CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Kasım ayından beri düşüşte olan Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, İnşaat, Hizmet ve Perakende Ticaret Güven Endeksi'nin Şubat ayında da azalmaya devam ettiğini belirtti. Böke, "Bütün bu endekslerin bileşiminden oluşan Ekonomik Güven Endeksi Şubat ayında da azaldı. Belirsizlik ve risk arttığında ekonomiye olan güven azalır ve yatırımlar da azalır. Türkiye'de olan tam da budur." dedi.
Böke, 2016 Ocak ayı İhracat ve 2016 Şubat ayı Güven Endeksine ilişkin basın açıklaması yaptı. Böke, Türkiye'de özel sektör yatırımlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYİH) oranı 1998 yılında yüzde 19,6 iken bu oranın 2008 küresel kriz öncesinde ve sonrasında maksimum yüzde 22,9'u gördüğünü söyledi. 2011 yılından itibaren özel sektör yatırımlarının sürekli azaldığını belirten Böke, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde ise bu oran yüzde 18,6'ya kadar gerilediğini belirtti.
Yatırımların payının azaldığı bu dönemde üretimin ve dolayısıyla ihracatın olumsuz seyretmesini şaşırtıcı bulmadığını kaydeden Selin Sayek Böke şunları söyledi:
"Sanayi üretimine bakıldığında 2013-2014 yıllarında düşük seyreden (yüzde 3,5) sanayi büyüme oranı 2015 yılında yüzde 3 olarak gerçekleşmiştir. İhracat ise 2015 yılında 2014 yılına göre yüzde 8,7 azalarak 143,9 milyar dolara düşmüştür. 2016 yılının ilk ayında ise bu gerileme devam etmiştir ve Ocak ayında 2015 Aralık ayına göre yüzde 22 gerileyen ihracat 9,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılından itibaren üretimin içinde özel sektör yatırımlarının düşüşünün bir izdüşümü de ihracatın 2011'den beri ilk defa aylık bazda 10 milyar doların altına düşmüş olmasıdır. Rusya ile ilişkilerin geldiği nokta ve Türkiye'nin hatalı Suriye politikasında ısrarı ülkemizin savaşın taraflarından biri olduğu algısı yaratması nedeniyle ihracat rakamları maalesef bu yıl içinde daha fazla düşmesine neden olabilir."
"ENDEKSLER TEPETAKLAK"
Yurtiçi ve yurtdışı yatırımları belirleyen ana faktörün ekonomiye olan güven duygusu olduğunu belirten Böke, şunları dile getirdi:
"Endeksler tepetaklak. En son açıklanan verilere göre Kasım ayından beri düşüşte olan Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, İnşaat, Hizmet ve Perakende Ticaret Güven Endeksleri Şubat ayında da azalmaya devam etmiştir. Bütün bu endekslerin bileşiminden oluşan Ekonomik Güven Endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 15 bir önceki yılın Şubat ayına göre ise yüzde 24 azalmıştır, Belirsizlik ve risk arttığında ekonomiye olan güven azalır ve yatırımlar da azalır. Türkiye'de olan tam da budur."
"SICAK PARA KAÇIYOR"
Böke, 2014 yılında 20 milyar dolarlık net portföy girişinin 2015 yılında 15 milyar dolarlık portföy çıkısına dönmüş olmasının yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenindeki azalışın en somut göstergesi olduğunu söyledi.
Türkiye'de yatırımın önündeki engelin yüksek faizler olmadığının altını çizen CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke, şöyle devam etti:
"Uluslararası piyasalarda, başta ABD ve Euro bölgesi olmak üzere, reel faizler negatif olmasına rağmen yabancı yatırımcılar mevcut portföylerini ve dışarıdan borçlanarak elde ettikleri fonları Türkiye'ye yönlendirmemektedirler. Bunun temel nedeni yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvensizlikleri ve Türkiye'yi riskli olarak sınıflandırmalarıdır. 2015 yılında net portföy çıkışları 15,4 milyar doları bulmuştur. 2008'den beri Türkiye ekonomisi ilk kez portföy çıkışları ile karşı karşıyadır. 2014 yılında 20 milyar dolarlık net portföy girişinin 2015 yılında 15 milyar dolarlık portföy çıkısına dönmüş olması yerli ve yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenindeki azalışın en somut göstergesidir. Bir yılda kaybedilen bu 35 milyar dolarlık finansmanın yerini telafi eden finansman kaynağı Merkez Bankası'nın uluslararası rezervleri ve belirsiz net hata noksan kalemi olmuştur. Doğrudan yabancı yatırımlardaki değişimin katkısı bu iki kalemden daha düşük kalmıştır. Üstelik 2015 yılında ülkemize giren doğrudan yabancı yatırımların gıda, içecek, tütün, tekstil ve giyim imalatı gibi düşük teknolojili sektörlere ve kok kömürü ve rafine edilmiş petrol imalatı gibi orta-düşük teknolojili sektörlere yapılan yatırımlardan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Yarınına güven duyulmayan bir ekonomiye yapılan yatırımların yarının sektörlerine olmaması da şaşırtıcı değildir. AKP'nin Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü ucuz emek üzerinden tanımlayan anlayışında yapılan yatırımlar da ucuz emek gücüne dayanan sektörlerde olmaya devam ediyor."
"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ÖNCELEYEN REKABETÇİ BİR EKONOMİK YAPI OLUŞTURULMALI"
Hukukun üstünlüğünü önceleyen rekabetçi bir ekonomik yapı oluşturulması gerektiğini belirten Böke, şunları söyledi:
"İktisadi güveni sağlamanın temel yolu kurumsal kalitenin arttırılması ve şeffaf, hesap verebilir, hukukun üstünlüğünü önceleyen, rekabetçi bir ekonomik yapının oluşturulmasından geçmektedir. Ancak mevcut AKP iktidarı, ekonomik alanda anılan gelişmeleri sağlamaktan uzak olmakla birlikte, uyguladığı siyasi politikalarla güvenilir bir ekonomik yapı oluşmasının önüne de set çekmektedir. Türkiye'de ekonomiye güvenin önündeki en önemli engel AKP yönetiminin hukuk tanımaz tavrıdır. Kamu ihalelerinin bir rant dağıtma aracı olarak görüldüğü, vergi ve diğer idari yaptırımlarla iktidara yakın olmayan şirketlerin korkutulduğu, hukukun objektif kriterlere göre işlemediği, emek sömürüsünün önünü açan yasal düzenlemelerle emekçilerin sürekli baskı altına alındığı, ülkenin bir beton çöplüğü halini almasında bizzat kamunun öncü olduğu bir ortamda yerli yatırımların ve doğrudan yabancı yatırımların düzenli bir şekilde artması beklenemez. Mevcut durumda, iktisadi güveni arttırmanın temel yolu, devletin tüm iktisadi birimlere mesafesinin eşit olmasından ve hukukun üstünlüğünün tüm birimler tarafından kabul edilmesinden geçmektedir. Ancak bu ön koşul gerçekleştikten sonra yabancı ve yerli yatırımcıların Türkiye'de sürdürülebilir büyüme ve kalkınmaya yol açacak yatırımlara dair değerlendirme yapmaları beklenebilir. Güven inşası bu işin ilk adımıdır."
CİHAN