Millet 400 vekil verip de ‘huzur’ içerisinde ‘Türk Tipi Başkanlık’ sistemine geçme tehdidini yutmayınca bu kez nicedir gündeminde olan ama bir türlü şartlarının oluşmadığı ‘savaş’ konseptini devreye sokmak istiyor. Düğmesine basılan havuz medyası yaygaraya önceden başladı: “PYD, IŞİD’den daha tehlikeli”… Sonrasını sayın reis iftar nutuklarından birinde getirdi: “Kuzey Suriye’de bir devlet kurulmasına bedeli ne olursa olsun asla izin vermeyeceğiz”… Kritik MGK toplantısından da mutad endişeler ve kararlılık mesajları çıktı.

Durum şu: Saray savaş istiyor. PYD/YPG’nin bulunduğu topraklarda IŞİD’e karşı direnişi bu savaşın görünen bahanesi. PYD/YPG’nin Rojava’da ‘etnik temizlik’ yaptığı şeklindeki haberler yalan. Kamuoyunu Saray’ın siparişlerine göre ‘hazırlamak’ için yalan haber yapmak, bu medyanın olağan görevi. Bu yalana dayalı tehlikeli dayatmayı boşa çıkarmak, hepimizin ortak sorumluluğu. Söz konusu olan, ülkemizin geleceği. Türkiye’yi biraz da AKP’nin vebalini taşıdığı Suriye’deki etnik ve mezhepsel savaşın açıktan bir tarafı haline getirmek, Saray oligarşisinin gözünde bir ‘kurtuluş reçetesi’ olabilir; gerçekte ise bataklığın orta yerine çekilmemizdir…

(...)