Cihan Sendikalar Konfederasyonu (CİHAN-SEN) Genel Başkanı Naci Haliloğlu, İpek Medya ve Koza İpek Holding'e yönelik hukuksuz ve haksız bir şekilde yapılan çökme operasyonuna sert tepki gösterdi. Haliloğlu, "El koyma ile iktidar, muhalefetin ve farklı görüşlerin sesini kısmıştır. Bu resmen apoletsiz bir darbedir." dedi.
Cihan Sendikalar Konfederasyonu (CİHAN-SEN) Genel Başkanı Naci Haliloğlu, İpek Medya ve Koza İpek Holding'e el konulmasına ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Bugün TV, Kanaltürk TV, Bugün Gazetesi ve Millet Gazetesi ile bir radyonun bünyesinde bulunduğu İpek Medya ve binlerce çalışanı olan 22 şirketli Koza İpek Holding'e yönelik, hukuksuz ve haksız bir şekilde çökme operasyonu yapıldığını belirten Haliloğlu, "Ülkemiz adına utanç vericidir. Bu resmen sivil bir darbedir." diye konuştu.
17-25 Aralık Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk soruşturmasının ardından iktidar partisinin 'paralel safsatası' ile önce emniyette ardından yargıda adeta kıyıma gittiğini ifade eden Naci Haliloğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "İktidar ardından kendine bağlı asıl paralel polis teşkilatı ve yargısını oluşturmuştur. Bunun sonucunda aralarında 301 kişinin can verdiği Soma'daki maden faciası da dahil ülkemizde yaşanan tüm ihmal ve cinayetlerin üzeri tek tek kapatılmıştır. Sahip olduğu kirli dosya ve ilişkilerin deşifre olmasını istemeyen iktidar partisi, polis eşliğinde dershane, özel okul ve kreşlere baskınlar yapmış, çocuk yuvalarında uyuşturucu arayarak algı çalışması yapmıştır. AKP iktidarı, muhalif işadamlarına yönelik operasyonlar yapmış, kimisini gözaltına alıp tutuklayarak kimisine ise maliye müfettişleri göndererek tehdit ve şantajla susturmaya yoluna gitmiştir. Hükümet, bagajındaki kirli dosyalardan kurtulmak için millete küfreden işadamlarına önce 'havuz medyası' oluşturmuş, ardından bazı medya kuruluşlarına 'Alo Fatih'ler yerleştirerek yayın politikalarını parti komiserleri vasıtası ile kontrol altına almaya çalışmıştır. Bununla yetinmeyen iktidar sahipleri medya patronlarını ve işadamlarını bizzat arayarak tehdit etmişlerdir. Tüm bunları gerçeklerin üzerini örtmek için yapmıştır."
"HÜKÜMETİ ELEŞTİREN VE KUSURLARINI GÖSTEREN GAZETE VE TELEVİZYONLARA KARŞI ADETA SAVAŞ AÇILMIŞTIR"
Bunlarla yetinmeyen AKP iktidarının, sürekli bağımsız medya üzerinde demoklesin kılıcını salladığını vurgulayan CİHAN-SEN Genel Başkanı Haliloğlu, "Hükümeti eleştiren ve kusurlarını gösteren gazete ve televizyonlara karşı adeta savaş açmıştır. Önce bu gazeteleri almamalarını ve televizyonları izlememelerini seçim meydanlardan haykıran iktidar sahipleri, bunda başarılı olmayınca gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerini cezaevine atarak gözdağı vermek istemiştir. Aralarında AKP'li milletvekillerinin de olduğu iktidar yanlısı bazı gruplar tarafından gazete binalarına saldırılar olmuştur. Ancak tüm bunlara rağmen bağımsız medyayı susturamayan AKP ve saray çevresi, son olarak Medya İpek Grubuna yönelik mafyatik gasp yapmıştır. Daha önce kendi ifadeleri ile oluşturulan 'proje mahkeme'den binlerce çalışanı ve muhalefetin yanı sıra farklı görüş ve düşüncelerin platformu olan gelen İpek Medya grubuna göstermelik mahkeme kararı ile kayyum atanmıştır. Atama gerekçesi arasında Himmetdede İşletmesi'nin isminden 'himmet parası' ve 'neden bu kadar mükemmelsiniz?' gibi trajikomik maddeler bulunuyor. Bu da operasyonun siyasi olduğunu, asıl dertlerinin özgür medyayı susturup iktidara teslim olmayan milli sermayenin önünü kesmek olduğunu gösteriyor." şeklinde konuştu.
"BASKINLAR TÜRKİYE'NİN İTİBARINI DÜNYADA BEŞ PARALIK ETTİ"
Burada asıl meselenin bağımsız medyayı susturmak olduğunun çok açık olduğunu vurgulayan Haliloğlu, "Bunun için Bugün, Kanaltürk televizyonları ile Bugün ve Millet gazetelerine polis zoru ile kapıları kırılarak girilmiştir. Televizyonların yayınları silah zoru ile karartılmış, gazetelerin basımı engellenmiştir. Bu durum resmen apoletsiz bir darbedir. 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde bile medyaya bu ölçüde bir müdahale olmamıştır. İpek Medya'ya yapılan el koymanın ardından yönetime atanan yandaş kayyımlar, ilk önce yayınlara müdahale etmiştir. İlk gün bu kuruluşların başında bulunan genel yayın müdürleri başta olmak üzere yöneticiler değiştirilmiştir. Atanan kişiler polis eşliğinde muhabir ve haber müdürlerini tehdit etmiş, itiraz eden muhabirleri işten atmıştır. Ardından AKP fanatiği olan yandaş bir isim genel yayın müdürü yapmıştır. Bu durum, Anayasamızda da yerini bulan özel teşebbüs hürriyeti ile basının susturulamayacağına ve el konulamayacağına ilişkin açık hükümlere aykırıdır. Ancak tüm bunlar iktidarın derdinin 3 gün sonra yapılacak seçimler öncesi farklı sesleri kısmak olduğunu açıktır. Bu zulümdür ve kabul edilemez. AB ile tam üyelik için müzakereleri ne başlanan 2015 Türkiyesi'nde özellikle medya kurumlarına polis marifetiyle kapıları kırılarak reji odalarına baskın yapılması, gazetecilerin dövülmesi kelepçelenmesi, zaten uzun bir süredir özgür basına yönelik sürdürülen baskı ve yıldırmaların son halkası olmuştur. İktidar Türkiye'yi dünyaya rezil etmiş, üçüncü dünya ülkesi görüntüsü sergilemiştir." açıklamasında bulundu.
Baskınlar Türkiye'nin itibarını dünyada beş paralık ettiğini hatırlatan Haliloğlu, "İktidar hırsı ile girişilen bu dünyaya rezil etmiştir. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinde her geçen gün ağırlaşan bu manzara kabul edilemez. İktiran sahiplerinin bu duruma son vermelerini istiyoruz. Özellikle varlığına hala inandığımız bağımsız yargının bu antidemokratik uygulamalara karşı bir an önce harekete geçmesini bekliyoruz." Dedi.
CİHAN