Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlık Divanı Üyesi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Elif Doğan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal iklimin her geçen gün biraz daha bozulduğunu, demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı prensibinin ortadan kalktığını söyledi. Türkmen, "Yasama, yürütme ve yargı erkleri tamamen tekelleşerek, tek güç odağına dönüşmüştür. Devletin başı en yetkili makam oldu, tek adam." dedi.
Meclis Genel Kurulu'nda Sayıştay bütçesi üzerinde CHP Grubu adına konuşan Türkmen, toplumun tüm kesimlerinin üzerindeki baskı ve otoriteyi iliklerine kadar hissettiği bir dönemden geçildiğini kaydetti. Türkmen, "Yasamadan yargıya, yürütmeden bütün kamu yöneticilerine, medyadan iş adamlarına kadar herkesin, 'ne diyecek' diye beklediği, baskı ve zulümden çekindiği fiili tek adam yönetimine geçtik." diye konuştu.
Önce tarafsızlık kavramının içinin boşaltıldığını sonra tamamen yok edildiğini bildiren Türkmen, adalet, hukuk, eşitlik ve özgürlüğün yandaşlar için hak, vatandaş için hayal olduğunu vurguladı.
"ŞEHİT CENAZE TÖRENLERİNE, TAZİYE ZİYARETLERİNE YETİŞEMEZ OLDUK"
Devletin bütün kurumlarının birer parti kurumuna dönüşerek, iktidar partisinin yörüngesine oturduğunu savunan Türkmen, "İş adamları vergi cezaları, teftişlerle baskı altına alındı. Muhalif kim varsa, her türlü baskı ile sindirildi, cezaevine kondu. Sosyal medyada yapılan eleştirilere tahammül kalmadı, savcılar sosyal medyada cadı avına başladı. Sosyal yardımlar bile, tehdit unsuru olarak kullanıldı. Devletin tepesinin en yüksek tondan kullandığı öfke, şiddet ve had bildiren dili; birlikte yaşama iradesinin altını dinamitleyip, herkesi ayrıştırdı. Oluşturulan korku imparatorluğu toplumu baskı altına aldı. Komşunun komşuya tahammülü kalmadı. Biz olmaktan çıktık. Gerildikçe gerildik, ayrıştıkça ayrıştık. Doğu ve Güneydoğu'da adı konmayan bir savaş, şehir merkezlerine inen terör var. Hemen her gün gelen şehit haberleri, aileler ile birlikte toplum vicdanında kapanmaz yaralar açıyor. En çok şehit veren illerin başında gelen Adana'da şehit cenaze törenlerine, taziye ziyaretlerine yetişemez olduk. Eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için bile, parası olanlar ve parası olmayanlar diye ayrıldık." şeklinde konuştu.
"YALNIZLAŞAN YAPAYALNIZ KALAN BİR ÜLKEYİZ"
Ekonominin durumun ortada olduğuna değinen Türkmen, devletin, şirketlerin ve vatandaşların borç batağında olduğunu; ülkede yoksulluk, yolsuzluk ve usulsüzlüğün had safhaya çıktığını dile getirdi. Ekonomi bu durumda iken, dışarıda hükümetin öngörüsüz ve yanlış politikalarıyla ülkenin yapayalnız hale geldiğini anlatan Elif Doğan Türkmen, "Önemli olanın bütçe yapmak değil; yaptığınız bütçenin özellikle harcama kalemlerinin denetlenmesi, bu harcamaların anayasa ve yasalara uygun yapılıp yapılmadığının belirlenmesidir." ifadelerini kullandı.
"DENETİM, İKTİDARIN YÖRÜNGESİNDE OLMAMALIDIR"
Sayıştay da dahil olmak üzere her türlü denetim mekanizmasının, diğer kurumlarda olduğu gibi, iktidarın baskı ve yönlendirmesi altına girdiğini ileri süren Türkmen, şöyle devam etti: "TBMM'nin denetim ve karar alma görevleri hiçe sayılmaktadır. Türkiye'de hiyerarşik denetim, mali denetim, Sayıştay denetimi farklı tanımlarla kısıtlanmaktadır. Çeşitli kanun ve yönetmelik değişiklikleri ile yüzde 50'den daha az kamu payı olan kuruluşlar Sayıştay denetiminden çıkarıldı. 2012-2013 yıllarında Sayıştay denetim raporları Meclis'e gönderilmedi. Bu yapı her türlü hırsızlığa, istismara ve yolsuzluğa çanak tutan bir yapıdır."
Türkiye'nin yolsuzluk konusundaki karnesine her geçen yıl yeni kırıklar eklendiğini belirten Türkmen, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 26 Ocak 2016'da açıkladığı 2015 Yılı Dünya Yolsuzluk Algı Endeksi Raporunu hatırlatarak, şunları söyledi: "168 ülke arasında yolsuzluk konusunda en kötü gerileyen ülkeler arasında Türkiye'nin 2. sırada olduğunu belirleyen ve Türkiye'ye Avrupa'nın en kötü ülkeleri sınıfında yer veren raporda, açıkça 'Siyasetçiler ve yandaşları devlet kurumlarını gasp ederek güçlerini artırma ve yolsuzluklarını kapama eğiliminde' ifadeleri kullanılmaktadır. Raporda ayrıca hiçbir denetlemeden geçmeyen örtülü ödenek miktarının 13 yıllık AKP döneminde 17 kat arttığına vurgu yapılmaktadır."
Sayıştay'ın bir yüksek denetim kurumu olmanın yanı sıra aynı zamanda bir hesap mahkemesi olduğunu da kaydeden Türkmen, son yıllarda Sayıştay'ın TBMM'ye gönderdiği ve kuşa çevirdiği raporların, bilgi ve veri eksikliği ile özensiz bir şekilde hazırlandığını iddia etti. 24 belediye şirketinin denetlendiği raporun bile yarım sayfadan ibaret olduğuna kaydeden Türkmen, "AKP iktidarında, açık, şeffaf, hesap verebilir bir kamu yönetimine, siyasi baskı ve yönlendirmeden uzak, sağlıklı işleyen bir denetim mekanizmasına kavuşmamız imkansızdır." değerlendirmesini yaptı. CİHAN