Yaşanan hukuksuzluklar karşısında susmadığı için Metris Cezaevi'ne gönderildiğini kaydeden gazeteci Keneş, ‘Sansürlendim' başlığıyla kaleme aldığı yazıda, fikirlerinden dolayı hapse atıldığını ifade etti. Fiziken sansürlendiğini vurgulayan gazeteci Keneş “Sansür şartlarına da boyun eğecek değilim. Herkesin kenetlenerek güç vermesi en büyük umudum.” dedi.
Keneş'in mektubu şöyle:
“SANSÜRLENDİM
Bazen hemşehrim ve meslektaşım Hrant Dink'in başına gelen gibi gerçekleştirilir, bazen benim başıma gelen gibi. Fikirleri sansürlenemeyen; baskılara tehditlere boyun eğip sinmeyen bir gazeteci olarak fiilen ve fiziken sansürlenmiş durumdayım. Bu satırları Metris T Tipi Kapalı Cezaevi'nden kaleme almaktayım. Suçum ise savcılığın talebine göre ‘tweet atmaya devam etmek'ten ibaret.
Konuyu biraz açayım. Kurban Bayramı tatilinden 1 gün önce avukatlarıma bir savcılık tebliği yapıldı. Basın Savcısı Umut Tepe ifademe başvuracakmış. 8 Ekim Perşembe günü savcının ofisindeydim. 14 eleştirel tweet mesajım hakkında anayasa hukukçularına göre 2007 yılında değiştirilen, Anayasa'nın 90/5 maddesiyle fiillen ilga olan TCK 299. maddesine dayanarak cumhurbaşkanına hakaret ettiğim iddiasıyla karşılaştım. Tek tek her mesajın neden hakaret olmadığını izah ettim. 2 saat süren bu sorgulamanın akabinde bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi takipsizlik kararı beklerken, savcı tutuklanmam talebiyle Erdoğan rejimi tarafından birer proje mahkeme olarak kurgulanan ve kurulan sulh ceza hakimliklerinden birine sevk edildim. Doğrusu 4. Sulh Ceza Hakimi Recep Uyanık'ın doğrudan tutuklama kararı vermesini bekledim. Ancak yapılan duruşma sonrasında seyahat özgürlüğümü kısıtlayan yurtdışı yasağı koymak kaydıyla serbest bırakıldım.
Serbest kalınca kısıtlanmış olmakla birlikte normal hayatıma geri döndüm. Adliye çıkışı yaptığım açıklamada ise bu hukuksuz kararı sert ifadelerle eleştirdim ve eleştirilerimi Twitter üzerinden sürdürdüm. Ve bingo… olan oldu. Takip eden cuma günü 16.00 sularında Savcı Umut Tepe'nin ‘tweet atmaya devam ettiğim' gerekçesiyle yine 4. Sulh Ceza Hâkimliği'ne, beni serbest bırakan karara itiraz edip, tutuklanmamı istemesi üzerine, sadece ve sadece 22 saat önce serbest kalmama karar veren 4. Sulh Ceza Hakimi Recep Uyanık, bu sefer yakalanarak tutuklanmama karar verdi. Böylece fikirlerimi ve eleştirel fikri ürünlerimi sansürleme yerine hukuksuz ve keyfi bir şekilde hapsederek doğrudan beni sansürlemiş oldular.
Hukuksuzluk tarihine geçecek bu karar kapsamında cuma akşamı gazetede işimizin başındayken canlı TV yayınları eşliğinde polis tarafından gözaltına alındım. Yaklaşık 15 saatlik gözaltı sonrasında çıkarıldığım nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne itirazımız ise dikkate alınmadı ve 4. Sulh Ceza Hakimi'nin kendisinin 22 saat önce verdiği serbest bırakılmama dair kararın aksine tutuklama kararı teyit edildi. Karar hemen uygulamaya konuldu ve Türkiye'yi demokratik bir hukuk devleti olarak görmeye ısrarla devam etmeye çabalayan hal ve hareketlerini de buna göre sürdüren bendeniz fiilen ve resmen sansürlenmiş oldum. Sansür şartlarına da boyun eğecek değilim. Fırsat buldukça hukuksuz despotlara itirazımı gücüm yettiğince haykırmaya devam edeceğim. Bu sese demokrasiyi, hukuku ve özgürlükleri önemseyen herkesin kenetlenerek güç vermesi ise en büyük umudum.”