Can Erzincan Tv hakkında şok iddia

"FETÖ-PYD propagandası yapmakla suçlanıyor. “Propaganda” dediğiniz, keyfi uygulamalar ve Karakuşi hükümler karşısında, mağdurlara söz hakkı vermek, onların uğradıkları haksızlıkları dile getirmekten ibaret." diye yazan Nazlı Ilıcak'tan şok iddia: Can Erzincan'a da mı konacaksınız?

Can Erzincan Tv hakkında şok iddia

Vatandaş FETÖ’ye inanmıyor

Tayyip Erdoğan'ın kin ve öfke ile üzerine gittiği sözde “paralel yapı”nın, aslında bir Cadı avının muhatabı olduğu artık iyice anlaşıldı. Cemaat düşmanlığı ile beslenen bazı şahıslar, özellikle Ergenekon sanıkları ve onların yandaşları, maalesef bu Cadı avının ortağı haline geldiler. AK Parti'nin haksızlık ve adaletsizliğine destek oldular. Bugüne kadar “FETÖ” mensubu diye gözaltına alınan kişilerin sayısı 4 bini aştı. 822 kişi tutuklandı. Aydınların yeterince direnç göstermemesi ve ayrımcılık yapması yüzünden, Cadı avı hız kazandı. Geçtiğimiz Mayıs ayında, diğer aylara kıyasla en fazla sayıda gözaltı işlemi gerçekleşti: 865 gözaltı; bunlardan 193'ü tutuklandı.

Buna mukabil, Erdoğan, dünyayı ikna edemedi.

ABD, Fethullah Gülen'i iade etmediği gibi, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby bir soru üzerine, “Bu gönüllü teşekkülün bir terör örgütü olduğuna inanmıyoruz” cevabını verdi.

Avrupa Birliği Komisyon Sözcüsü Maja Kocijancic de şu açıklamayı yaptı: “AB, ABD'de ikamet eden İslâm âlimi Fethullah Gülen Hareketi'nin Milli Güvenlik Kurulu tarafından terör örgütleri listesine alınmasını endişeyle not etmektedir. İddia edilen suçlar, yargılama sürecinde ele alınmalıdır. ”

Âlemin “İslâm âlimi” dediği kişiyi siz “terörist” diye damgalarsanız, kimseyi inandıramazsınız. Dünyanın takdirle karşıladığı ve tebrik yağdırdığı Türkçe Olimpiyatlarını, bir nevi terör faaliyeti gibi takdim ederseniz, dünya size güler. Yüksek dereceli eğitim veren, Türkçeyi, Türk bayrağını, İstiklâl Marşımızı farklı kıtalara yayan Cemaat okullarını kapatmak için baskı yaparsanız, ters cevap alırsınız. Cemaat'in itibarını düşürmeye çalışırken, kendi itibarınız, dolayısıyla temsil ettiğiniz memleketin itibarı zedelenir. Sonunda dışlanırsınız… Bu dışlanmayı, “Milli ve yerli hükümete dünya karşı” diye allayıp pullayıp satmaya kalkıştığınızda da, size sadece, kapıkullarınız inanır.

Metropoll'ün yaptığı araştırmaya bir göz atalım… Seçmenin yüzde 63,6'sına göre, ele alınması gereken en önemli sorun terör. Bunu yüzde 11,2 ile ekonomi, yüzde 10,1 ile özgürlükler ve demokrasi takip ediyor. ‘Önce anayasa ve başkanlık sistemi ele alınmalı' diyenlerin oranı yüzde 5,4. ‘Paralel yapıyla mücadele' isteyenlerin oranı ise yüzde 1.2.

Görülüyor ki, AK Parti seçmeninin de büyük bir çoğunluğu Cadı avına ikna olmamış. Her gün gazetelerinde, televizyonlarında beyin yıkanmasına rağmen, her gün Ergenekon artıklarının, “FETÖ” diye Cemaat'i yaftalamasına rağmen, vatandaş sağduyusunu muhafaza ederek, bu tezvirata kulak vermemiş.

Bir gün Türkiye'ye demokrasi geldiğinde, bugünlerde yapılanlar, tıpkı ABD'de 1950'li yıllarda McCarthyizm örneğinde görüldüğü gibi “Cadı avı” olarak değerlendirilecek; zulüm öyküleri dilden dile aktarılacak.

Can Erzincan'a da mı konacaksınız?

Son bir gelişme var… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu, 9 kanal ve 2 gazete hakkında soruşturma başlattı.

Can Erzincan TV hariç diğer bütün yayınlar PKK, HDP ve genelde Kürtlerle ilgili. Bugüne kadar ne söyledilerse, aynısını tekrarlıyorlar. Dün konuşmalarına izin vardı; bugün susmaları isteniyor.
Can Erzincan TV ise, FETÖ-PYD propagandası yapmakla suçlanıyor. “Propaganda” dediğiniz, keyfi uygulamalar ve Karakuşi hükümler karşısında, mağdurlara söz hakkı vermek, onların uğradıkları haksızlıkları dile getirmekten ibaret.

“Tabii hâkim” ilkesine uyulmadığı zaman, bu gibi eleştirileri doğal karşılamak gerekir. Mesela, Preet Bharara, 17 Aralık dosyası için savcı Ekrem Aydıner'in verdiği takipsizlik kararını, tam da bu sebepten geçersiz saydı. “Sulh Ceza Hâkimlikleri” adı verilen proje mahkemelerin hükümleri, aynı sebepten dolayı, hukuki açıdan sakat. Hazırlanan iddianameler, polisler, hâkimler, savcılar ve gazeteciler arasındaki somut örgüt ilişkisini göstermekten çok uzak. Sadece HTS kayıtlarına dayanarak, bir örgüt kanıtlanamaz. Hele, “terör örgütü” iddiası hiç ispatlanamaz. Herkes sorar, “Nerede bunların silahı, ya da katlettikleri insanlar” diye.

Can Erzincan TV'nin bir patronu var, Recep Aktaş. Bugün televizyonu kapatılınca, hepimize kanalını açtı. Biz de, özgürce yayın fırsatı elde ettik. Kendisinin Cemaat ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. MHP kökenli. Siyasi ya da duygusal bir yakınlıktan değil, vicdanı gereği ve özgürlüklere inandığı için bu imkânı tanıdı. Bugün televizyonu, ya da Kanal Türk gibi. Can Erzincan'a da el koyabilir misiniz? Mevcut şartlarda her şey mümkün.

<< Önceki Haber Can Erzincan Tv hakkında şok iddia Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER