Prof Dr. Eser Karakaş Artıgerçek.com 'daki yazısında Türkiye'nin ekonomisini değerlendirdi.
Dün (17 Haziran 2019, Pazartesi) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019 yılı Mayıs ayı Merkezi Bütçe gerçekleşmelerini açıkladı.
AKP’nin 2002-2011 yılları arası iki konuda iyi işler yaptığını söylüyorduk; birincisi AB ile başlayan katılım müzakereleri süreci, ikincisi ise kamu maliyesi.
2008 sonrası AKP önce Kopenhag kriterleri yerine Ankara kriterleri saçma lafıyla AB müzakereleri konusunda havlu attı; kamu maliyesini biraz zorlayarak bir süre daha götürdü ama artık şunu söyleyebiliriz, kamu maliyesinin geldiği yer çok korkunç bir nokta.
Özetle AKP diye bir şey kalmadı artık, geriye, kayırmacı ihaleler, hapislerde yatan gazeteciler, öğretim üyeleri, avukatlar, siyasetçiler, dış politikada da S-400 gibi çok tehlikeli macera arayışları kaldı.
Gelelim Mayıs 2019 Merkezi Bütçe gerçekleşmelerine.
Bütçe başlangıç olarak 960 milyar TL gider, 880 milyar TL gelir öngörmüş, buradan da öngörülen bütçe açığının 80 milyar TL olduğu görülüyor, bu açık 2019 senesinin bütünü için öngörülen açık, makul, kabul edilebilir bir bütçe açığı beklentisi, öngörüsü(?).
Mayıs 2019 sonu itibarıyla ise gerçekleşen bütçe açığı 67 milyar TL; başka bir ifade ile ilk beş ayda öngörülen bütçe açığının yaklaşık yüzde 84’ünü vermiş bütçe.
Bir gazete yazısı olarak büyüklükleri yuvarlayarak veriyorum, virgül sonrası büyüklükleri tamlıyorum.
Haziran ayı sonu itibarıyla çok muhtemelen 2019 bütçe açığı öngörüsü olarak başlangıçta belirlenen 80 milyar TL’lik açığı ilk altı ayda aşmış olacağız; bu çok sevimsiz gerçeğin 2019 önce mali dengelerine (!) sonra da ekonominin genel dengelerine çok olumsuz etkileri olacağı aşikâr.
Yine çok muhtemelen 23 Haziran sonrası bütçe açığını azaltmak için girişilecek hamlelerle Haziran sonrasında ya en temel kamu hizmetlerinde bile inanılmaz kısıntılara gidilecek, eğitim, sağlık, güvenlik, adalet daha da çökecek, ya da tercih çok yüksek enflasyon yönünde olacak; iki ucu pis değnek.
Hatırlayalım, 2002 sonrası ekonominin tekrar düzelme yoluna girmesinde yüzde beş düzeyinde istikrarlı hale gelen faiz dışı fazla uygulaması vardı; bugün itibarıyla muhtemelen bu kadar sert bir faiz dışı fazla vermeye gerek olmayabilir, kamu borç stokunun milli gelire oranı hala kabul edilebilir düzeylerde ama 2019 senesi bütçesinin bütünü için öngörülmüş 37 milyar TL’lik (+37 milyar TL) faiz dışı fazlanın Ocak-Mayıs dönemi itibarıyla yirmi milyar TL açık (-20 milyar TL) olarak tezahürü çok ciddi bir bütçe disiplinsizliği sorunu.
Söz konusu bütçe açıklarının, bu açıkların kabul edilemez ölçülerde artışının makroekonomik dengelere çok olumsuz etkileri olacak ama ortada aslında çok daha ciddi bir sorun daha var.
Bütçe kamu kesiminin mali planlaması demektir; yukarıda en genel hatlarıyla sunduğum mali manzara artık ortada güvenilebilir bir mali planlamanın kalmadığını göstermektedir, bu saptama, isterseniz algı da diyebilirsiniz, ortada itimat telkin eden, piyasalara sinyal üreten bir bütçe artık yoktur.
Bütçesiz, ya da başka bir ifade ile nitelikli kamu hizmeti üretemeyen, öngörüleri tutmayan, piyasaların üretildiği zaman güvenilmez bir doküman diye adlandırdıkları bir bütçe ancak kasaba devletlerinde olabilecek bir bütçedir.
Yazımı, durumun vahametini göstermek için Mayıs 2018-Mayıs 2019 gerçekleşme sonuçlarından bir başka detay ile noktalayayım.
Sadece mayıs aylarının bütçe açıkları mukayese edildiğinde 2018-2019 bütçe açığı artışı yüzde 542’dir.
Aynı aylar için faiz dışı denge mukayese edildiğinde açık yüzde 147 artış, başka bir ifade ile de faiz dışı fazlanın azalışı bu oran.
2018-2019 Mayıs ayları arasında kümülatif (birikimli) bütçe açığı artışı ise yüzde 225.
Aynı dönemin birikimli faiz dışı fazla azalışı ise yüzde üç yüze yaklaşıyor (yüzde 228).
Burası çok önemli: Damat Bey’in başında olduğu maliye çökmektedir ve bu gidişin kısa vadede durdurulması da çok zor görünmektedir.