Video: Arşiv
Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni, gazeteci yazar Can Dündar Londra’da faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin (CEFTUS) İngiltere Parlamentosu’nda düzenlenen toplantıda konuştu.
Konuşmasına “Buraya dünyanın en büyük gazeteci hapishanesinden geliyorum. 40 gazeteci şu anda hapiste. Çin ile yarışıyoruz” diye başlayan Can Dündar, Türkiye’nin mültecilerle ilgili AB ile yaptığı anlaşmayı, Türkiye’nin AB müzakereleri ile ilgili sürecini ve İngiltere’nin referandum sonucunu değerlendirdi.
Tutuklandığı günlerde Türkiye’nin mülteciler konusunda Avrupa Birliği ile müzakereler gerçekleştirdiğini ancak bu zirvenin çok kirli bir anlaşmadan ibaret olduğunu söyleyen Dündar, bu zirveden tam tersine Türkiye’nin tam üyeliği sürecinde yasaların demokratikleşeceği yönünde beklentileri olduğunu ifade etti.
Erdoğan mültecileri koz olarak kullandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mültecileri AB’ye karşı koz olarak gösterdiğini savunan Dündar, Erdoğan’ın Antalya’da düzenlenen G20 zirvesinde AB ile mülteciler üzerinden pazarlık yaptığını ve bu görüşmeden 10 gün sonra kendilerinin tutuklandıklarını dile getirdi.
AB’nin en utanç verici anlaşması
Can Dündar şöyle devam etti: “Bu anlaşma, AB tarihinin en utanç verici anlaşmalarından biridir. AB, kendi sınırlarını korumak için bütün bildiği, inandığı değerlerden vazgeçti. Tabi ki referandum sonucunu da buna katmak lazım. Korkular söz konusu olunca Avrupa’nın nasıl temel değerlerinden vazgeçtiğini gördük. Bu bizim gibi batılı değerlerle yetişmiş insanlar için hayal kırıklığı. Bizim için Avrupa aslında bir büyük bir hayaldi.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün batılı ülkelerle savaşıp onları yense bile, Türklerin kendi tarihlerini unutmamaları, aynı zamanda batı medeniyetini Türklere alıştırmak gibi bir çabası olduğunu dile getiren Dündar, Türkiye’nin şimdi ise batıya doğru değil; doğuya doğru kayan bir kimlik üzerine inşaa edildiğini savundu.
Dündar: “Tren doğuya doğru gidiyor, biz içinde batıya doğru koşuyoruz. AB üyeliği Türkiye demokrasisi için önemliydi. Biz hapishanede işkence görmediysek bu AB’nin etkileri sonucu oldu. Türkiye olarak Avrupa kapılarını koruduk yıllarca. Tam üyelik meselesine gelince Avrupa daha beklememiz gerektiğini söyledi. Oldukça da bekledik ancak iyi bir muamele görmedik. Şimdi de Cameron tarafından 3000 yılına randevu verildi. Bu, AB ile iplerin koptuğunu gösteriyor. Türkiye hızla doğuya doğru gidiyor. Aslında Erdoğan bunun böyle olduğunu çok önceden söylemişti. ‘Demokrasi bizim için amaç değil, araçtır; zamanı geldiğinde trenden ineriz’ demişti. Sanırım Erdoğan için trenden inme vakti geldi. Bu niyeti baştan biliyorduk. Erdoğan söyledikleriyle birçok Avrupalı lideri ve liberalleri kandırmayı başardı. Orduyu siyasetten uzaklaştırdı. Böylece hem Avrupa’nın desteğini aldı, hem de sorunu ortadan kaldırdı; ve orduyu bertaraf ettikten sonra yerine polis gücünü koydu. Süngü yerine copla dayak yemeğe başladık. Şimdi Avrupa nasıl bir liderle müzakere ettiğini anlamıştır. Erdoğan’ın elinde şimdi çok önemli bir anahtar var. ‘Kapıları açarsam gününüzü görürsünüz’ diye Avrupa’yı tehdit ediyor. Avrupa Birliği de “aman açma parası neyse verelim” diyor. Vize serbestisi vermek istiyor. Türkiye’nin çoktan hak ettiği bir hak yeni bir şey gibi masaya sunuluyor. Vize özgürlüğü ne anlama gelir, bilemiyorum; kendisi özgür olmayan bir ülkenin vizesi özgür olsa ne olur, bilemiyorum. Baştan beri bu anlaşmanın yalan olduğuna inanıyorum. Ne Türkiye önemli yasaları değiştirmeye hazır, ne de AB bu serbestiyi vermeye razı. Bu iki yasa da Erdoğan’ın iktidarına hizmet ediyor” diye konuştu.
İngiltere’deki referandumda korkular kazandı
Hapse girmesine neden olan haberin yalanlanmadığını hatırlatan Can Dündar, bölgeye silah yardım eden ülkenin sadece Türkiye olmadığını, diğer ülkelerin de oradaki savaşı tetiklediklerine dikkat çekti. Dündar şöyle devam etti: “Şimdi Avrupa olarak çaresizlikten kaçan bu insanları kendi kıtanıza almak istemiyorsunuz. Türkiye’ye para vererek kiraladığınız toprağa hapsetmek istiyorsunuz ve bununla birlikte Türkiye’deki antidemokratik yasalara göz yumuyorsunuz. Bu büyük bir hayal kırıklığı. Türkiye sadece Erdoğan’dan ibaret değil, başka bir Türkiye de var. İnsan haklarına, laikliğe ve demokrasiye inanan ve o Türkiye’de yaşayanlar şimdi bir varoluş mücadelesi veriyorlar. Avrupa’yı karşı cephede görmekten dolayı büyük bir hayal kırıklığı içindeler. Hapishanedeyken yaşadığım hayal kırıklığı da buydu. Batılı değerler için batılı işgalcilerle savaşan bir ülkeden geliyoruz; aynı batılı değerler için yine batılılarla savaşmaya hazırız. En büyük düşman Avrupa. Mültecilerden, AB’nin işgalinden, müslümanların çoğalmasından korkuyoruz. İngiltere’deki son referandumda da korkular kazandı. Türkiye’deki baş mücadelemiz de kendi korkularımız öncelikle. Umarım Avrupa Türkiye’nin faşist bir rejime düşmesine izin vermeden demokratik güçlerle birlikte olmayı seçer. Yoksa kaybeden sadece Türkiye değil, Avrupa ve Dünya da olacak.”
Avrupa çıkarlarından başka bir şey düşünmüyor
Türkiye’nin gözünde Avrupa’nın itibarını kaybettiğini ve Türkiye’de AB üyesi olmama taraftarlığının daha baskın olduğunu dile getiren Dündar; “İngiltere’deki AB referandumundan sonra Türkiye’nin İsrail ve Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi Türkiye’nin daha çok coğrafya ortaklığını aradığını ve yüzünü doğuya döndüğünü gösteriyor. Avrupa’daki vizyon eksikliğini de hayretle izliyorum. Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmenin başka bir anlamı var. Türkiye yerküre üzerinde müslüman çoğunluğa sahip laik sistemi benimseyen yegane ülke. Türkiye İslam’ın demokratik yüzünü AB’ye gösterebilecekti aynı zamanda İslam dünyasındaki Avrupa şüpheciliğini de önlemiş olacaktı. Şimdi Avrupa deyince çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen bir kıta geliyor. Büyük bir fırsatı kaçırdığınızı düşünüyorum” diye konuştu.
Kaynak: DHA