Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı avukat Gülizar Biçer Karaca, 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan için Adalet Bakanlığı’na ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na çağrı yaptı.
Deutsche Welle’ye konuşan Karaca, “Cezaevinde kalması mümkün değildir. Bir an önce infazının durdurulması gerekiyor. Hukuki ve siyasi girişimlerimizi sürdüreceğiz. Türk Tabipler Birliği ile de görüştük. Bağımsız bir kurumdan rapor alınmasını da sağlayacağız.” dedi.
Hizmet Hareketi soruşturmaları kapsamında 9 yıl 4 ay ceza verilen ve cezası Yargıtay tarafından onaylanan Özdoğan, 2 Ekim 2021’de tutuklanıp Denizli T Tipi Cezaevine gönderildi. İki gün önce tedavi amaçlı Antalya L Tipi Cezaevine sevk edilen Özdoğan şu anda karantina hücresinde bulunuyor.
CEZAEVİNDE KARACA’YA YANLIŞ BİLGİ VERİLDİ
Gülizar Biçer Karaca, geçen hafta cumartesi günü Denizli T Tipi Cezaevinde tutuklu olan 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan’ı dün ziyaret etmek istedi. Ancak Özdoğan Antalya’daki hastaneye sevk edilmek üzere yola çıkma hazırlığı yaptığı için görüşme gerçekleştirilmedi.
Biçer’e ayrıca Ayşe Özdoğan’ın tedaviyi reddettiğine dair yanlış bilgi verildi. Olayın doğrusunu Ayşe Özdoğan’ın ablası Emine Erdem anlattı: “Bu tabi ki doğru değil. Cumartesi sabahı erkende 08.30’da kardeşimle kapalı görüş yaptık. Gözünden akan yaraya revirdeki görevliler pansuman yapmak istemişler. Oysa ameliyatı yapan doktor Prof. Ömer Özkan, oraya kesinlikle müdahale edilmemesini söylemişti. Kardeşim de görevlilere bunu söylemiş. Zorla yapmaya çalışmışlar, en sonunda kardeşim ağlamaya başlayınca yapmaktan vazgeçmişler.”
CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, hamile tutuklu Arzu Nur Özkan‘ı Kayseri Bünyan Cezaevinde ziyaret etmişti. Özkan ziyaretten üç gün sonra 4 Eylül 2021’de tahliye edilmişti.
“KARDEŞİM ÇOK KÜSKÜN VE KIRGINDI”
Emine Erdem, kardeşinin son sağlık durumuna dair ise HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na açıklamalarda bulundu:
“Kardeşim normal zamanlarda da üşüyen bir insan, şimdi soğuk bir mekanda kalıyor. Sık aralıkla yemek yemesi gerekiyor ama sadece 3 öğün yiyebilmiş. Yemekler çok baharatlı. Bir defasında dayanamayıp yediğini baharatın yaralarını yaktığını anlattı. Soğuktan yüzünün şiştiğini gördüm. İdrar yollarında iltihaplanma olduğunu söyledi. Kanserdi şimdi başka sıkıntılar çıktı. Biz hep söyledik evde bile kendine bakamayan cezaevinde ne yapsın? Cezaevinde kalamaz raporu olan birini tekrar cezaevine gönderilmesi kabul edilecek gibi değil.
Çok kırgın ve küskündü. ‘Benim bu halime görmeye gelecek bir siyasetçi bile yok mu?’ diyordu. Tuvalete bile tek başına gidemeyen birinden bahsediyoruz. Kelepçeli olarak sevki söz konusu. Devletin inadı ile başı göğe mi erecek bilemiyorum. Bu şartlarda Antalya Cezaevine sevki gerçekleşiyor. Kedi köpek kadar değerim olmadı diyen bir insan var karşımızda.
“BİR HAFTADIR REVİRDE YATIYOR”
Akdeniz Üniversitesi’nin verdiği raporda ‘Bu hasta tek başına cezaevinde yaşamını devam ettiremez’ deniyor. Üniversite hastanesi kalamaz diyor, İstanbul Adli Tıp kalabilir diyor. Yani 1 haftadır cezaevi revirinden çıkamayan biri durumunda kardeşim.
Kendi doktoru ‘Göz ile beyin arasında çok riskli bir yerde hastalık. Buraya cerrah burundan girecek. Bakanlık diyor ki ‘Biz seni burada tutacağız. Ölümüne birkaç gün kala da çıkaracağız.’ Böyle olunca cezaevinde ölmemiş olacak ama bu süreç kardeşimi hızla ölüme götürüyor. Söylemek istemiyorum ama adım adım ölüme gidiyor. Bu şekilde sadece bir kadını değil onun küçük evladını da cezalandırıyorsunuz. Kardeşim ölmesin diyorum.”