CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Eren Erdem'den oluşan CHP basına yönelik baskıyı araştırma komisyonu, Nokta dergisini ve Cumhuriyet gazetesini ziyaret etti. Medyaya baskıların arttığını söyleyen Enis Berberoğlu, "Bu elimizdeki toplatma kararı sadece belli bir takım makamlara yaranmak amacı ile Türkiye'de medya ve ifade özgürlüğünü tamamen ayaklar altına alan bir hukuk vesikası." dedi.
CHP basına yönelik baskıları araştırma komisyonu, dün gece polis baskınına uğrayan Nokta Dergisi Genel Yayın Yöentmeni Cevheri Güven ve internet sitesine erişimin engellendiği Cumhuriyet gazetesini ziyaret etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ziyaret sonrasında bir açıklama yaptı.
Son günlerde medyaya ve ifade özgürlüğüne baskıların arttığını söyleyen Berberoğlu, "Maalesef medya ve ifade özgürlüğüne dönük bir başka saldırının olay yerinde sizlerle karşılaştık. Neredeyse eski mesleğimizdeki trafiğe yakın bir şekilde haftalardır bir gazeteden, bir televizyon kanalından diğerine koşturuyoruz. Medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerini tarihe not düşmek için gayret sarf ediyoruz. Çünkü bunda ilerisi zaten bu ülkede adaletin işlememesi nedeniyle… Yargının, yürütmenin, yasamanın, tek adamın elinde toplanması sebebiyle daha ilerisi maalesef sağlanamıyor. Biz de bunun utancı ve ezikliği içerisindeyiz" dedi.
Nokta dergisinin çok eski bir dergi olduğunu ifade eden Berberoğlu, "Dergicilik tarihinde çok önemli yer tutan, Türkiye'nin medya tarihinde çok önemli yer tutan, çok önemli haberlere imza atan bir dergidir. Bu derginin bir kapağı ile ilgili veya yayın politikası ile ilgili mutabık olmayabilirsiniz, karşı çıkabilirsiniz, dava açabilirsiniz ama toplatma kararı dünyanın her yerinde çok ciddi bir olaydır, çok ciddi gerekçeye dayandırılır. Çok açık seçik sokaktaki insanın anlayabileceği dille yazılmış, hukuka dayalı olmak zorundadır. Elimde tuttuğum savcılık yazısı bu saydığım kriterlerden hiç birine uygun değildir. Cumhurbaşkanına hakaretten bahsediliyor. Olabilir, olmayabilir, hukukun karar vereceği bir konu. Ama cumhurbaşkanına hakaretten dolayı her hangi bir gazete, her hangi bir dergi toplatılmayacağı için bir başka kılıf aranıyor. Bu kılıfta basın kanununda, terörle mücadele kanununda yazan terör örgütü propagandasına sokuluyor. Ancak o şekilde derginin toplatılması için adeta yeni bir hukuk icat ediliyor. Yeni bir suç icat ediliyor. Bu, bundan sonrası için korkarım örnek teşkil edecek bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımla, gazeteler, dergiler, televizyonlar, internet siteleri hiç olmadığı ölçüde tehdit altındadır. Hukuk icat edilmekle, suç icat edilmekle kalınmıyor. Devamı var. Bu dergi benim 30-35 senelik medya tecrübeme göre böyle bir suç yok. Yani terör örgütü propagandası gibi bir şey ben görmedim kapakta. Ama diyelik ki öyle yaptı; bu durumda bile savcının tek başına karar verme hakkı yok. Bu ülkede en azından benim hatırladığım kadarıyla hakimler toplatır dergiler, hakim kararı ile gazete ve dergi toplatılır. Savcı bakın ne diyor; 24 saatlik yasal süre içerisinde hakim onayına sunulmak üzere. Yani kendi başına karar verip bu dergiyi toplatıyor. Daha sonra hakime soracak. Diyelik ki hakim onalamadı, hakim bu kapakta suç görmedi… Ama bu dergi dağıtımı engellenmiş bir şekilde, zaten ekonomik baskılar altında yaşayan bir dergi, nasıl yayınına devam edecek. Bu zararı kim telafi edecek? Hangi amaçla bu zarar verilmeye çalışılıyor. Bu soruların cevabı yazıda yok. Savcı o 24 saatlik süreyi hangi durumda kullanabilir diye Basın Kanunu 25. Maddesi açık. Açıp bakın. Yabancı yayınların Türkiye'de dağıtımını savcılık durdurabiliyor, 24 saat içerisinde hakimin onayına sunabiliyor. Yine hakim kararı gerekiyor ama orada savcının böyle bir karar verme hakkı var. Nokta, marsta mı çıkıyor, İngilizce mi çıkıyor, Rus yayını mı? Savcı bu madde ile neyi kast ediyor. Bu elimizdeki toplatma kararı sadece belli bir takım makamlara yaranmak amacı ile Türkiye'de medya ve ifade özgürlüğünü tamamen ayaklar altına alan bir hukuk vesikası. Bizim bütün gayretlerimiz, gayret aşamasında kalmak durumunda. Çünkü Türkiye'de adalet işlemiyor, meclis işlemiyor, hükümet diye bir kurum kalmadı, herkes bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak karara göre yayın yapacak, ifade özgürlüğünü kullanacak. Aksi halde başına gelen işte burada yaşadığımız gibi şeyler olacak." dedi.
SUÇLAMA KILIFINA UYDURMA SUÇLAMASI
Dergi hakkında yapılan suçlamaların aslının olmadığını söyleyen Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ise, "Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür ederiz bize verdiği destek için. Gerçekten önceki haftadan itibaren başlayarak gerek İpek Medya Grubuna gerek Cumhuriyet gazetesine ciddi destekleri oldu. Medyada özellikle seçim kararı alındıktan sonra son dönemde bir mıntıka temizliği yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Medya gruplarının üzerine tek tek gidiliyor. Son olarakta biz bunun hedefi olduk. Dün akşamdan başlayarak önce dergimizin dağıtımının engellenmesi ardından matbaamızın üzerine baskı kurularak basım sözleşmemizin iptal edilmesi, bu sabahtan itibaren bayilerdeki dergilerin tek tek Anadolu'nun ilçelerinde dahi polis muhalefetiyle toplatılması tamamen bu derginin boğulup yok edilmesi için yapılıyor. Ha keza gece saatlerinden itibaren derginin personel sayısının üstünde buraya polis göndererek bizi bir otosansüre itmeye çalışıyorlar bir taraftan. Tabi bunların hepsine yanımızda böyle destekçilerimiz olduğu sürece gazetecilerden de çok ciddi destek verenler oldu. Bunların hepsine direneceğiz. Nokta Dergisi yayınına yine aynı şekilde aynı kararlılıkla devam edecek. Suçlama bir kılıfına uydurma suçlaması. Nokta dergisinin bu sayısının halka ulaşmasını engellemek için bir hukuki garabete imza atmış durumdalar. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yazılmış bir yazı, bu yazıyla toplatma kararı verilemeyeceği için terör örgütü propagandası eklenmiş ki aslı astarı yok. Bununla da yapılması mümkün değil. Ama terör kelimesi Türkiye'de herhangi bir kesim için kullanıldığında uzun zamandır biliyoruz ki herşey mümkün olabiliyor. Suçlamanın aslı astarı yok. Dergimizin kapağı incelendiğinde en fazla rahatsız edici eleştiri denebilir buna gazetecilik sınırları içerisinde. Kaldıki benzer bir selfie görüntüsü de Tony Blair'le ilgili Guardian Gazetesi yaptı. Ve bununla ilgili tazminat davası bile açılmadı. Dünyayla karşılaştırmada baktığımızda Türkiye'deki tırnak içinde değişen rejimin ne boyuta geldiğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
CİHAN