Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), TRT sansürünü yargıya taşıyarak, yürütmeyi durdurma talebi ile dava açtı. Genel Seçimler için hazırladıkları reklam filmlerinin TRT'de yayımlanmama kararı mahkemeye taşıyan CHP, "İktidarı eleştirilemez kılan bir işlem, hukuktan nasibini almadığı gibi yasal da değildir. Davalı, bu işlemi ile devletin kanalı değil iktidar partisinin kanalı gibi hareket etmiştir" ifadelerine yer verdi.
CHP, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak genel seçimler çerçevesinde, 'Milletçe Alkışlıyoruz' adıyla iki reklam filmi hazırladı. Bu filmin yayımlanması için özel televizyonlarla birlikte, Türkiye Radyo Televizyon (TRT) Kurumu'na da başvuran CHP'nin reklam filmleri özel kanallar tarafından yayımlamasına karşın TRT, 'yasaya aykırı olduğu' gerekçesi ile yayımlamayı reddetti. TRT'nin kararını soran CHP'ye 'yayınlanamaz' görüşü içeren bir rapor sunuldu.
CHP adına Ankara İdare Mahkemesi'ne işlemin iptali istemiyle dava açan Şenal Sarıhan, dava dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: "Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5. Maddesine atıf yaparak; 'Reklamlar... kötüleme içermez', 10. maddeye atıfla da 'Reklamlar, hiçbir kişi, kurum veya kuruluşu, ticari ya da mesleki faaliyeti, malı ya da hizmeti, reklam veya markayı aşağılayamaz, açıkça alay konusu edemez ve benzeri biçimde kötüleyemez.' hükümlerine açıkça aykırı olduğunu iddia etmiştir. Gerekçede 'kötüleme' olarak tanımlanan sözler, reklam içeriğinde yer alan 'Hukuka ve ekonomiye; özgürlüğe, barışa ve adalete; laikliği, demokrasiye ve Cumhuriyete zulmetmek' sözleridir. İdare, bu tür bir zulmün hoş görülmeyecek bir eylem olduğunu, hatta yasalarda cezai yaptırımı bulunduğunu, bu cümlede 'zalim'le kastedilenin iktidar olduğunu, iktidarın bu nitelemelerle kötülendiği için yayına izin verilmediğini ifade etmiştir. Davalı idare bu kararı alırken, reklam metninin bütününü değil, kendi yargılarını destekleyecek bir bölümünü ele almış ve bu sözcükler üzerinden soyut bir yoruma gitmiştir."
'TRT, İKTİDARIN PARTİSİNİN KANALI GİBİ HAREKET ETTİ'
"İdare, reklamın içeriğinde bir kötüleme ya da hakaret olmamasına karşın, tamamen keyfi bir değerlendirme ile ve kendisini iktidardan yana taraf olarak da kabul ederek neden ve konu yönünden sakat bir işlem kurmuştur." diyen Sarıhan, yasaklama kararının yasal dayanağının olmadığını kaydetti.
"Devlet kanalı olmak iktidar partisinin sesi olmak değildir" diyen Saruhan, "İktidarı eleştirilemez kılan bir işlem, hukuktan nasibini almadığı gibi yasal da değildir. Davalı, bu işlemi ile devletin kanalı değil iktidar partisinin kanalı gibi hareket etmiştir. 07.06.2015 tarihinde yapılacak Milletvekilliği Genel Seçimlerinin demokratik, adil ve eşit koşullarda yapılmasının önemli ayaklarından biri de medya organlarının seçimlere girecek partilerin propaganda faaliyetlerini özgür, serbest ve eşit koşullarda sürdürmeleri zorunluluğudur. Özellikle devlet televizyonunun 'iktidarın sesi' olmayı değil, tüm siyasi partilere eşit davranmayı esas alması gerekir. Oysa bu uygulama ile İdare, kamu yararı gözetmek yerine, iktidarın çıkarlarını koruyarak kamu hizmetindeki tarafsızlığa aykırı davranmaktadır." görüşünü savundu.
'YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI VERİLMESİ GEREKLİ VE ZORUNLUDUR'
"Bir siyasi partiyi kayırırken, diğer bir siyasi partiye hukuka aykırı bir biçimde yasaklar koymak, halkın devlete olan güvenini de etkileyecek ve bu nedenle seçim sonuçları şaibe altında kalacaktır." ifadelerini kullanan Saruhan şöyle devam etti: "Bu haksızlıkların giderilmesi için, mahkemenizin son kararından önce, yürütmeyi durdurma kararı vermesi, bu nedenle gerekli ve zorunludur. Yukarıda sunduğumuz nedenlerle, neden, konu ve amaç yönünden sakat olan davalı idare işleminin öncelikle yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini saygı ile dilerim."
CİHAN