Siyaset bilimci, eski milletvekili Baskın Oran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından bekletilme videosunu analiz etti.
Artıgerçek.com'da kaleme aldığı yazısında Oran, "İktidarın otokontrolü pek kuvvetli sayılmaz. Belki Moskova tecrübesi türünden bir eloktroşok tedavisinin yararı olur da, gerek kendileri gerekse asker anaları daha büyük acılardan sakınabilir." dedi
İşte Baskın Oran'ın değerlendirmesi:
Bütün bunların birikimi olabilir. Fakat bu bekletme videosu Moskova olayından 2 gün sonra yayınlandı. Acaba başka şeyler mi aramalı?
Felakete doludizgin giden İdlip’de geçici de olsa ateşkes benzeri bir durum yarattığı için filan değil.
Elektroşok tedavisi uyguladığı için.
Tabii ki sonuç, karşı tarafın bu şoku anlamasına/değerlendirmesine bağlı olacak. “Normal” bir durumda mucizevi ilaç gibi yararlı da olabilir, Şehitler Tepesi ortamının sürmesi halinde hiçbir fayda da sağlamayabilir.
***
Son Moskova zirvesinden bahsediyoruz. Onlarca yıldır dünya diplomasisini izlerim, hiç böyle şey görmedim.
Videosunu seyretmeyen kalmamış olmalı. Ekim 2019’da giriş merdivenlerinden karşıladığı CB Erdoğan’ı Putin bu 5 Mart’ta girişten karşılamamak bi yana, konuk kabul odasına açılan salonda tam 2 dakika ayakta bekletiyor. Kimse ilgilenmeden ve ikramda vs. bulunmadan.
Öyle ki Rus resmî ajansı tarafından yayınlanan videonun sol alt köşesine konulmuş (ve heyet salona girdikten sonra çalışmaya başlayan) kronometreden bakıyorum, yüzü bir karış vaziyette ortada duran CB Erdoğan 1 dakika 30. saniyede sıkılarak duvar dibindeki sandalyelerden birine gidip oturuyor. Diğerleri ayakta.
Tam 1 dakika 56. saniyede bir memur kapıyı açıp içeri buyur ediyor.
Tabii, Putin’in Esad’ı giriş merdivenlerinde karşılayıp kucaklaştığını gösteren Rus resmî videosu da bu aralarda nedense ortalıkta.
***
Bizde, doğal olarak, hiçbir aşağılama olmadığı ifade edilmekte. CB Erdoğan yorum yapıyor:
“Türkiye ve Rusya ilişkileri bu tür medyatik manipülasyonlara kurban edilemez. Arkadaşlarımız konuyla ilgili bütün muhataplarıyla görüştüler. Herhangi bir kastın kesinlikle söz konusu olmadığını ifade ettiler.”
Ekliyor: “Sayın Putin bizi arabaya kadar uğurladı. Tabii, niyet kötü olunca bunu yazmıyorlar, göstermiyorlar.”
Tamam da kötü niyet herhalde Türkiye’deki muhalefete ait değil. Çünkü yukarıda da söyledim, olayın tek videosunu Ruslar çekip resmî ajansları vasıtasıyla dağıtmışlar.
D. Bahçeli yorum yapıyor: “Türkiye Moskova’da mahcup olmamıştır. İdlib’de verdiğimiz şehitleri unutmamız mümkün değildir. Kalleşleri hesap dışı bırakmamız asla düşünülemeyecektir. Biz herkesin ciğerini, hedefini gayet iyi biliyoruz. Şehitlerimizin kanlarının yerde kalmayacağından adımız kadar eminiz."
Yandaş sosyal medyadan bir hanım yazıyor: “Putin’le görüşmesinde fotoğrafı çarpıtarak akıllarınca dün muhalefet kendine prim çıkardı. Sanki Erdoğan sizin Cumhurbaşkanınız değil! Velev ki Putin çirkin bir harekette bulunsaydı bu tüm Türkiye'ye yapılan bir hareket ve hakaret olurdu. Siyasetten gözleriniz kör olmuş!”
Daha radikal yandaşlar da var: “Cumhurbaşkanına yapılan bir hakaret değil Türkiyeye yapılan bir hakarettir orospu çocuğu putin.” Lütfen bağışlayınız, “O…” diye kısaltsaydım bu kardeşimizin öyle yazdığı sanılırdı.
Bununla birlikte en ilginç yorum, heyetteki Bakan Çavuşoğlu’ndan: “Cumhurbaşkanımız bir dakika beklediyse, Putin de öbür tarafta bir dakika bekledi."
***
Dedim ya, mesleğim gereği onlarca yıldır diplomasiyi izlerim. 1974-75’de doktora sonrası gittiğim Cenevre’de de çeşitli taktikleri gözümle izledim. Ayrıca, Mülkiye’den benden önce mezun emekli büyükelçilerle konuştum. Dünyada âdet şöyle:
1) Ev sahibi devlet, böyle acayip bir video çekecekse, bunu resmî ajansından dağıtmaz, defalarca TV’de oynatmaz; olsa olsa haberi medyaya sızdırır bi biçimde. Ve videoya kronometre koymaz; hiç görülmemiştir.
En önemli husus bu, ama bundan ibaret değil.
2) Varsayınız ki Putin odasında olağanüstü meşguldü, bekletmeye mecburdu, o zaman ya kendisi ya üst düzey bir resmî görevli dışarı çıkıp özür dileyerek bir açıklama yapardı, arada heyete hafif bişeyler ikram edilirdi. Kaldı ki giriş merdivenlerinden yine üst düzey bir resmî görevli karşılar, durumu anlatır ve özür dilerdi en baştan.
3) Putin çok meşgulse, meşguliyeti biter bitmez hemen salona çıkıp konukları karşılar ve mazeret beyan ederdi.
Bunların yapılmadığı, salonun ortasında şaşakalan Türk heyetinin yüzünden okunuyor.
Tüm dünyada en basit protokol kuralları bunları gerektirir ve diplomasinin onda dokuzu, bilen bilir, yüzlerce yıldan süzülüp gelmiş “protokol” denen şeydir. (Bunu okuyan bazılarına bu son cümle fazla “monşerimsi” geldiyse, mesela kahveye girince niye tanımadığı insanlara bile “selamünaleyküm” dediklerini düşünebilirler).
Sonuç olarak bu, alına vurulan tokmak gibi, net bir “teşhir” olayı.
***
Peki ama, neden? Erdoğan’ın Putin’e ihtiyacına yakın oranda Putin’in Erdoğan’a ihtiyacı olduğu bir ortamda, neden?
Çok tartışmalı bir pozisyonda Rus uçağını Kasım 2015’de düşürmemizden mi? Aralık 2016’da Büyükelçi Karlov’un bir Türk polisi tarafından herkesin gözü önünde öldürülmesinden mi?
CB Erdoğan’ın (Rusya’nın imkan bulsa bir kaşık suda boğacağı) Ukrayna’ya gidip orada merasim kıtasını, 1930’larda Nazilerden ilham alarak kurulan Ukrayna Milliyetçileri Örgütü’nün “Slava Ukraine” (Şan Olsun Ukrayna’ya) sözleriyle selamlamasından mı? Kırım olayında Ukrayna’yı tutarak Rusya’ya apaçık karşı çıkmasından mı?
İktidarın imam nikâhlı ortağı Bahçeli’nin durup durup, “Gerekirse Şam'a girmeyi planlamalı ve zalimler yerle yeksan edilmelidir. Zulüm şatoları yıkılmalıdır. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad!” diye kükremesinden mi?
Rusların defalarca uyarıp hiçbir sonuç alamamalarından mı? Örnek mebzul:
Mesela, Moskova’da Putin’nle görüşme talep eden Erdoğan’a Peskov “5 Mart için Putin'in farklı iş planları mevcut" demişti.
Mesela, 2012’de Erdoğan “İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, Selahaddin-i Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız” demişti ya, aynı camide Putin 7 Ocak’ta Esad’la resim çektirdi, 8 Ocak’ta da Türkakım boru hattının açılması için İstanbul’a geldi.
Mesela, İdlib’de Rus uçakları gelip bizim konvoyu resmen bombaladı.
***
Bütün bunların birikimi olabilir. Fakat bu bekletme videosu Moskova olayından 2 gün sonra yayınlandı. Acaba başka şeyler mi aramalı?
Mesela, CB Erdoğan’ın İdlib hakkında sürekli ‘Ya ben ya Esad’ mealinde konuşmasının ardından…
Mesela, “Rejim Şubat sonuna kadar çekilmezse bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacağız” demesinin ardından…
Mesela, “Bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak” diye kesip atmasının ardından…
…Bi de yandaş medyanın ‘Moskova’da zafer!’ tezahüratına girişmesi…
Putin’e artık biraz fazla gelmiş olabilir mi?
***
Başlığa dönerek bitirelim: Bizim iktidarın otokontrolü pek kuvvetli sayılmaz. Belki Moskova tecrübesi türünden bir eloktroşok tedavisinin yararı olur da, gerek kendileri gerekse asker anaları daha büyük acılardan sakınabilir.
Osmanlı’nın öğrenemediği ders alma olgusunu neo-Osmanlılık öğrenebilirse, tabii.