Dünyada Türkiye uzmanı olarak bilinen insanları sayarsanız Profesör Henri Barkey, ilk sıralarda yer alır. Barkey, tek adama dayalı otoriter rejim kuran despotları ele aldığı makalesinde listenin en başına Saraydaki şahsı koymuş.
Barkey, anayasal normları hiçe sayarak despotik rejimler kuran şahıslara karşı şu eylem planını teklif ediyor: “Batılı liderler bu ülkelere ziyaret yapmamalı, bu despotları ülkelerine kabul etmemeli. Batılı ekonomik kurumlar, bu despotların yönettiği ülkelere verdikleri garantileri kaldırmalı…”
Prof. Barkey, Saraydaki şahsın Avrupalıları ve Amerikalıları kirli emelleri için rehin alan bir despot olduğunu da kayda geçiriyor. (The American Interest 19 Mart 2018).
“İslamcı Naziler” diyorum. İslam’ın argümanlarını kullanıyorlar, ama bütün hareket tarzları Hitler ve adamlarının yaptıkları şeyler…
“Der Spiegel” dergisi, 24 Mart 2018 günü Almanya’da kendilerine “Osmanlılar” adını veren bir çetenin Saraydaki şahısla doğrudan ilişkilerini yayınladı. Saraydaki şahıs adına Almanya’da fedailik yapan bu şahısların suç dosyalarına bakın: “Silah, uyuşturucu ticareti, haraç, adam kacırma, kadın ticareti, cinayet….”
Evet, kadın ticareti, silah ve uyuşturucu işi yapan, aynı zamanda Saraydaki şahsın fedailiğini üstlenen bir çetenin ismine bakın… Saraydaki şahsın bütün kirli işlerini örtmek için hergün yaptığı Osmanlı sömürüsü ile nasıl da örtüşüyor. Bu çetenin reisi, Almanya’da şu anda tutuklu yargılanıyor. Bunların Osmanlı ruhu ile de İslam’in değerleri ile de bir ilgileri yok…
Saraydaki şahıs aynı çeteleri, aynı sindirme taktiklerini Turkiye’de kullanıyor. Son olarak Aydın Dogan, hapse girmekten kurtulmak icin bütün medya grubunu Saraydaki şahsın emrindeki bir işadamına devretmek zorunda kaldı. Böylece Hitler’in Almanya’da yaptığı gibi Turkiye’de bütün medya organlarını saray rejiminin yalan makineleri haline getirdi.
Sharyl Attkisson, “Yalan; Karanlık Politikacılar Yalan Haberlerle Sizi Nasıl Kontrol Altında Tutuyor?” kitabında, 12 yıl boyunca Hitler’in propaganda bakanlığını yapan Goebbels’in şu sözlerini aktarıyor:
“Bir yalan, bin defa tekrar edilince doğru haline gelir. Yalan ne kadar büyük olursa, o kadar çok inan inanır. Aptalların bile anlayıp kabul edeceği ana kadar, kandırdığınız insanlar herşeyi kendi özgür iradeleriyla yaptıklarına inandıkları ana kadar yalanlara devam edin. Haberin sadece yalan politikasına hizmet eden kısmını yayınlayın. Gerçek, devletin en büyük düşmandır. Halkın kafasını şekillendirmek devletin en tabii hakkıdır. Yalan haberler, rejimin saldırdığı kişilere yönelik kin ve nefreti arttırmaya odaklanmalıdır…”
Bugün Türkiye’de, havuz organlarının beş yıldır Hizmet mensuplarina yönelik yalan ve nefret haberlerini her gün yayınlamalarının sebebi bu… Ama bu yalan haberlerle, sadece Türkiye’de hipnotize ettikleri insanları kandırabiliyorlar.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserligi’nin 20 Mart 2018 tarihli 29 sayfalık Türkiye raporu, ülkede nasıl bir Hitler, Kaddafi ve Saddam rejimi kurulduğunu bütün dünyaya gösteriyor. Elektroşok, suya batırma, cinsel taciz gibi işkence yöntemleri, işkence altında adam öldürme olayları Türkiye’deki rejimin karekterini yansıtıyor. 43 Avrupa ülkesi içinde hapishanede en çok insan olan ülke Türkiye… Bunların döneminde hapishanedeki insan sayısı ikiye katlandı. Bunu da Avrupa Konseyi açıkladı. (20 Mart 2018, BBC).
Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye’de insanların domates fiyatlarının yüksekliğinden bile şikayet etmekten korkar hale geldiklerini belirtiyor. Korku rejimleri, aynı zamanda talan rejimleridir. Muhalifler sindirilince, hesap soran kalmaz. Devletin kaynaklari despot ve çevresine kalır. 2018 itibariyle Turkiye’nin dış borcu 438 milyar dolara çıktı. Bunlar iktidara geldiğinde Türkiye’nin dış borcu 129 milyar dolardı.
Hitler, “Yahudiler ve komünistler Almanya’yı elimizden alacak” diyerek insanları ajite ediyor, sokağa döküyor, esir alıyordu. Saraydaki şahıs, “Çanakkale’de olduğu gibi bütün düşmanlar bize karşı birleşti” diyor. Despotların tek sermayesi budur. Kitleleri korku ile, ajitasyonla, böyle büyük yalanlarla esir alırlar. Çanakkale ile Afrin mukayesesi işte böyle büyük bir yalan… 15 Temmuz ile Çanakkale mukayesesi de boyle buyuk bir yalandi. Yalan zinciri bu, Hitler’in varisleri bunlar çünkü… Bunlarda yalan bitmez.
Turkiye’de yıllarını demokrasi mucadelesine adamış Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilacak’a darbecilik suçundan ömür boyu hapis cezası verdi bunların uyduruk mahkemeleri… Dünya medya tarihine geçecek büyük bir yalan bu…
Cumhuriyet tarihinde hiç bir zaman bu kadar başörtülü dindar kadın hapse girmedi. Cumhuriyet tarihinde hiç bir dönemde Emniyet binalarında kadınların başörtüleri zorla açılmadı. Hiç bir zaman bu kadar bebek, çocuk hapishanelenin duvarlarıarasında büyümedi. Ama ellerinde Kur’an, seçim meydanlarında milleti İslam’la aldatıyorlar. İslam tarihinin şahitlik ettiği en büyük yalanlardan biri bugün Anadolu topraklarında böyle icra ediliyor.
Kıbrıs Barış Harekatı ve Kore şehitleri dahil; en fazla asker ve polis bunların döneminde şehit oldu. Sırf 2015 haziranında kaybettiği seçimi yeniden kazanmak için İmrali’da kurdugu masayı deviren Saraydaki şahsın bu ülkeye maliyeti 1500 civarında asker ve polis şehit…
15 Temmuz gecesi ve muteakip günlerde askeri ve polisi nasıl birbirine kırdırdığı da tarihin sayfalarındaki yerini alacak elbet… Başkanlığını garantilemek için Suriye batağına soktuğu askerin verdigi yüzlerce sehit de… Ve elbette Suriye’de besleyip büyüttüğü grupların Türkiye içinde icra ettiği terör saldırıları ile hayatını kaybeden yüzlerce sivil de bunların kurbanları oldu…
En fazla mülteci bunların döneminde Türkiye’ye girdi. Turkiye’nin sosyal dokusu belki uzun yıllar tamir edilemeyecek şekilde zedelendi.
Ne yaptılar Turkiye’ye, ne kazandırdılar bu ülkeye?... Bu büyük yıkımdan başka… Varsa yoksa iki köprü, iki tüp geçit, bir havalimanı, hepsinde de diz boyu yolsuzluk var. Bir tane sanayi tesisleri, bir tane egitim hamlesi sayilacak eserleri var mi? Yok… Hizmet’in üniversitelerini ve okullarını kapattılar, ama bu üniversiteler ve okullar ayarında bir eğitim kurumu inşa edemediler.
Nasiplerine ne düştü biliyor musunuz? Cumhuriyet tarihinde en çok hapishane inşa edenler de bunlar olacak… Nasiplerine, 50 yıl Anadolu’da eğitim seferberliği yapan, dünyanin 175 ulkesinde okullar, üniversiteler açan Hizmet’le savaşmak düştü.
Hitler ve öncü kadroları da seçim kazanarak iktidara geldiler. Ama 12 yil içinde Almanya’yı yıktılar. Yerle bir oldu Almanya… Almanya’yı yahudiler ve komunistler degil, Hitler ve adamları yıktı. Final sahnesinde ise, sığınaklarda ve sokaklarda intihar etti Hitler ve adamlari… Halbuki Hitler, Avrupa’nın tamamı ve Rusya’dan sonra 300 bin askerle Hindistan’ı fethedecegini söylüyordu. (Hitler ve Napolyon, Karşılaştırmalı Bir Biyografi, Desmond Seward).
Bunu yazmak insana cok acı veriyor ama, şimdi Saraydaki şahıs ve adamları da Türkiye’de Turkiye’yi yıkıyorlar. Tarihte hep boyle olmustur. Buyuk yıkımları yapanların akibetleri çok acı olmuştur. Turkiye’deki yıkıcıların nasiplerine düşen şeylere bakın, muhtemelen yakın bir zaman dilimi içinde şahit olacağımız acı akibetlerini gösteriyor bu büyük yıkım…
Tarih en büyük şahit…