Eksiği gideren
ABDULLAH AYMAZ
Afrika’ya fakirlere kesilip dağıtılmak üzere kurbanlık bulma gayretine giren bir adanmış ruh yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
Bizim de kurbanlık bulma hedefimiz vardı. Bu güzelliği herkese yaymak istiyorduk. Gelen para bir zarfa konuyor, üzerine de veren kişinin ismiyle, verdiği miktarı not alınıyordu. Bayrama az kalmıştı. Gelen miktarın Time to Help'e teslim edilmesi gerekiyordu. Hedefin yarısından fazlası bulunmuş, zarfın üzerinde yazan miktar teslim edilmişti.
Aramızda tatlı bir rekabet vardı. Aslında burası da bir Afrika ülkesiydi…
Maksat belliydi: Bazıları itibarıyla senede bir defa da olsun et yüzü görmelerine vesile olmak. Aslında öğretmenlerin durumu da çok parlak değildi. Yaşadıkları yerler Tanzanya standartlarında çok iyi sayılmazdı. Aldıkları ücretler de göz doldurur nicelikte değildi. Zaten ülkede öğretmenlik geliri sebebiyle en son tercih edilen mesleklerdendi.
İçlerinden biri vardı ki, Ramazan ayında da bu güzel yardımlaşma organizasyonunda okulun hedefini tutturmak için canla başla çalışmış, kendisinden hemen sonra gelene en az üç kat fark atmıştı. Zaman yardım zamanıydı ve kendisi de çok iyi biliyordu ki muhtaç insanlar çoktu. Defaatle imkânı olan velilerine ulaştı.
Bayram arefesine yaklaşmıştık. İki büyükbaş olan hedefimize sadece 50 bin Şilinlik bir eksik kalmıştı. Eksik kalmasın, hedefimizi tam bulalım deyip zarfımdan okulun hedefini tamamlamıştık.
Bayramın ertesi gününde yerli idareci kadın geldi ve bayram öncesi sözü alınan, ancak bayramdan sonra ulaştırılan bir miktar getirmiş. Baktım, miktar tamı tamına 50 bin Şilindi.
Bir kez daha anladım ki, yapan O idi, ayarlayan O idi. Bize sadece rolümüzü iyi oynamak düşüyordu.
Allah'a binlerce hamd olsun ki bizi hırsızlarla, zalimlerle, münafıklarla beraber değil de, Ehl-i Kitabıyla, hizmetin felsefesine uzak olanıyla da olsa dünyaya hayır getirecek bir hareket içinde bizi var etti ve ediyor.
* * *
REDDEDİLEN PAKET
Bir başka hatırayı da bir başka adanmış gönül anlatıyor:
Bu Kurban Bayramı'nda (2019) da her yıl olduğu gibi Hollanda'dan yine misafirlerimiz vardı. Onlarla Zanzibar'da kurban kesip, etlerini ihtiyaç sahibi insanların kapılarına kadar gidip dağıttık.
Merak edenler için, adada bu iş şöyle oluyor: Önceden kurban eti dağıtımı yapılacak köydeki muhtar ziyaret ediliyor. Yardıma muhtaç ailelerin listesi alınıyor. Bayram günü kesilen hayvanların etleri bir güzel paketlenip arabalara konuyor. Dağıtım yapılacak köylere ulaşılıyor. Muhtar elindeki listeyle gönüllülerin önüne düşüyor. Ev ev dolaşılıp paketler muhtaç ailelere dağıtılıyor.
Hollanda'dan gelen grup bu gelişlerinde sadece et dağıtmakla kalmadı, gıda paketi de dağıttı.
Ada köylerinden birine gıda dağıtımı için gittik. Yine aynı şekilde, muhtar önümüze düştü. Bir eve vardık. Baktık bir yaşlı kadın... Etrafında çocuklar vardı. Paketi kadıncağıza uzattık, kabul etmedi. Israr ettikçe reddetti.
Tercüman vasıtasıyla sorduk; meğer kadın, "Karşı evdeki aile bizden daha muhtaç, onlara verin." diyormuş. "Onlara da vereceğiz, sen hele bu paketi bir al." dediysek de, "Olmaz, önce ona verin, sonra bana verirsiniz." dedi.
Çaresiz karşı eve geçtik. Evde içler acısı bir manzara vardı: Karşımızda yatalak bir kadın ve üç çocuk duruyordu. Kadıncağızın kocası üç ay önce kanserden vefat etmiş.
Üç yetimiyle kalakalmış. Üstelik kadın da kansermiş. Bakımını 13 yaşındaki kızı yapıyormuş. Kardeşlerinin yükü de bu kızcağıza kalmış. Misafirlerimiz ağlamamak için kendilerini zor tuttular. Ben de ilk defa böyle bir manzaraya şahit oluyordum. Benim de misafirlerden kalır bir yanım yoktu. Kadıncağızın paketi tutacak takati bile yoktu. Çok hisli anlar yaşadık.
Kalan paketleri dağıtmak için devam etmemiz gerekiyordu. Nemli gözlerle dışarı çıktık. Ama aklımız hâlâ içerideydi. Az önce paketimizin reddedildiği eve yine girdik. Karşı eve verdik, artık kabul edersiniz, dedik. Kadın paketi aldı. Dediği eve gitti. Paketi bırakıp geri çıktı. Onlar benden daha çok muhtaç, dedi. Kendi paketini de o eve verdi.
Hayırdan hayır doğuyor ve bir sâlih daire meydana geliyor; Elhamdülillah, güzellikler dünyaya yayılıp dağılıyor…