CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun değiştirilmesini teklif etti. Tanal, ayrıca ıslah evlerinin bulunmadığı yerlerde çocukların ceza infaz kurumlarında tutuldukları iddialarını ve son dönemde basına yansıyan intihar haberlerindeki artışı ve kurumlarda buna yönelik çalışmaların yapılıp yapılmadığını Adalet Bakanı Kenan İpek'e sordu.
Çocuklara ilişkin kullanılan 'suçlu çocuk' ifadelerinin kanuna ve evrensel hukuk prensiplerine açık aykırılık oluşturduğunun altını çizen Tanal, çocukların suçlu değil, 'suça sürüklendiğinden şüphelenilen' veya 'suça sürüklendiği iddia edilen' çocuklar olabileceği gerçeğinin görülmesi gerektiğini belirterek, çocuklarla ilgili olan her şeyin her toplum için birincil sırada önemli olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti.
Çocuk Koruma Kanunu'nda soruşturma ve kovuşturma aşamalarında 'suça sürüklenen çocuk' olarak ifade edilen kavramın masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiğini, yetişkinler için soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yapılan şüpheli-sanık ayrımının çocuklar için benimsenmediğini ve soruşturma aşaması ile kovuşturma aşamasının ayrı tutulmamasının Anayasa'nın 10. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirten CHP'li Tanal, yapılacak değişiklik ile soruşturma aşamasında suça sürüklendiği şüphelenilen çocuk, kovuşturma aşamasında ise suça sürüklendiği iddia edilen çocuk kavramlarının benimsenmesini teklif etti.
Mahmut Tanal söz konusu değişiklik teklifinin gerekçesini ise "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. Maddesi'ne göre bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. Türk Ceza Hukuku sistemine göre de masumiyet karinesi benimsenmiş ve bir suç işlediği kuşkusuyla Cumhuriyet Savcılığı ve onun emri altında kolluk güçleri (polis, jandarma) tarafından soruşturulan kişiye şüpheli denirken, eğer bu kişi hakkında ceza davası açılır ise bu aşamadan itibaren sanık olarak adlandırılmıştır. Masumiyet karinesi yetişkinler için korunurken çocuklar için bir ayrım benimsenmemiş ve soruşturma aşamasında da kovuşturma aşamasında da suça sürüklenen çocuk kavramı benimsenmiştir. Soruşturma aşaması ile kovuşturma aşamasının ayrı tutulmaması Anayasa'nın 10. Maddesi ile güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Masumiyet karinesi en hassas yaklaşılması gereken çocuklarımız için de vurgulanmalı ve soruşturma aşaması için 'suça sürüklendiği şüphelenilen çocuk', kovuşturma aşamasında ise 'suça sürüklendiği iddia edilen çocuk' kavramları benimsenmelidir." şeklinde açıkladı.
Bunun yanı sıra Tanal, ıslah evlerinin bulunmadığı yerlerde çocukların ceza infaz kurumlarında tutuldukları iddialarını ve son dönemde basına yansıyan intihar haberlerindeki artışı ve kurumlarda buna yönelik çalışmaların yapılıp yapılmadığını Adalet Bakanı Kenan İpek'e sordu.
ADALET BAKANI İPEK'E CEZAEVİNDE İHTİHAR EDEN ÇOCUĞU SORDU
Tanal, TBMM Başkanlığına verdiği önerge ile Bakan İpek'e şunları sordu;
"Trabzon Bahçecik E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan 15 yaşında E.N. isimli çocuğun ölüm sebebinin intihar olduğu kesinleşmiş midir?
Tutuklu ya da hükümlü çocukların intihar eğilimiyle ilgili herhangi bir çalışmanız mevcut mudur?
Özgürlükleri kısıtlanmış bu çocukların geçirdikleri psikolojik süreçte onlara destek sağlayabilecek pedagog, psikolog, psikiyatrist gibi alanında uzman personeller kurum bünyesinde çalıştırılmakta mıdır?
Eğer çalıştırılıyor ise söz konusu uzmanlar çocuklara ne gibi hizmetler vermektedir?
Söz konusu çocuk tutuklunun Trabzon'da ıslah evi olmadığı için kapalı ceza ve infaz kurumunda kaldığı iddiaları doğru mudur?
Eğer doğru ise bu husus Türkiye'nin de imzalamış olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 40. maddesinde belirtilen 'adil bir çocuk ceza adaleti sistemi'ne aykırılık teşkil etmemekte midir?
Ülke genelinde kaç hükümlü/tutuklu çocuk ıslah evi olmadığı gerekçesiyle Ceza ve İnfaz Kurumları'nda tutulmaktadır?
Her il merkezi ve gereklilik halinde ilçelere ıslah evlerinin yapılmamış olması hükümlü/tutuklu çocukların psikolojilerini olumsuz yönde etkilememekte midir?
Çocuk haklarına ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 3. Maddesi'nde koruma altına alınan 'çocuğun yararının gözetilmesi' gerekliliğine aykırı bu hususlarla ilgili herhangi bir çalışmanız mevcut mudur?" CİHAN