“Bülent, duygularıyla hareket eder. Hep bireysel olmuştur” diyen Şener, bu sebeple Arınç’ın çıkışının “planlı bir hareket planının parçası olmadığı” düşüncesinde.
(...)
Arınç’ın çıkışının, bir “kriz” anlamına gelmediği görüşünü savunan Şener, şu cümlelerle açıyor:
“Bülent’in yapısal olarak bir hareket başlatma şansı yoktur. O, bir hareketin içinde yer alır. Sağındaki solundakilerle beraber yürüyebilir. Ama yanındakilere, kendisini sahiplendikleri duygusunu hissettirmez. Ha, parti içinde 3 dönemden dolayı başka kırgınlık varsa, Bülent’in çıkışı belki domino etkisi yaratabilir.”
Şener’e son olarak, “Cumhurbaşkanı, kurucusu olduğu hükümetle neden ters düşüyor” sorusunu yönelttim:
“Tabii ki hükümeti bir yanlıştan döndürmek için değil. Cumhurbaşkanı netameli konularda sürekli test halindedir. Siz bunu ‘kendisiyle çelişiyor’ diye yorumlarsınız. Ama o, işler çatallaştıkça, sorular sorarak, kamuoyu algısını yönlendirir. Medyanın büyük bölümünü kontrol ettiği için de kazanır. Şimdi de çözüm sürecinde, işler ilerde zora girerse, ‘Ben uyarmıştım’ diyebilmek için ‘O görüntü yanlıştı’ diyor.”
Vaktiyle Arınç’la mevkidaş olacak kadar “içeride” olan Şener’in tespitleri, bugün “Saray’a isyan”a dışarıdan da bir ışık tutuyor.