CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın İzmir'deki akademisyenleri hedef alan, halkı şiddete ve linç etmeye davet eden açıklamalarını, çok sert ifadelerle eleştirdi. Çam, Soğuk Savaş döneminde solcuları ve aydınları sindirmekle, fişlemekle ünlenen ABD'li Cumhuriyetçi Senatör McCarthy'e benzettiği Kocabıyık'ı, düşüncelerinden dolayı akademisyenleri fişleyerek hedef haline getirmeye çalışmakla ve ihbarcılıkla suçladı.
Ülkenin kutuplaşmanın esiri edilmek istendiği, şiddet dilinin sıradanlaştığı bu günlerde İzmir'den bir iktidar partisi milletvekilinin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken açıklamaları nedeniyle akademisyenleri yaftalamaya çalışan sözlerinin tam bir hezeyan olduğunu belirten Çam şu açıklamayı yaptı: "Akademisyenler bir bildiri kaleme alıp kendi görüşlerini ifade etmiş. İçinde şiddete çağrı yok. Suç teşkil edebilecek bir ifade yok. Ama Saray diktatörünü rahatsız etmiş. O da sözlü talimat veriyor. Başbakan başta olmak üzere AKP'li siyasileri ve bürokrasiyi fişlemeye, hedef göstermeye ve linç için ortam hazırlığına davet ediyor. Böylelikle zannediyorlar ki topyekun kurdukları karanlığı koyultmak mümkün olacak. Diktatör bozuntusunun başkanlık yolunun taşları daha iyi döşenebilecek. Kendine uygun adamları seçmiş zaten. Ama bir de durumdan vazife çıkaranlar var. Yeni Türkiye'de en büyük yenilik kendini göstermiş. Artık bizim de 'McCarthy' özentisi küçük adamlarımız var ve hedef gösteriyorlar. AKP'nin İzmir Milletvekili Kocabıyık, bu kentte medya temsilcisiydi. İktidar yancılığı yolunda bile olsa meslek gereği düşüncesini özgürce aktarabilmenin önemini herkesten iyi bilmesi gerekir. Fakat bugün sarf ettiği talihsiz sözlerle mesleğine de Türkiye'ye çöken karanlığın gölgesi düşmüştür. Kocabıyık da gerçek kimliğini, kişiliğini ortaya koymuş ve tehditleriyle diktatör bozuntusuna tetikçiliğe ve ihbarcılığa soyunmuştur! Ama bilsin ki bu yaptığı ailesine utanç olacaktır. Soy ismi duyulduğunda çocuklarının yüzü kızaracaktır. Bu karanlık yırtılacak ve bugünler geçecektir. Ama ihbarcılar, tetikçiler isimleriyle gelecek kuşakların önünde utanç anıtları olarak kalacaktır. Görüşlerini ifade ettiği için baskıya, soruşturmaya, linç çağrılarına maruz kalanlar ise demokrasi tarihimizde yerlerini alacaklardır."
"İzmir'den imza veren 37 akademisyen için 'alçak, hain, yüz karası, aşağılık' sıfatlarını kullanmakla kalmayan Kocabıyık, üniversitelerin rektörlerini ve mütevelli heyet başkanlarını tehdit ederek, '…o öğretim üyesi alçak, hain, aşağılık adamların bir teki bile o üniversitelerde kalırsa onların hepsini o hainlerle işbirliği yapıyor diye ilan edeceğim. Peşlerini bırakmayacağım. Bunları gerekirse cezaevine tıkacağız. Defolun gidin bizim şehrimizden, ülkemizden. Yunan'ı nasıl kovduysak öyle kovacağız. Yunan askerinden daha onursuzdur bunlar…" cümlelerini kurabiliyor." diyen Çam, "Bir İzmir milletvekili olarak ki bakınız parti belirtmiyorum, bu cümlelerden utanç duyuyorum. Demokrasi kolay kurulmaz. Baskı dönemleri her ülkenin tarihinde utanç günleri olarak yad edilir. Kocabıyık gibiler ne ilktir ne de son ama tarihteki yerleri ve konumları bellidir." diye konuştu.
"BU GÜCÜ KİMDEN ALIYORSUN?"
Koçabıyık'a, "Sen bu kentin seçilmiş vekilisin!" hatırlatmasında bulunan Musa Çam, "Kimseyi bu şekilde tehdit etmek, ihbar etmek görevinin yoktur. Bu gücü kimden alıyorsun, böyle Saraylarda el üstünde mi tutulacaksın? Emirleri ve talimatı seçilmişlere ne zamandan beri saray verir oldu? 'İzmirli sağduyuludur! İfade ve düşünce özgürlüğüne saygılıdır. Bu bilindiği için İzmir'de operasyon mu yapılacak? İzmir sakin kalırsa olmaz, orada da bir kaos yarat mı dediler sana? Böyle böyle birilerinin gözüne girip kariyer mi yapacaksın? Herkes biliyor ki haziran seçim sonuçlarını çalan hırsızlar bellidir. Hırsızlıkta mahirdir. Ülke uçurumun kenarına itildiyse, şiddetin, terör, ölümler gün be gün canımızı yakıyorsa sorumlularından biri AKP hükümetidir! McCarthy'in Amerika'da cadı avı ortamı yaratarak soruşturma, kovuşturma, linçe uygun ortam yaratıldığı günlerde aydınlar, baskı ve korkuya itilmiş, işten atılmalar, teşhir edilmeler gerçekleşmiş, hatta içlerinden dayanamayıp intihar edenler olmuştur. Ama bu dönemin yöneticileri tarih önünde mahkum olmuşlardır. Utanç abidelerine dönüşmüşlerdir. ihbarcı, yalancı ve nefretle körüklenen politikalarının benzerini ülkemizde, şehrimizde asla görmek istemiyoruz. Buna izin verilemez. İzmirli özgürlüğün kıymetini bilir. İfade ve düşünce özgürlüğünden ödün vermeden, ihbarcılığa, fişlemeye, korku imparatorluğuna özenenlere geçit vermez. Bu ikiyüzlü, tehditçi ve şiddetten beslenen küçük politikacılara gereken cevabı verecektir. Bu günlerde alınacak tutum unutulmaz. Hiç kimse unutmasın! Tarih sayfalarında özgürlüğün değeri ve küçük adamların yeri aynı yapraklarda anlatılır."? CİHAN