Can’ımızı da alıyorlar” başlığıyla duyurulan açıklamada “Türkiye tek sesliliğe bir adım daha yaklaşıyor. Bir elin parmaklarını geçmeyen farklı seslere bile tahammül edilmiyor. Bu haksızlığa karşı tüm yargı yollarını kullanacağız.” denildi.
“Kayyım marifetiyle batırılan Kanaltürk ve Bugün televizyonlarında çalışan bir avuç gazetecinin iş imkanı bulduğu “Can Erzincan” TV hukuksuz, içi boş gerekçelerle 20 Temmuz itibariyle karartılıyor. Bu kararı alan TÜRKSAT yönetimi kendini RTÜK ve yargının yerine koyarak anayasal suç işliyor.” diyen kanal yönetimi, özgür medyanın susturulma politikalarına sert eleştiriler yöneltti.
Can Erzincan TV yönetimi, ‘Can’ımızı da alıyorlar’ başlıklı açıklamada televizyonun karartılma kararının alındığı süreci bütün ayrıntılarıyla anlattı.
“Can Erzincan TV’nin hukuksuz bir şekilde yayınlarının sonlandırılması sürecinde yaşananlar ise şöyledir:
1) RTÜK Üst Kurulu’nun haberi olmadan 07.06.2016 tarihinde İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı tarafından TÜRKSAT’a bir yazı gönderilmiştir. Yazıda Can Erzincan TV’nin aldığı ceza ve uyarılara yer verilmiş, hatta ceza alınmayan RTÜK Kanunu’nun kritik maddelerine de atıf yapılmıştır. Burada bir yetki aşımı söz konusudur. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın, RTÜK’ün haberi olmadan yazdığı yazı hukuken yok hükmündedir. Ayrıca ihtarnamede, yazının Türksat’ın talebi ile mi yazıldığı, yoksa RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı tarafından resen mi yazdığı belli değildir.
2) İhtarnamede, 07.06.2016 tarihli yazının içeriğinden bahsedilmiştir. Yazıda, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 8.maddesinin 1.fıkrasının ( b ), ( c ), ( d ) ve ( ı ) bentlerine istinaden Can Erzincan TV’ye verilen uyarı ve para cezaları verildiği belirtilmiştir. Bu cezaların verildiği doğrudur. Fakat cezaların itiraz ve yargılama süreçleri devam etmektedir. Yani cezalar daha kesinleşmemiştir. Kaldı ki, verilen cezaların hiçbiri TÜRKSAT’tan çıkarılmayı gerektirmiyor. Hukuki değil, tamamen siyasidir. TÜRKSAT, kesinleşmemiş cezaları ihtarnamede zikrederek, Can Erzincan TV hakkında olumsuz algı ve yayınların sonlandırılması için zemin oluşturmaya çalışmıştır.
İHTARNAMA ÇELİŞKİLERLE DOLU
3) İhtarnamede, 6112 sayılı yasanın 8.maddesinin 1.fıkrasının ( a ) bendindeki fiil ile Türk Ceza Kanununun 309.maddesindeki fiil arasındaki benzerlikten bahsedilmiştir. Fakat bu maddelerin Can Erzincan TV’ye verilen para ve uyarı cezaları ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Can Erzincan TV hakkında 6112 sayılı yasanın 8.maddesinin 1.fıkrasının ( a ) bendinden herhangi bir ceza verilmemiştir. İlgisiz bu maddelerden bahsedilmesinin nedeni, yine Can Erzincan TV hakkında olumsuz algı ve yayınların sonlandırılması için zemin oluşturmaya yöneliktir.
4) TÜRKSAT, ihtarnamede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gerekli bildirimde bulunduğunu beyan etmiştir. TÜRKSAT’ın böyle bir görevi ve yetkisi bulunmamaktadır. TÜRKSAT, şimdiye kadar para ve uyarı cezası almış kaç TV hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarına bildirimde bulunduğunu açıklamak zorundadır. Bu durumun sadece siyasi olarak yayınlarını sonlandırmayı düşündükleri TV’ler için geçerli olduğu kuvvetle muhtemeldir. TÜRKSAT’ın tarafsız olmadığı ve siyasi saiklerle hareket ettiği açıktır. Bu durumdan TÜRKSAT’ın Yönetim Kurulu sorumludur. TÜRKSAT’ın Yönetim Kurulu hakkında gerekli yasal girişimler yapılacaktır.
SAVCI KENDİNİ MAHKEME YERİNE KOYUYOR
5) İhtarnamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 10.06.2016 tarih ve 2016/71560 sayılı yazısında saydığı gerekçelerle, TÜRKSAT’tan Can Erzincan TV’nin sözleşmesinin iptal edilmesinin değerlendirilmesi talep edildiği belirtilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından gönderildiği iddia edilen yazının içeriği başlı başına hukuk garabetidir. Başsavcılık 10.06.2016 tarihli yazısında “ şüpheliFethullahGülen’in oluşturup tüm örgütlenmesini sağladığıFETÖ/PDY silahlı terör örgütü“ nden bahsetmiştir. Başsavcılığın herhangi bir örgütü, terör örgütü diye nitelendirme ve ilan etme yetkisi bulunmamaktadır. FETÖ/PDY terör örgütü diye bir örgütün varlığına ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır. Fakat Başsavcılık yazısını, terör örgütünün varlığı kesinmiş gibi yazmıştır. Başsavcılık, yazısında “ Can Erzincan TV’nin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek için toplumsal algı oluşturmaya yönelik yayınlar yaptığı, terör örgütünündemokratik hukuk düzeninin sağlamış olduğu buimkanlarıkötüye kullanarak terör örgütü propagandası niteliğindeki yayınlar yapıldığı ve bu yayınların süreklilik arz ettiği anlaşıldığından “ diyerek kendisini mahkeme yerine koymuş, Can Erzincan TV’yi yargılamış ve suç işlediği sonucuna varmıştır. Başsavcılığın yazısında, propaganda niteliğindeki yayınlardan bahsedilmiştir, fakat propaganda yapıldığını gösteren herhangi bir somut yayından bahsedilmemiştir. Can Erzincan TV sadece habercilik yapmakta ve halkın haber alma ihtiyacını karşılamaktadır. Can Erzincan TV, Başsavcılığın yazısında hukuk dışı ve tamamen hayali bir kurgu ile suçlanmıştır. Başsavcılığın yazısının devamında “Can Erzincan TV’nin suç işlemekte vasıta olarak kullanılması nedeniyle yer veimkansağlanmaması, fiillerine iştirak edilmemesi, bahse konu televizyon kanalına frekans tahsisine ilişkin kararın yahut sözleşmenin iptal edilmesinin değerlendirilmesi hususunun talep edildiği “ beyan edilmiştir. Başsavcılık burada da yetkisini aşmıştır. Başsavcılığın böyle bir talepte bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Başsavcılık, Can Erzincan TV’nin suç işlemek için kullanıldığını söyleyerek Can Erzincan TV’nin ticari itibarını sarsmış ve rencide etmiştir. Yazıyı yazan savcı açıkça suç işlemiştir. Asıl olan hak ve özgürlüğün sınırlandırılmamasıdır. Savcının hak ve özgürlükleri sınırlandırma yetkisi yoktur. Hak ve özgürlükler bir kanuna dayalı olarak ve ancak mahkeme kararı ile sınırlandırılabilir. Hukukun temel prensiplerinden birisi masumiyet karinesidir. Hakkında kovuşturma açılmış bir kimse, kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile suçu sabit olana kadar masumdur. Başsavcılık hukukun temel prensiplerinden olan masumiyet karinesini yerle bir etmiştir.
6) TÜRKSAT ihtarnamesinde “ Şirketimizin, 6112 sayılı kanun anlamında içerik denetimi yapma görev ve sorumluluğu bulunmamakta olup…” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu TÜRKSAT’ın hukuka aykırı bir şekilde hareket ettiğinin açıkça itirafıdır. TÜRKSAT, hem içerik denetimi yapma görevinin bulunmadığını beyan etmiş hem de içerik denetimi yaparak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunmuştur. TÜRKSAT, içerik denetimi yaparak yasaya aykırı hareket ettiği gibi, Can Erzincan TV ile aralarında bulunan “ Uydu Kapasite Tahsisi “ ne ilişkin sözleşme hükümlerine de aykırı hareket etmiştir. TÜRKSAT tarafından ticari itibarı sarsılan Can Erzincan TV, sözleşme hükümlerinden kaynaklanan yasal hakkını kullanacak ve maddi-manevi tazminat davaları açacaktır.
KARARTMA KARARI TAMAMEN SİYASİDİR
7) Can Erzincan TV’nin yayınlarının sonlandırılması için siyasi bir karar alınmıştır. Yayınların sonlandırılması işlemi TÜRKSAT ile yapılacağı için işin merkezine TÜRKSAT oturtulmuştur. Dikkat edilirse Can Erzincan TV’nin yayınlarının sonlandırılması aşamasına kadar geçen süreci TÜRKSAT yürütmüştür. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığından yazının gelmesi sağlanmış, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilerek Başsavcılık harekete geçirilmiş ve nihayetinde Can Erzincan TV’nin yayınlarının sonlandırılması için hayali gerekçeler oluşturulmuştur. Ardından TÜRKSAT, kendisini yargı merciinin yerine koyarak Can Erzincan TV’nin yayınlarının sonlandırılmasına karar vermiştir. İş sadece verilen süreyi beklemeye kalmıştır. Bütün bu süreci yöneten TÜRKSAT’ın kendisi değilmiş gibi, ihtarnamede “ imzalanan sözleşmenin devamının beklenmesi hukuken mümkün değildir “ denilmiştir. Buradaki kötü niyeti görmemek mümkün değildir. Hiçbir hukuk düzeni kötü niyeti korumaz.
8) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/71560 soruşturma sayılı dosyasında gizlilik kararı bulunmaktadır. Gizlilik kararı olduğundan avukatlar dosyayı inceleyememektedir. Fakat nasıl olduysa soruşturma dosyasının içeriğinden bir basın kuruluşunun haberi olmuş ve bu konu ile ilgili haber yapmıştır. Soruşturmanın gizli yürütülmesinden dosyanın savcısı sorumludur. Dosyanın içeriği savunma hakkını kullanacak olan avukattan gizleniyorsa, fakat ilgisiz kişiler dosya hakkında bilgi sahibi ise bu durumda sorumluluk savcıya aittir. Bu sorumluluğun gereği hukuken yerine getirilecek ve ilgili savcı hakkında HSYK nezdinde gerekli tüm girişimler yapılacaktır.”
YARINA BAKIŞ