefliyor. Ve elbette bu yıl en iyi ihtimalle yüzde 0’a yakın bir büyüme öngörüsü yapılan Türkiye ekonomisinde akaryakıttan alınan vergi gelirlerini artırmak için birtakım ‘cinlik’ler yapmak gerekiyor. Sanırız bu da onlardan biri.
Peki devlet neden benzin yerine motorinden daha fazla vergi almayı tercih etmiş olabilir? Tüketim miktarları bunu açıklıyor. Enerji Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de günlük benzin tüketimi 7-7.5 milyon litre düzeyinde seyrederken, motorin yani mazot tüketimi 45-50 milyon litreyi buluyor.
Yani devlet akaryakıttan aldığı verginin büyük çoğunluğunu üreticinin kullandığı motorinden elde ediyor. Bu nedene vergi gelirlerini artırmanın en kolay yollarından biri motorinden daha çok gelir elde etmek olarak gözüküyor.
Tabii bunların bir bedeli de var. O da enflasyon ve üreticide çöküş. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce enflasyonla mücadele için soğan depolarını bastırıp bugünlerde aynı tehdidi marketler için yaparken üretici ve ticari kesimin maliyetlerindeki bu artışı pek dile getirmiyor.
Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ülkede yıllık enflasyon tüketicide yüzde 20’yken, üretici kesiminde yüzde 34’ü buluyor. Üretici fiyatlarındaki bu yüksek artışın itici motorunu ise son bir yılda yüzde 57 zamlanan enerji fiyatları oluşturuyor.
Bu veriler bir yandan üreticilerin maliyet artışını tüketiciye yansıtmakta zorlandığını gösterirken, diğer taraftan firmaların sayıları onbinlerle ifade edilen konkordato talepleri, iflaslar ve borç yapılandırmalarının da nedenini açıklıyor.