Journos.com'dan Müjgan Halis, isminin gizli kalması kaydıyla biri NTV, diğeri CNN Türk editörü iki gazeteciye bu soruyu sordu.
Gazeteci Halis'e konuşan NTV ve CNN Türk editörlerine göre iddia edildiği gibi bir “kara liste” yok. Yani birilerinin, “Şunlar şunlar ekranlarınıza çıkmayacak” diye televizyonlara verdiği bir isimler toplamı söz konusu değil. Ancak “önüne tik atılmış” bir beyaz liste olduğu doğru. O listede kimlerin yer aldığını anlamak için de, televizyonların sık sık ağırladığı isimlere bakmak yeterli.
‘Bazı CHP’liler yasaklı ama hepsi değil’
Uzun yıllardır NTV’nin mutfağında çalışan gazeteciye göre “kara liste” televizyon yöneticilerinin kafasında. “Herhangi bir HDP’liyi kesinlikle yayına almazlar mesela” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor bu gazeteci: “Ancak sadece HDP’liler de değil, mesela CHP’den Özgür Özel’i de almazlar, çünkü etkili konuşuyor. Etkili muhalifleri almayı tercih etmiyorlar, örneğin CHP’den daha halim selim tipler tercih edilir.”
Aynı editör, kanal ayırt etmeden pek çok yerde sık sık görülen isimlere de dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.
NTV çok ayağa düşmek istemez, Habertürk İmamoğlu’nu da çıkarır
Bu arada tüm televizyonları, hatta iktidara en yakın olanlarını bile aynı sepete atmamak gerekiyor. Kanalların birbirinden farklılık gösterdiğini söyleyen aynı editör bunu şöyle açıklıyor:
“CNN Türk, Habertürk, NTV; her birinin bu konudaki yöntemleri, üslupları birebir aynı değildir. Örneğin NTV çok ayağa düşmek istemez. CNN Türk ise A Haber’in bir benzeri artık. Habertürk, Ekrem İmamoğlu gibi bir muhalifi de çıkarır, ama son kertede ‘devlete’ döner.”
NTV editöründen sonra soruları yanıtlayan ve uzun yıllardır CNN Türk editör masasında görev alan diğer gazeteci de elden ele dolaşan bir ‘kara liste’nin olmadığını doğruluyor. “Yayına alınabilecekler var, geri kalanlar ise kara liste” deyip ekliyor: “Eskiden ‘şu çıkmasın, onun yerine bu çıksın’ vardı. Şimdi minnak bir havuz, onun gerisi full kara liste.”
‘Ne kadar kullanışlı olacaklarına göre verilecek bir karar’
CNN Türk editörü güncel bir örnek de veriyor. Ona göre, küresel salgın döneminde kafalardaki “yayına alınmayacaklar” listesinin başını Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcileri çekiyor. Bu durumun sadece CNN Türk için değil, bütün ana akım için geçerli olduğunu vurguluyor editör.
Aynı editöre göre artık Türkiye medyasını “havuz” diye nitelendirmek yanlış ve eksik. Çünkü ona göre daha önce “havuz” olarak nitelenen medya, Aydın Doğan’dan sonraki süreçte bir “okyanusa” dönüşmüş durumda.
CNN Türk’e, İYİ Parti’nin de ve hatta gerekirse HDP’lilerin de konuk olabileceğini söyleyen editör şöyle diyor: “Bu, ne kadar kullanışlı olacaklarına göre verilecek bir karardır. Mesela HDP’den biri dese ki ‘Ben canlı yayında CHP’ye çakacağım,’ hemen yayına alınır, konuşturulur. İş böyle yürüyor.”
‘Çok kirlendik, atsalar gideceğiz, atmıyorlar’
Çalışma ortamı ve gazetecilik yapma hâli müdahaleye bu kadar açıkken, haberciler nasıl hâlâ bu kuruluşlarda çalışabiliyor? Bunu merak eden çok kişi var. Bu konuda açık konuşuyor CNN Türk editörü:
“Çok kirlendik, biliyorum, yatacak yerimiz olmayacak. Ben artık kendimi temize de çekemiyorum. Atsalar gideceğiz, atmıyorlar. İçeride bir sürü tazminatımız var. Son tahlilde işlerine de yarıyoruz, çünkü yayına öyle ya da böyle nitelik katıyoruz. Onları leş gibi bir yayın yapmaktan kurtarıyoruz. Mesela geçenlerde açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı, CNN Türk yayınlarında eleştirildi ve anında reyting çöktü. Sen CNN Türk’te CHP’yi bu kadar açık eleştirirsen, reyting düşer tabii, çünkü izleyen kitle CHP’li. E, CHP’liler de izlemezse kim izler ki bu kanalı?”