Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, günümüzde başka mağdurların ortaya çıktığını söyledi. Koç, "Bütün dünyada polis ne yapar, hırsızları kovalar. Türkiye'de olay tersine döndü. Hırsızlar, polisleri kovalamaya başladı. Şimdi bu insanlar mağdur ediliyor." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, İvedik Organize Sanayi Bölgesi yönetim binasında esnaflarla kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Koç'un yanı sıra Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve çok sayıda davetli katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin şu anda sıfır borçlu, sıfır para ödemesi gereken bir parti olduğunu söyleyen Koç, "Dışarıdan bir kuruş kamu kaynağı dışında katkı almadan bu işi götürmektedir. Bizim birileriyle yarışabilme gücümüz yok. Alnımız açık, aynı Fethi Başkan'ın Yenimahalle'de yaptığı gibi. Bir yıldır Kamu İhale Kanununa bağlı olmamasına rağmen siyasi partiler açık, net, şeffaf, teminat, teslim, ödeme herşeyi düzgün yürüyen, bilmiyorum diğerlerini töhmet altında bırakmak istemiyorum ama şu anda Türkiye'nin mali açıdan sorunsuz tek siyasi partisidir." şeklinde konuştu.
'BİRİLERİ 'KARIM, ÇOCUKLARIM, AİLEM SİZLERE FEDA OLSUN' SÖZÜNÜ BOŞ YERE SÖYLEMİYOR'
"Türkiye'de girdiğimiz 10 bin dolarlarda sıkışan ortalama gelir, bu kriz neden?" diye soran Koç, bunun irdelenmesi gerektiğini söyledi. Koç, şöyle devam etti: "Türkiye, bir yerlerden gelen; krallıklar, monarşiler, demokrasiden uzaklaşmış devletler, küçük küçük, büyük büyük diktatörlükler öyle diyelim; buralardan gelen bir takım kara paraların uluslararası finans sistemine katılabilmesi için aklandığı bir coğrafya oldu. 17-25 Aralık öncesi, sonrası, Reza'lar bilmem kimler. Bunların hepsinin altında bu yatıyor. Bazı ülkelerde bazı muktedirler sınırsız kaynaklar elde ediyorlar. O ülkenin halkı da yoksullaşıyor. Üreticileri de yoksullaşıyor. Fakat o paranın uluslararası finans sistemine yasal çerçeveden girmesi lazım. Türkiye üzerinden aklanmasının sıkıntılarını yaşıyoruz. 1 buçuk yıldır Türkiye'yi etkileyen çeşitli yolsuzluk olayları, iddiaları, mahkeme 'yok' dedi, 'var' dedi, ortada bir gerçek var. Türkiye böyle bir trafiğin merkezinde bulunuyor. Bu süreçlerin içine girmiş herkes şaibelidir. Birileri birilerinin 'önüne yatarım senin' boşuna demiyor. Havuzdan beslenen birileri, zorla para alarak üreten birileri 'karım, çocuklarım, ailem sizlere feda olsun' sözünü boş yere söylenmiyor. Sizler namusunuzla üretmeye çalışıyorsunuz. İktidarın vergi politikalarını tıpkı hukukta olduğu gibi bir iktidar sopası olarak kullanmasına rağmen üretmeye çalışıyorsunuz. Hakkınızı aradınız. Sanayi ve iş adamları derneğinde hakkınızı aradınız. TÜSİAD Başkanı'nın başına gelenleri unutmayın. Türkiye'yi iş adamları, üretenler, sanayiciler boyutunda bazı tespitleri oluyor. Bunu o kurumun başı olarak ifade ediyor. Sen misin ifade eden. Derhal vergi memurları, müfettişler, bağlı şirketler tümü incelemeye alınıyor. Tıpkı karar veren hakimin tutuklanması, bir karar veren savcının görevinden mesleğinden atılması gibi. 7 Haziran'dan sonra hangisi olursa olsun bir iktidar şunu yapmadan Türkiye'yi ferahlatamaz. Hukukun tam bağımsız olmadığı, bir iktidar sopası olarak kullanıldığı, yargıç teminatının olmadığı, üretim özgürlüğünün olmadığı bir Türkiye demokrasi üretmez, diktatör üretir."
'ARSA VE GAYRİMENKUL SPEKÜLASYONUNDAN BİLANÇO ÇIKARAN ŞİRKETLER VAR'
Rant ekonomisine alışmış şirketler olduğunu ifade eden Koç, "Arsa ve gayrimenkul spekülasyonundan bilanço çıkaran şirketler var. Havuz ekonomisi, havuza katkıda bulunmak, havuzun bir parçası olmak, kupon arazisi almak, satmak, arada bir de adı çok makbul vakıflara bağışlamak. Bunların üretmeden kar yapmaları için yeterli hale geldi bugün. Haksız rekabet dediğim bu. Siz vergi veriyorsunuz, vergi müfettişlerine karşı direniyorsunuz ama birileri havuz mensubu olarak önleri açılıyor. Bunun önüne geçmek zorundayız." diye konuştu.
'HIRSIZLAR POLİSLERİ KOVALAMAYA BAŞLADI'
"Bugün başka mağdurlar çıktı" diyen Koç, şunları söyledi: "Bütün dünyada polis ne yapar, hırsızları kovalar. Türkiye'de olay tersine döndü. Hırsızlar polisleri kovalamaya başladı. Şimdi bu insanlar mağdur ediliyor. Ankara'nın küçük bir dış ilçesi pırıl pırıl bir Emniyet Müdürlüğü var. Dün uğradım, 3 ay önce de uğramıştım. 3 ay önce gördüğüm gencecik emniyet müdürü yok. Bir emniyet müdürü 3 ayda bir değişir mi? Onun için bugün bu hukuksuzlukları yapana da yarın mutlaka 'adil yargılanma istiyorum' diye çığlıklarına tanık olacaksınız. Hesap sorulsun ama hukuk zedelenmeden yarın da uygulansın. İkincisi vergi politikası. Benden olmayana her türlü tahakkümü uygulayacağın bir alan. Mali kontrol denetim alanı. Bu olmaz!" CİHAN